Erişilebilirlik

Seçimlere İki Ay Kala Trump ve Clinton Arasında Yarış Kızışıyor


Seçimlere İki Ay Kala Trump ve Clinton Arasında Yarış Kızışıyor
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:09 0:00

ABD’de 8 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine iki ay kala Demokrat ve Cumhuriyetçi partili başkan adayları arasındaki yarış alevleniyor.

Neredeyse bir buçuk yıl önce başlayan yarışın son aşamasında Amerika’nın iki büyük partisinin adayları birbirlerine karşı da eleştiri ve saldırıları yoğunlaştırmış durumda.

Dün Cleveland kentinde bir okulda konuşma yapan Donald Trump, rakibi Clinton’un Çarşamba gecesi yaptığı ulusal güvenlik konuşmasını eleştirdi ve Clinton’un başkan olma yeterliğine sahip olmadığını kanıtladığını söyledi. Trump, Hillary Clinton’un dışişleri bakanlığı döneminde Ortadoğu’da başarısız politikalar izlediğini bir türlü kabul etmeye yanaşmadığını savundu.

Demokrat Partili rakibinin başkan olması durumunda ülkeyi rahatlıkla savaşa sokabileceğini iddia eden Donald Trump, Obama yönetimini ve dışişleri bakanlığını yapan Hillary Clinton’u, Libya, Irak ve Suriye’yi yıkım ve ölüm içinde bırakmakla suçladı.

Hillary Clinton’un bir suç örgütü kurduğunu öne süren Trump, eski dışişleri bakanının, ailesinin vakfı olan Clinton Vakfı’na bağış yapanlara ayrıcalıklar tanıdığı iddialarını ortaya attı. Hatta, Trump Clinton’un soruşturma memurlarından kanıt gizlemek için telefonlarını çekiçlerle kırdırttığı yönünde bir iddiada da bulundu.

Cumhuriyetçi Parti’nin milyarder emlakçı adayı Trump, Hillary Clinton’a destek verenlere de “enayi” diyecek kadar ileri gitmiş durumda.

Donald Trump dün ayrıca, Russia Today kanalında, eski CNN talk-show sunucusu Larry King’in programına da çıktı ve programda Rusya ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’le terörle mücadelede ortaklık yapma yönündeki sözlerini yineledi. Amerika’da tüm kablolu televizyon platformlarında yayın yapan Russia Today, Rusya devleti tarafından finanse ediliyor.

Donald Trump’ın Çarşamba gecesi yaptığı ulusal güvenlik konuşmasında da, Putin’in Barack Obama’dan daha güçlü bir lider olduğunu iddia etmesi, Demokrat Parti cephesinde öfkeyle karşılanmıştı.

Kuzey Carolina’nın Charlotte kentinde konuşan Hillary Clinton, Donald Trump’ın, Putin’i, Başkan Obama’yla bu şekilde karşılaştırmasının kendisini çok şaşırttığını söyledi.

Başkanlık için mücadele veren bir adayın bu tarz yorumlarını “yurtsever bulmadığının” altını çizen Hillary Clinton, bunun yalnızca başkanlık makamını elinde bulunduran kişiye hakaret olmadığını, aynı zamanda çok korkutucu ve tehlikeli bir yorum olduğunu savundu.

Clinton aynı zamanda Trump’ın IŞİD’i yenilgiye uğratma yönündeki “gizli planını” da eleştirdi, bir plan olmadığı için “gizli plan” ifadesini kullandığını savundu.

Bu arada Clinton, Trump’ın bir gece önce yaptığı konuşmada kendisine verilen gizli ulusal güvenlik bilgilerini kamuoyu önünde açıkça tartışmasını da eleştirdi.

Halen Güneydoğu Asya ülkelerine yaptığı ziyaretini sürdüren Başkan Obama da, Trump’a yanıt vermekte gecikmedi. Obama, halktan ve basından, Trump’ın söylediklerini dinlememesini ve çelişkili, bilgisiz, hatta “deli saçması” diye nitelendirdiği yorumlarını sorgulamasını istedi.

11 Eylül’ün yıldönümüne az kala, adaylardan ‘Ulusal Güvenlik’ vurgusu

Ulusal güvenlik, Amerika başkanlık seçimlerinde öncelikli bir konu. Özellikle 11 Eylül Terör Saldırıları’nın 15’inci yıldönümüne iki gün kala bu konu, kampanyalarda, özellikle de muhalefeti temsil eden Trump cephesinde daha da kullanılır hale geldi. Donald Trump’ın sıklıkla ülkede bir daha 11 Eylül yaşanmaması için ülkedeki Müslümalar’ın fişlenmesi, Amerika’ya alınmaması gibi yorumlarda bulunduğu ve bunlardan dolayı büyük tepki aldığı biliniyor.

Amerikalı seçmenin önceliği: ‘Ekonomi’

Ulusal güvenlik konuları ne kadar öncelikli olsa da dış politika konusu bu seçimlerdeki öncelik sıralamasında sonlarda bulunuyor. Amerikalı seçmenin bu seçimlerde de önceliği ekonomi. Bunu sağlık harcamaları, ulusal güvenlik ve terör, eğitim, göçmenlik ve çevre gibi konular izliyor. Dış politika ise, bu listenin sonunda.

Adaylar dikkatlerini kararsız eyaletlere yoğunlaştırdı

Amerikan seçimleri nüfus değil, eyalet bazlı yapılıyor. Seçim sonuçları, 50 eyalette çoğunluğu alan adaylar üzerinden hesaplanıyor. Burada kritik noktaysa “swing state” adı verilen, kararsız seçmenlerin yoğun olduğu eyaletler. Bunlar arasında Florida, Ohio, Kuzey Carolina ve Pennsylvania gibi eyaletler bulunuyor. Adaylar kendilerine oy gelecek eyaletlerle hiç zaman kaybetmiyor, ancak bu kararsız eyaletlerdeki seçmenleri etkilemek için büyük çaba ve kaynak harcıyor.

‘Halep nedir?’

Amerika’da Başkan seçimlerinde iki partili sistem çok baskın, ama küçük partilerde de önemli bir çıkış var.

Bunlardan birisi Jill Stein’ın liderliğindeki Yeşil Parti, diğeri de Gary Johnson’ın liderliğindeki Libertaryen Parti. Cumhuriyetçi Parti’den önemli miktarda oy koparması beklenen Libertaryen Parti şu sıralarda kamuoyu yoklamalarında önemli desteğe sahip. Ancak geçenlerde bir televizyon programına katılan Libertaryen Parti lideri Gary Johnson’ın, MSNBC sunucusuna “Halep nedir?” diye sorması büyük bir skandala yol açmış durumda. Johnson programdan sonra “Dalgınlığıma geldi, Suriye’deki insani krizden ve çatışmalardan haberim vardı” diye konuştu.

Adaylar arasındaki ilk tartışma 26 Eylül’de

Libertaryen Parti kamuoyu yoklamalarında yüzde 15 desteği tutturmayı ve 26 Eylül’de Hillary Clinton ve Donald Trump arasında yapılacak ilk tartışma programına üçüncü aday olarak katılmayı hedefliyor. Adayların 8 Kasım seçimlerine kadar toplam üç kez tartışma programlarında karşı karşıya gelmesi ve kozlarını paylaşması planlanıyor.

XS
SM
MD
LG