Üreticiden alınan çiğ süt fiyatlarına yapılan yüzde 47’lik zammın, marketlerde satılan süt ve süt ürünlerinin etiketlerine de yansıması bekleniyor. Süt sanayicileri, süt, peynir, yoğurt, ayran ve tereyağı ürünlerine yüzde 45 ile 60 arasında zam geleceğini açıkladı. Bazı firmalar çiğ süt zammının uygulamaya girdiği 8 Aralık'ı beklemeden ürünlerine zam yaparken, bazı firmalar da son iki gündür ürün sevkiyatını durdurmuştu. Üreticiler ve sanayiciler, süt ve süt ürünlerine gelen zammı, girdi maliyetlerindeki sert yükselişe bağlıyor.
“Cüzi miktarlarda, olduğu kadar alıp yiyeceğiz”
Türkiye’de en çok süt üretilen yerlerin başında gelen İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan Sultan Güceyü de üretim maliyetlerinin arttığının farkında olduğu için gelen zamma tepki gösteremediğini kaydetti.
VOA Türkçe’nin markette alışveriş sırasında mikrofon uzattığı Güceyü, “Ya şimdi zam gelecek ama ne yapsınlar? 6 liraya, 7 liraya alınan bir sütten çıkan peynir, yağ belli. Ne yapsın üretici? Benim evim pazarın içinde. Köylüye soruyorum 'niye böyle?' diye. ‘Abla bir torba yem 350-400 lira. Ben ne yapayım? Kış günü ot yok, çöp yok. Ne yedireceğim, mecbur yem yedireceğim hayvanlarıma’ diyor. Maliyeti anca bu kadar oluyor. O ne yapsın? Ona da hak veriyorum. Üreticiye de hak veriyorum. Ben kendimi düşünüyorum, kendime de hak veriyorum. Yapacak bir şey yok. Cüzi miktarlarda olduğu kadar alıp yiyeceğiz” dedi.
Eşinin emekli maaşıyla geçindiklerini söyleyen Güceyü, “Biz dört gözle yılda iki kez zam verilmesini bekliyoruz. Zaten zammı almadan iki ay öncesinden bitiyor. Yapacak bir şey yok. Yalnızca üzgün olduğumu söyleyeceğim. Bu güzelim Ege'de, bu güzelim memlekette bu ortam için üzülüyorum ben. İnşallah en kısa zamanda çözüm bulunur. Ne tok oluyoruz ne aç kalıyoruz, arada idare ediyoruz. Üzgünüm, yalnızca üzgünüm. İnşallah en kısa zamanda düzene girer her şey” diye konuştu.
“1 kilo sütle 1 kilo yem alamıyorum”
Çiğ süt zammı market raflarına yansıyor ancak üreticilerin sevinci yarıda kaldı. Ulusal Süt Konseyi’nin, çiğ sütün tavsiye satış litre fiyatını 3,20 TL’den 4,70 TL’ye yükseltmesi başta sevindirse de daha zam yürürlüğe girmeden hayvan yemine gelen zam, üreticileri yeniden sıkıntıya soktu.
Tire’de 30 yıldır süt üreticiliği yapan Fikret Arslan, “Zammı duyduğum zaman çok sevindim. Gece duydum, bir gün sevindim. Ertesi gün sabah hiçbir şey anlayamadım. Bir gün sonra baktım ki yemci bize zamlı yem getirdi. (Çiğ süt zammını) bugün 8 Aralık itibariyle uygulamaya başladık. Ama daha geçen ay sonundan beri zamlı yemleri almaya başladık. Daha cebimize girmeden, bu paranın bize eksisi oldu. Yani zaten zarar ediyorduk. Daha da zarar etmeye başladık. Şu anda 1 kilo süt, 1 kilo yemi kurtarmıyor. Yani şu anda gene zarardayız, 1 kilo sütle 1 kilo yem alamıyorum” dedi.
Çiftliğinde 170 baş sağmal ineğiyle toplamda 550 baş hayvan olduğunu kaydeden Arslan, “Geçen seneye göre mazot yüzde 100 arttı. Yem 2 kat arttı, gübre 3-4 kat arttı. Burada aylık 10 bin lira elektrik maliyetim var. Geçen sene 4-5 (bin) liraydı. Biz girdilerin ucuzlamasını istiyoruz. Şimdi zam yapmaya da sevinemiyoruz, biz zam istemiyoruz. Girdi maliyetlerimiz düşsün istiyoruz. Halk da ucuza yesin. Şimdi zam oldukça tüketim de azalacak. Yani (çiğ süt zammı) şu an tekrar bizi kurtarmıyor diyoruz, zam istiyoruz ama mesele zam değil ki. Devlet destekleme konusunda bir el atsın. Yem ucuzlatılabilir, o da bir çare. Destek direkt süte olmayabilir. Biz yine eski fiyattan yem alsak ben zam yapmadan ayakta kalırım. Yem iki ay önce kaç liraydı? 150-160 lira olsa ben bu parayı kurtarırım, o zaman ben üretimime devam ederim. Tüketici de daha ucuza yer. Böyle bir döngüyle çark döner” ifadelerini kullandı.
İnekler kesilmekten kurtulamadı
Maliyetlerin gitgide yükselmesine karşın çiğ süt fiyatına 11 ay boyunca istenen zam yapılmadı. Süt üreticilerinin de bu durum karşısında çaresiz kalarak süt ineklerini kesime gönderdiği bu süreçte gündeme geldi. Ancak çiğ süt fiyatının son yapılan zamma karşın yeniden maliyetlerin altında kalması, inekleri de kesime gitmekten kurtaramadı.
Tireli süt üreticisi Arslan, “Ben dahi kestirdim. Şimdi bakıyorum, çiftlikte kar edemiyorsam boşuna bakmamak için hayvanı gönderiyorum. Biraz kurtarırsa durduruyorum. Biraz daha bakacağım, yine elimde öyle hayvanlar var, onları da göndereceğim. Ben kendi sılajımı (yüksek nem içeren fermente edilmiş yem) ve kaba yemimi üreten biriyim. Ben böyleyken durum buysa, hazır yem alan için durum daha kötü” dedi.
Kesilen ineklerin yerine çiftliğindeki gebe düvelerden takviye yaptığını söyleyen Arslan, düveleri satma noktasına gelirlerse asıl tehlikenin başlayacağı konusunda da uyardı Arslan, “Bir sene daha böyle giderse bu sefer ayakta kalmak için gebe düve satışı yapmam lazım. Başka bir borcumu ödemek için ya da ayakta kalmam için. Yani böyle olursa, 2-3 yıl sonra daha kötü bir açık meydana gelecek. Düvelerimiz de olmazsa bu hayat devam etmez. Bir kilo sütü nasıl üretiriz diye uğraşacağız o zaman” şeklinde konuştu.
“Çiğ süt fiyatının bugünkü yem fiyatlarıyla en az 5,50 TL olması gerekiyor”
2 binden fazla ortağı bulunan Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, çiğ süt zammının ardından yeme yüzde 30-35 arasında yapılan zammın, süt üreticisini, üretemez duruma getirdiğini kaydetti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Eskiyörük, “Biz 3,20 TL’den süt satarken yem 2 lira 80 kuruştu ve üretici mağdurdu. Çünkü Türkiye’de üreticinin bir litre sütle en az 1 kilo 300 gram yem alabilmesi gerekiyor. Bu, Avrupa'da 1,5 kilogram. Artık 0,8 kilogram alabilir hale düştü. Süte zam geldi, 4 lira 70 kuruş olarak açıklandı. Daha bu para üreticinin cebine girmeden, üreticiler olarak ertesi sabah yemlere gelen yüzde 30-35'lik zamla yıkıldık. Şu an 4,70 TL artık üreticiyi kurtarmıyor. Bugünkü yem fiyatlarıyla sütün en az 5,50 TL olması gerekiyor. Bu sadece yem fiyatları değil, ana girdi maliyeti olan başta gübre olmak üzere akaryakıta gelen aşırı zamlarla da üretici şu an artık üretemez duruma düştü” dedi.
Tire Süt Kooperatifi’nin verilerine göre, 1 Ocak-1 Aralık 2021 tarihleri arasında gübre yüzde 293, kesif yem yüzde 96, akaryakıt yüzde 60, kaba yem yüzde 38, enerji yüzde 25 zamlandı. Tüm bunlara karşılık Bakanlıklar, Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı'nın katılımından oluşan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi 1 Ocak’ta 2,80 lira olarak belirlediği bir litre çiğ süt fiyatını 1 Temmuz’da yüzde 14 arttırarak 3,20 liraya çıkardı. Komite, 8 Aralık’tan geçerli olmak üzere çiğ sütün litresini 4,70 lira olarak belirledi.
Süt ve süt ürünlerinin tüketici açısından pahalı, üretici açısından ucuz duruma geldiğini vurgulayan Mahmut Eskiyörük, “Şu an Tire Süt Kooperatifi olarak biz maliyetine, yani sıfır karla fiyatlandırma yapsak bile ürünlerimiz ucuz değil. Artık mümkün değil. Çünkü sadece hammaddeye gelen zam yok ki. Ambalaja da geldi. Bu ürünleri tüketiciye ulaştırmak için akaryakıta büyük zam geldi. Bütün bu maliyetler bindiği zaman tabii ki rafa yansıyor. Bu bir zam yapma değil. Yani bugün yüzde 1 kar koymasak dahi ürünlerimiz pahalı” diye konuştu.
Süt üreticileri devletten litre başı en az 1,20 TL prim desteği istiyor
“Üreticiyi kurtarmadan tüketiciyi kurtarmanın yolu yok” diyen Eskiyörük, süt üreticisine devletin desteğini arttırması gerektiği görüşünde.
Mahmut Eskiyörük, “Üreticinin üretilebilmesi için onların maliyetlerini karşılayacak süt fiyatının oluşması gerekiyor. 5,50 TL olduğunda da o zaman tüketici tüketemez hale düşecek. Bugün bile eski fiyatlarla satışlar yüzde 20-30 düşmüş durumda. Daha da düşecek o zaman ve daha büyük bir kriz oluşacak. Fiyat artışından çok, devletin üreticinin mağduriyetini ortadan kaldırmak için aradaki bu fark mağduriyetini destekleme primi olarak vermesiyle bunu çözmeliyiz. Yani tüketiciyi de mağdur etmemeliyiz. Bu kaynağı devlet bulmalı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı, süt üreticilerine 2021 Temmuz-Aralık aylarına ait çiğ süt destekleme primi kapsamında litre başına 20 kuruş destek sağlıyor. Ancak bu destek çiğ süt fiyatının 2,80 TL olduğu Ocak-Nisan 2021 döneminde 30 kuruştu. Kooperatif başkanı Eskiyörük bu desteğin en az 1,20 TL’ye çıkarılması çağrısında bulundu.
Bu destek sağlanmazsa devletin daha büyük zararlarla karşı karşıya kalacağını belirten Eskiyörük, “Bu kriz süreci bitinceye kadar bu yapılmalı. Devlet burada harcayacak olduğu kaynaktan sakınmamalı. Çünkü bu desteği vermezse 10-20 katı bir maliyetle ithalat yaparak bu açığı gidermek zorunda kalacak. Bunu 2008 yılında süt üreticisinin ağır krizi sırasında yaşamıştık. Seyirci kalınması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti 3 milyar dolar ithalat yapmak zorunda kaldı. Halbuki 300 milyon dolarla o yarayı sarabilirdik. Şimdi aynı durum daha ağır şekilde yine önümüze çıktı. Üreticinin sorunlarını çözersek tüketicinin sorunları kendiliğinden çözülür” dedi.
“Şirketleşme değil kooperatifleşme yoluyla tarım büyük ölçekli hale getirilebilir”
Tire Süt Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, süt üreticilerinin sorunlarının uzun vadeli çözümününse kooperatifleşmeden geçtiğini vurguladı; “Kooperatifleşme olmadan Türkiye'deki yapısal sorunları çözemeyiz. Çünkü üreticinin maliyetlerini düşürmek için kooperatifleşme, üreticinin üretimini kayıt altına almak için kooperatifleşme. Türk tarımını bugün en büyük zarara uğratan tek bir sorun var, plansız üretim. Üretimi planlayabilsek zaten hiçbir sorunumuz kalmayacak. Neden planlayamıyoruz? Çünkü elimizde veri yok. Türkiye'deki bugün gıda ürünlerinin birçoğu kayıt dışı işlem görüyor. Burada devletin bir kaybı var. Yarısından vergi alamıyor. Hem de haksız rekabet oluyor” diye konuştu.
Şirketleşme yoluyla değil kooperatifleşme yoluyla tarımda üretimin büyük ölçekli hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Eskiyörük, “Küçük üreticiler, bugünkü sistem içerisinde tek başına kendilerini koruyamazlar. Burada Türkiye'yi zora sokan en büyük nedenlerden birisi bizim parçalı yapımız; küçük aile işletmeleriyle büyük çapta üretimin olması. Tabii ki ölçek büyük olmalı. Ama benim verdiğim bir mücadele var, biz küçükleri yok edip yeni büyükler yaratmayalım. Küçükleri birleştirerek büyük ölçek haline getirelim. Yani Türkiye'nin yapısını bozmayalım, başka bir tarım aramayalım” ifadelerini kullandı.
“Tire Süt Kooperatifi modeli Türk tarımına bir reçetedir”
Tire Süt Kooperatifi’nin tarımda yaşanan sorunlara çözüm modeli oluşturduğunu kaydeden Mahmut Eskiyörük, kooperatif ortaklarının ihtiyaçları için mahsuplaşma yolunu getirerek parayla alışverişi devreden çıkardıklarını söyledi.
Eskiyörük, “Ortaklarımızın tarlasının, çiftliğinin, evinin tüm temel ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bunu ortaklarımız etiyle ve sütüyle ödüyorlar. Bunu yapmakla neler kazandırıyoruz? Toplu alımla daha uygun fiyata onların gübre, yem, akaryakıt gibi girdilerini sağlıyoruz. Mesela piyasanın 50 kuruş altında mazotunu veriyoruz. En önemlisi de bir makine parkımız var. Küçük üreticilerin sahip olması mümkün olmayan değerdeki makineleri kooperatif olarak alıyoruz ve bütün ortaklarımızın, en küçük üretici ortağımızın bile tarlasına teknolojiyi götürüyoruz” dedi.
Kooperatif ürünlerinin marka haline geldiğine de dikkat çeken Eskiyörük, “Onların ürünlerini biz hammadde olarak satmıyoruz, ürettiklerini işliyoruz. Organize sanayide iki tane fabrikamız var. Mamule dönüştürüyoruz, raflara koyuyoruz. Yani üreticiden tüketiciye direkt olarak buluşturuyoruz. Gıda güvenliğini sağladık. Şu an güvenilir gıdayla Türkiye'de güvenilir bir marka olduk. Hiçbir katkı ve kimyasal kullanmıyoruz. Bir pazar yarattık. Tire Süt Kooperatifi modeli bir reçetedir. Türk tarımına, Türkiye'nin yapısına uygun bir reçetedir” değerlendirmesinde bulundu.