Erişilebilirlik

Sağlık Çalışanları Şiddete Karşı Umutsuz


Gaziantep’te hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan’ı anmak için Diyarbakır ve Gaziantep’te biraraya gelen sağlık çalışanları, şiddetin sona ereceği konusunda umutlu olmadıklarını söyledi. Şiddet ihbarlarının bir yılda yüzde 150’ye yakın arttığına dikkat çeken sağlık çalışanları, yetkililer tarafından hedef gösterildiklerini vurguladı.

Sağlık Çalışanları Şiddete Karşı Umutsuz
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:09:25 0:00

10 yıl önce Gaziantep’te hasta yakınının saldırısı sonucu hayatını kaybeden Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Ersin Arslan'ın anısına 15 Nisan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” ilan edildi. “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” nedeniyle şiddet sonucu hayatını kaybedenler 81 ilde düzenlenen etkinliklerle anıldı.

Etkinliklerin düzenlendiği yerlerden biri de Diyarbakır’dı. Dağkapı Çocuk Hastalıkları Hastanesi önünde toplanan sağlık çalışanları, önce hayatlarını kaybeden meslektaşları için saygı duruşunda bulundu. Ardından grup adına bir açıklama yapan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin 2021 yılında, bir önceki yıla oranla yüzde 150’ye yakın arttığını söyledi. Geçen yıl günde ortalama 80’den fazla şiddet vakasının ihbar edildiğine dikkat çeken Turan, şunları söyledi: “Sağlıkta şiddeti gösteren beyaz kod bildirim sayısı 2020 yılında 11 bin 942 iken, 2021 yılında sağlık kurumlarına başvuru sayılarında artışa paralel şekilde sağlıkta şiddet artmış, beyaz kod bildirim sayısı 29 bin 826’ya yükselmiştir. TTB'nin yaptığı anket çalışmasına göre hekimlerin yüzde 84’ü meslek hayatlarında en az 1 defa sözel ya da fiziksel şiddete uğramış ancak bunların yalnızca yarısı beyaz kod ya da yetkili mercilere bildirim ile sonuçlanmıştır. Başka bir anlatımda beyaz kod buzdağının görünen kısmı olduğunu belirtebiliriz ancak sadece beyaz kod verileri bile 2021 yılında Türkiye'de günde ortalama 80’den fazla sağlıkta şiddet vakası yaşandığını göstermektedir.”

Şiddetin nedenlerine inilmeden yapılacak düzenlemelerin sorunu çözmeyeceğini savunan Turan, “Sağlıkta yaşanan şiddetin kök nedenlerini kabul etmeden, sağlık çalışanlarının koşullarını iyileştirmeden, halk sağlığını öncelemeden, sağlık sistemini değiştirmeden sağlıkta şiddet yasası sağlıkta şiddeti kalıcı olarak çözemez” dedi.

Daha sonra söz alan TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya ise sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin, toplumda artan şiddet eğilimden bağımsız olmadığını savundu. Sağlıkçılara yönelik şiddetin ana nedeninin kışkırtıcı dil olduğunu vurgulayan Yerlikaya şunları söyledi: “Bugün yaşananların sağlık politikalarından ve memleketteki şiddet, kadına yönelik şiddetten, mevcut siyasal iktidarın sağlık politikalarından, sağlıkta dönüşüm programından bağımsız olmadığını biliyoruz. Sağlıkta yaşanan şiddet memlekette yaşanan şiddetten bağımsız değil. Elbette ki sorunların çözümde şiddetin çözüm yolu olarak kullanılmasından, yine hekimlere sağlık çalışanlarına yönelik kışkırtıcı dilden kaynaklandığını biliyoruz. Buna karşı mücadele için buradayız.”

Sağlık çalışanları umutsuz

Açıklamanın ardında VOA Türkçe’ye konuşan sağlık çalışanları, şiddetin azalacağına dair umutsuz olduklarını söyledi. Aynı zamanda Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hemşire olan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eş Başkanı Yıldız Ok Orak, sağlıkta şiddetin artmasının tesadüf olmadığını söyledi. Şiddetin azalacağı yönünde umudu olmadığını söyleyen Ok Orak, “Sağlıkta şiddet tesadüf sonucu gelişmiş bir şey değil. Bakanlığın, yetkililerin yaptığı açıklamaların bir sonucudur. Sürekli halkla sağlıkçıyı karşı karşıya getiren açıklamalar yaptığı için sağlıkta şiddet arttı diye düşünüyoruz. Böyle davranıldığı sürece, geçici yasalarla, henüz kesinleşmiş bir yasa da yok, sağlıkta şiddetin sona ereceğine inanmıyoruz” dedi.

Sağlık çalışanlarında Eyüp Ay da umutsuz olanlardan. Mevcut sağlık sisteminin şiddeti engelleyemeyeceğini savunan Ay, şöyle konuştu: “Yeni sağlık sistemi ile mümkün görmüyoruz çünkü yeni sağlık sisteminde hastaneler tamamen ranta, ticarethaneye dönüştürüldüğü için, hastalar müşteri sağlıkçılar tüccar olarak gösteren bir sistem ile karşı karşıyayız. Bu sistemde şiddetin kesinlikle sona ereceğini düşünmüyoruz. Hastalar hastaneye geldiği zaman bizim itibarımızın olmadığını gözeterek geliyorlar. Bizi işyeri sahibi görüp, bu şekilde davranıyorlar. Bu şartlarda kesinlikle şiddetin sona ereceğini düşünmüyorum.”

Sağlık çalışanlarından Yıldız Acar ise daha kötü günlerin gelmesinden endişe ediyor. Acar, “Benim hiç böyle bir umudum yok, onu gösterecek emare göremiyorum. Sanki daha kötü günler bizi bekliyor. O yüzden bugün buradayız. Her şey mutsuzluğu gösteriyor. Vatandaşlara sürekli sadece sağlık çalışanları hedef gösteriliyor. Toplumda mut kıvılcımını göremiyorum” şeklinde konuştu.

“Umudu kaybetmek istemiyoruz”

Sağlık çalışanlarının çoğu umutsuz olsa da Mehmet Şerif Demir iyimser. Umutlarını kaybetmek istemediklerini söyleyen Demir, “Sonuç itibarıyla bu umudu hiçbir zaman kaybetmek istemiyoruz. Dünyanın nasıl daha güzelleşmesi istiyorsak, şiddetsiz toplumun her kesiminde şiddetsiz bir ortam, herkesin özgürce yaşadığı bir ortam istiyorsak, biz sağlık çalışanları da şiddetten arındırılmış insanca koşullarda çalışmak istiyoruz. Bu umudumuz üzerinden mücadele veriyoruz. Bu mücadele üzerinden devam edeceğiz, umudumuzu hiçbir zaman yitirmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

Dr. Arslan öldürüldüğü kentte anıldı

Dr. Ersin Arslan için öldürüldüğü Gaziantep’te de anma etkinliği düzenlendi. Gaziantep Ersin Arslan Devlet Hastanesinde toplanan sağlık çalışanları öldürülen meslektaşları için saygı duruşunda bulunarak basın açıklaması yaptı.

Sağlık çalışanları adına konuşan Gaziantep-Kilis Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşegül Ateş Tarla, sağlık emekçilerinin yaşadığı her türlü sorunun iktidar partisinin sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti. Ateş Tarla, “Dr. Ersin Arslan’ı ve son 20 yıl içinde öldürülen diğer 10 meslektaşımızı, sadece öfkeli hasta ve yakınları değil, mevcut sağlık sisteminin ağır sorunları aramızdan almıştır. Bu sorunları gidermek siyasi iktidarın sorumluluğundadır. Ancak sağlıkta şiddetin azalmasını sağlamak yerine, şiddet sarmalını besleyecek, büyütecek bir tutumda ısrarcı olunmuştur. Bu tutum sonucunda şiddet yayılmış, olağanlaşmıştır’’ dedi.

“Göstermelik ceza artışı sağlıkta şiddetin önüne geçemez”

Dr. Kazım Doğan Eroğulları
Dr. Kazım Doğan Eroğulları

Basın açıklaması sonrası VOA Türkçe ’ye konuşan TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, sağlıkta şiddetin halen devam ettiğine dikkat çekerek, “Özellikle siyasilerin kullandığı dil ve olaya bakışları sağlıkta şiddetin uygulanan sağlık politikalarının bir sonucu olduğunu görmezden gelerek sadece göstermelik birkaç ceza artışı ile önlenebileceğini sandıkları için maalesef sağlıkta şiddet devam ediyor. Sağlıkta şiddet denilince sadece fiziksel şiddet anlaşılıyor. Halbuki hekim arkadaşlarımız sözel şiddet, psikolojik şiddet, sosyal medya şiddeti, mali şiddet gibi birçok şiddet şekliyle başa çıkmak zorunda kalıyor. Bu konuyla ilgili prosedürler o kadar zor ki kimse beyaz kod vermiyor, çünkü beyaz kod verdiğinde herhangi bir şeyin olmadığını biliyor. Bu durumla ilgili halkın yaşadığı ekonomik krizin aile içi şiddet, toplumsal şiddet, kadına şiddet ve hayvana şiddet gibi bütün alanlardaki şiddeti arttırması söz konusuyken bu durum sağlık alanında daha çok can yakıcı bir şekilde devam ediyor’’ diye konuştu.

Yetkililerin sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmek amacıyla aldığı önlemler hakkında, “ciddiyetsizlikten uzak bir şekildeki değişiklikler sağlıkta şiddetin önüne geçemez’’ diyen Dr. Eroğulları sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Bir vatandaş Alo 184 Mobbing Hattı’nı arayıp bir sağlık çalışanını öldüreceğini söylediğinde devletin aldığı tek önlem, oradaki hekim arkadaşı arayarak ‘Oradan kaçın sizi öldürmeye geliyorlar’ gibi bir uyarı yapmak oluyor. Bu akıl sınırlarını zorlayan ciddiyetsiz bir yaklaşımdır. Dolayısıyla yetkililerin bu anlamda bizlerle oturup sağlıkta şiddetin nasıl çözüleceğini, hekimlerin özlük hakkını, tükenmişlik karşısında ne yapılması gerektiğini bizlerden dinleyeceği bir ortama ihtiyaç var. Mecliste bizden habersiz hazırlanan ciddiyetsiz bir şekilde hazırlanan birkaç değişiklikle sağlıkta şiddetin önlenemeyeceğini kendileri de çok iyi biliyorlar.’’

Hekimler neden yurt dışına gidiyor?

Profesör Mehmet Yılmaz
Profesör Mehmet Yılmaz

Son zamanlarda artış gösteren hekimlerin yurt dışına çıkma talepleriyle ilgili konuşan Prof. Dr. Mehmet Yılmaz ise, hekimlerin gitmelerinin tek bir nedenle açıklanmayacağına vurgu yaparak sözlerinin devamında şu ifadeleri kullandı: “Sağlıkta şiddet hekimlerin bu ülkeden gitmek isteme nedenlerinin başında geliyor. Şiddetin yanı sıra, hak arama mücadelesi, emek mücadelesi, nöbetler, yıpranmışlık, tükenmişlik gibi sorunlar da hekimlerin gitmelerine neden oluyor. Birçok Avrupa ülkesinde bu sorunların önemli bir kısmı çözülmüş durumda. Hekimler orada nöbet parası yattı mı, acaba hasta bana saldıracak mı, yaptığım bu işlemden dolayı mahkemelik olacak mıyım kaygısı taşımıyor. O ülkelerde bu sorunlar çözüldüğü için hekimler yurt dışına gitme çabası içerisindeler. Elbette biz Tabipler Odası olarak bu tutumu doğru bulmuyoruz. Burası bizim ülkemiz, bizim burada emeğimizi terimizi akıtmamız lazım.”

XS
SM
MD
LG