Son günlerde Türkiye’de para piyasalarında hareketli günler yaşanıyor. Dolar karşısında TL tüm zamanların en düşük seviyesine gerilerken bankalardan para çekmek için kuyruklar oluşturanlar zaman zaman şubelerde gerginlikler yaşıyor.
Türkiye, dünyanın en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahip olmasıyla övünen ülkelerden biri. 2000’li yıllarda yaşanan bankacılık krizinin ardından Türkiye’de bankalara yönelik getirilen düzenlemeler, bankacılık sistemini sağlam bir hale getirdi.
Türkiye’de bankalarda sorun yok, ancak vatandaşların seçim sonrasında Türk lirasının daha fazla değer kaybedeceğine dair endişeleri özellikle TL çekip döviz ve altına yönelmesine neden oluyor.
“Bankalar sıkışmış durumda”
Ekonomist Yalçın Karatepe, bankaların hükümet tarafından baskı altında olduğunu, bu sebeple vatandaşların bankalarda sorunlarla karşılaşabildiklerini söylüyor. Karatepe, “Türkiye'de bankacılık sektörünün ya da kesiminin çok ciddi yaptırımlar altında olduğunu biliyoruz. Bu, adına makro ihtiyati tedbirler dedikleri tedbirleri Merkez Bankası uzun zamandan beri bankalara uyguluyor. Örneğin toplam mevduat içerisinde döviz mevzuatının belli bir oranın altına inmesi, aksi takdirde hazine kağıdı alma zorunluluğunun olması, kredilere uygulanan faiz oranları belli bir düzeyin üzerine çıkarsa onun üzerinden hazine kağıdı alınması zorunluluğu gibi döviz satışına getirilen kısıtlamalar, vatandaşa şu kadar düzeyde döviz satamazsınız ve bunu da saat 11.00'e kadar yapmanız gerekiyor gibi uygulamalar çok ciddi şekilde devam ediyor. Bunun yarattığı etkiyi bizler de görüyoruz. Yani bankalar hakikaten sıkışmış durumda. Vatandaş da olup bitenin farkında. Özellikle bankalardan efektif olarak yani nakit olarak döviz çekme talebinin de çok yükseldiği bir dönemdeyiz” diyor.
Merkez Bankası, geçtiğimiz günlerde kredi kartlarından nakit çekimi kısıtlama yoluna gitti. Ancak Merkez Bankası bu girişimden geri adım atsa da hali hazırda bankalar, özellikle kredi verme işlemlerinde isteksiz hareket ediyor.
Vatandaşlar da kart limitleri ve KMH olarak bilinen Kredili Mevduat Hesabı limitlerinin düşürüldüğüne dikkat çekiyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Murat Vardar isimli vatandaş, “Şu an gördüğüm kredi kartı limitinin yani nakit çekim limitinin düşürülmüş olduğu. Onun dışında çok sorun yaşamadım, ama geçen gün bir rakam çekmeye çalıştığımda o rakamı vermedi, daha düşük bir rakam verdi. Onun da algılayamadım ne olduğunu. Bu kadar küçük paraları bile vermiyorsa, veremiyorsa, önemli bir ekonomik dalgalanma olacağını düşünüyorum” diyor.
“Düşük tutarlarda döviz çekimine ilişkin bile ciddi sorunlar var”
Ekonomist Mustafa Sönmez, halkın seçim sonrası TL’nin değer kaybedeceği endişesiyle güvenli liman arayışına girdiğini, bu sebeple bankalardan parasını çekip altın ya da döviz satın almaya çalıştığını belirtiyor.
Sönmez, “Bu son günlerde şahit olduğumuz şey; vatandaş Türk lirasına erişir de altın ve döviz alır mı? Bundan dolayı döviz fiyatları yükselir mi telaşı ve güvensizliği ve bunu önlemek için Türk Lirası’na erişimi zorlaştırmaya başladılar. Yani kredi kartı sahipleri gidip kredi kartlarıyla nakit avans çekemesinler. Çünkü bunu çekiyorlar. Gidiyorlar, dolar alıyorlar, altın alıyorlar ve doların fiyatı yükseliyor, altının fiyatı yükseliyor ve biz doların fiyatının yükselmesini istemiyoruz. Çünkü ne oluyor? Dolar fiyatı arttığı takdirde ithalat pahalılaşıyor, ithalat pahalılaştığı takdirde bu zincirleme bir enflasyona yol açıyor. O zaman ne yapalım, Türk Lirası’na erişimin önünü keselim. Bankalara diyelim ki ‘kredileri kısın, tüketici kredisi, ticari krediler, bunları kısın, bunlara erişemesin firmalar. İnsanların kredi kartlarıyla borçlanmasını kısın, yani kredi kartıyla gidip nakit para çekemesin. Çünkü bunlara eriştikleri zaman bununla gidiyorlar, döviz alıyorlar, altın alıyorlar ve dövizin fiyatı yükseliyor, altının fiyatı yükseliyor” diyor.
Yalçın Karatepe de halkın Türk lirasından kaçış eyleminde olduğuna dikkat çekiyor. Karatepe, “Çünkü Türk Lirası'ndan kaçış var. Seçim sonuçları, ne olacağına ilişkin öngörüde bulunmak zor. İnsanlar zorlanıyorlar. Seçim sonrasında neler yaşanacağına ilişkin kaygıları var. Dolayısıyla bir kısım vatandaş parasını efektif olarak yani nakit olarak çekmek istiyor. Tabii buna erişmek bu kadar kolay değil. Bankaların da bunu karşılamakta zaman zaman zorluk yaşadıklarına ilişkin haberleri biz değişik mecralardan görüyoruz. Yani düşük tutarlarda döviz çekimine ilişkin bile ciddi sorunlar var. TL’ye ilişkin ben ciddi sorunların olduğunu görmedim. Ona erişebiliyor vatandaş. Ama dövizle ilişkin böyle sıkıntılar var. Bunun temel sebebi de biraz önce söylediğim gibi yüklü nakit olarak döviz talebi var” değerlendirmesini yaptı.
“Döviz kurlarındaki makas çok açıldı”
Vatandaşlar da döviz alımında yaşanan sıkıntılara işaret ederken bankalardaki döviz kurlarında makasın çok açıldığına dikkat çekiyor. Zaman zaman alım satım arasındaki fark 2 TL’yi bulabiliyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Süleyman Kaygusuz “Makas çok açıldı. Banka diyelim ki sizden alıyor, 19,50’ye. 22,50’ye satıyor. Ama piyasada mesela dün aldım. 19,50 gösteriyor, normal Merkez Bankası listesinde 21,50’den satıyor. Bu çok yanıltıcı bir şey. Üstelik bütün bu paralar vatandaşın cebinden çıkıyor. Ben buradan şunu anlıyorum; devlet bankalar kanalıyla elindeki dövizi elden çıkartmayı zorlaştırıyor. Altında da aynı durum. Mesela bankanın sizden alışıyla satışı arasında aşağı yukarı 200 TL fark var” diyor.
“Bugün artık çoklu döviz sistemi var”
Ekonomist Yalçın Karatepe, artık Türkiye’de piyasalarda çoklu döviz kuru olduğunu belirtiyor. Karatepe çoklu döviz kurunu “Bugün Türkiye'de ikili döviz kuru sistemi değil, çoklu döviz kuru sistemi var. Ne demek çoklu döviz kuru sistemi? Bugün itibariyle 19,90'a dayanmış olan bankalararası piyasada oluşan bir kur var ki buradan hemen hemen hiç kimse işlem yapamıyor. Sadece tabelada gördüğümüz bir oran. Serbest piyasada oluşan 21,5-22 TL arasında olan bir döviz kuru var ki buralarda da işlem hacminin azaldığını çünkü satanın olmadığını görüyoruz. Bir de bankaların döviz bozdurarak kur korumalı mevduata geçenler için ödedikleri primi de dikkate alırsak işte bu yüzde 40'lara çıktığına tanıklık ettik bu hafta. Bugün galiba yüzde 25-30 arasında bir prim sözcüğünü de kullanıyorum, o uygulanıyor. Bu demektir ki aslında bankalar döviz bozdurup kur korumalı mevduata geçen vatandaşa, daha yüksek bir kur üzerinden dönüş işlemi gerçekleştiriyor. Yani ben kabaca bir hesaplama yaptım. 23-24 liraya denk gelen bir kurdan neredeyse vatandaşlar dövizini bozdurarak kur korumalı mevduata yönlendiriliyor. Dolayısıyla çoklu bir kur var” diyor.
“Hem faiz hem döviz bastırıldığında patlama olur”
Peki bu durum ne kadar sürdürülebilir? Ekonomi uzmanı Mustafa Sönmez’e göre Türkiye’nin hem düşük faiz hem düşük kur sistemini daha uzun süre devam ettirebilme şansı kalmadı.
Sönmez “Hem faizi, Türk Lirası faizini hem dövizi çıpalamak gibi bir işe girişiyor Erdoğan, bunu yaptığı takdirde çalışmıyor bu mekanizma. Yani iki parametre den birini çıpalayabilirsiniz. Dövizi çıpalayabilirsiniz ama buna karşılık faizi serbest bırakmanız lazım. Ya da faizi çıpalarsanız dövizi serbest bırakmanız lazım, ikisini birden çıpalamak olmaz. Bunda ısrar ederseniz çok ciddi bir gerilim oluşuyor ve o gerilim beraberinde ciddi bir patlamaya dönüşebilecek bir birikime yol açıyor, bir sıkışmaya yol açıyor ki; Türkiye ekonomisinin uzun zamandır durumu bu. Yani hem faize bastırıyor hem dövize bastırıyor, ikisine birden bastırdığı zaman ciddi bir gaz sıkışması oluyor ve bu sonucu patlama olur. Yani kaçınılmaz olarak olur” diyor.
Uluslararası piyasalarda da Türkiye’deki seçim dikkatle takip ediliyor. Hatta ilk tur öncesinde bazı bankaların dalgalanma riski nedeniyle TL işlemlerine ara verdikleri de görülmüştü. Seçimin iki turu arasında bankalar ve döviz bürolarının önünde işlem yapan ya da kuru takip edenlerin sayısı azalmıyor. Vatandaşlar kendi birikimlerini ve ellerindeki parayı oluşabilecek dalgalanmaya karşı korumak istiyor.
Ancak sadece sıradan vatandaşlar değil, seçimi ister iktidar ister muhalefet kazansın, önümüzdeki haftadan itibaren Türkiye’de para piyasaları tüm dünya tarafından dikkatle takip edilecek görünüyor.