Erişilebilirlik

Savcının Müebbet İstediği Berberoğlu: “Bedel Ödemeye Hazırım”


İstanbul Adliye Sarayı’nda bugün yine gazeteci davaları vardı. İlk duruşma İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi. Kamuoyunda MİT Tırları Davası olarak bilinen davada Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Cumhuriyet gazetesi eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu yargılanıyordu.

Davanın bugünkü celsesine yurtdışında bulunan Can Dündar katılmazken bugün ilk kez duruşmaya çıkan Savcı Mehmet Yalçınkaya esas hakkındaki mütalaasında tüm sanıklar için “cezalandırma” istedi.

Esas hakkında mütalaada Can Dündar 29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet gazetesinde yer alan “İşte Erdoğan’ın Yok Dediği Silahlar” başlıklı haberiyle ilgili, Enis Berberoğlu ise gazetede yer alan “görüntüleri tespit edilemeyen bir şekilde temin edip yayınlanmak üzere teslim ettiği” iddiasıyla ilgili olarak suçlanırken Erdem Gül’ün ne ile suçlandığı belirtilmedi.

Savcı Yeşilkaya, Enis Berberoğlu’nun “Devletin güvenliği veya iç dış siyasal yararlar bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadı ile açıklayıp yayınlamak suçundan” Türk Ceza Kanunu’nun 330/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasını istedi.

Berberoğlu: “Silivri’deki koğuşumuzu ayarlasınlar direkt oraya gidelim”

Savcının “müebbet hapis”le cezalandırılmasını talep ettiği Enis Berberoğlu, Adliye önünde gazetecilere yaptığı açıklamada bu davanın söylendiği gibi casusluk davası değil medya davası olduğunu söyledi.

Berberoğlu, “Bu medya davası ne casusluk davası? Ne silahlı örgütü şaka mı yapıyorsunuz. Fezlekeyi çiğneyen bir savcının karşısında ne söyleyebilir ki? Bir de bu Adliye’nin tamamını tek adamın atadığını düşünün, duruşmalara girip çıkmaya da gerek yok. Direkt bize Silivri’de koğuşumuzu ayarlasınlar oraya gidelim. Ben bedel ödemekten kaçıyor değilim. Kaçıyor olsam burada olmazdım” dedi.

Berberoğlu: “Kendi tanığını dinlemeden mütalaa veren hukuk sistemine ne denir?”

Konuşmasından sonra “tek adam rejimine Meclis’te, olmadı sokakta her yerde karşı çıkmak” için Ankara’ya döneceğini belirten CHP İstanbul milletvekili, savcının kendi tanığını bile dinlemeden esas hakkında mütalaa vermesinin hukuka aykırı olacağını savundu.

“İşte bu yüzden TBMM’de CHP grubu olarak tek kişilik, tek adamlık diktatörlük rejimine karşı çıkıyoruz, direniyoruz. Direnmeye de devam edeceğiz. Bakın HSYK’nın atama yetkisini almadan iki duruşma arasında duruşma heyetinin tamamını değiştirip, kendi çağırdığı tanığı dinlemeye gerek duymadan müdafaanın topladığı delilleri dinlemeye tenezzül etmeden mütalaa yazan hukuk sistemine dünyada ne denir? Bir de bu iş HSYK’nın tamamını atmaya gelince bu Adliye’de iki ay dört sonra neler yaşarız?”

Erdem Gül: “Bir örgüte üyeyim o da gazetecilik örgütü”

Can Dündar ile birlikte FETÖ/PYD silahlı terör örgütünün hiyerarşisine dahil olmaksızın terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu işledikleri iddiasıyla Türk Ceza Kanunu’nun 314/2 maddesi uyarınca savcının 5 yıldan 10 yıla kadar cezalandırılmasını istediği Erdem Gül de suçlamaları Adliye önünde reddetti.

Dosyadaki delillerin gazetecilik faaliyeti olduğunu ifade eden Gül, “Savcı ilk katıldığı duruşmada esas hakkında mütalaasını verdi. Buna ne yorum yapılabilir? Ama şu kadarını söyleyebilirim evet ben bir örgüte üyeyim o da gazetecilik örgütü. Bunun dışında hiçbir örgütün üyesi ya da olmaksızın yardım etmiş değiliz. Ama ortada acayip bir durum var. Gerçeküstü bir ülke burası. Gazeteciler adliye, cezaevlerinden bir an önce çıkarılsın. Bu gerçeküstü oyun son bulsun. Türkiye’de şairin söylediği gibi hepimiz ‘Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi’ ” dedi.

Yurtdışında olan Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın da takip ettiği duruşma, 1 Mart 2017 tarihine ertelendi.

Özgür Gündem davası 21 Mart’a ertelendi

İstanbul Avrupa Adliyesi’ndeki ikinci duruşmada ise kapatılan Özgür Gündem gazetesine destek vermek için nöbetçi yayın yönetmenliğini üstlenen

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci yazar Ahmet Nesin ve kapatılan Özgür Gündem’in yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya'nın davası görüldü.

13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, 21 Mart’a ertelendi.

Fincancı: “Gazeteciler hakikati dile getirdikleri için yargılanıyor”

Dava sonrası Adliye önünde konuşan Şebnem Korur Fincancı, düşünce ve ifade özgürlüğüne destek vermek için nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığını belirtti.

Fincancı, “Hakikatin peşinde olma çabasıyla uğraş veriyoruz. Pek çok gazeteci hakikati dile getirdikleri için yargılanıyor. Dışarıda olanlardan daha fazla gazeteci Türkiye’de cezaevlerinde. Cezaevindekiler mi dışarıdaki bizler mi daha özgürüz söylemek zor. İnsan hakları, ifade özgürlüğü mücadelesine, gazeteciler işini yapabilsin, akademisyenler hakikati öğrencilerine anlatabilsin diye bu mücadelenin içindeyiz olmaya da devam edeceğiz. Durduğumuz yer doğruların olduğu yer” dedi.

Önderoğlu: “KHK’larla karartılmayan bir Türkiye özlüyoruz”

Davada yargılanan isimlerden biri olan Sınır Tanımayan Gazeteciler Temsilcisi Erol Önderoğlu Amerika’nın Sesi’ne eleştirel gazeteciliğin engellenmek istendiğini bunun olumsuz sonuçlarının ileriki yıllarda daha net görüleceğini söyledi.

Önderoğlu, “Bugün mahkemeden toplumsal gerginliğe iyi gelecek bir işaret beklerdik ancak davamız açıldığından beri onlarca gazeteci operasyonlarla tutuklandı. Cumhuriyet gazetesine operasyon gerçekleşti, on gazeteci tutuklandı. Yetmedi sonra Ahmet Şık, Hüsnü Mahalli hapse atıldı. Biz tamamen meşru bir zeminde görevimizi yapıyoruz. Kendimizi ne sanık ne de suçlu olarak görüyoruz. KHK’larla karartılmayan bir Türkiye özlüyoruz” dedi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü yönetimi kurulu üyelerinden sekiz kişi ile Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası yapılardan çok sayıda kişinin mahkemeye katıldıklarının altını çizen Önderdoğlu,“Bu uluslararası dayanışma darbe dönemlerinde de 28 Şubat’ta da vardı. Biz o gün mağdur olanlara da destek verdik, bu dayanışma her devirin mağdurlarına veriliyor” diye konuştu.

XS
SM
MD
LG