Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Türk yetkililere basına uygulanan baskılara ve kabul edilemez müdahalelere son verme, bilgiye erişim hakkına saygı duyma çağrısı yaptı. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de deprem haberi yapan gazetecilere müdahale edilmemesi gerektiğini kaydetti.
RSF’in internet sitesinde yer alan açıklamada, Türkiye'de büyük yıkıma neden olan iki büyük depremden sonra yetkililerin, bölgedeki durumu aktarmaya çalışan gazetecilerin işini engellemek için art arda farklı yollara başvurduğu hatırlatıldı.
RSF, 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerden bu yana saldırganlık, tutuklama, aleyhte dava açma, Twitter'a erişimi engelleme, online saldırı gibi, basına yönelik çeşitli müdahaleleri kayıt altına aldı.
Gazetecilerin, "devleti ya da emniyet güçlerini aşağılama" gerekçesiyle hedef alındığı, deprem felaketinin yansıtılma biçimi ve yönetiminin kontrol altına alınması girişimlerinin giderek daha gözle görünür olmaya başladığı kaydedildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Türk yetkililer Türkiye'nin yaşadığı trajediyi basın özgürlüğünü daha da engellemek için kullanmamalı. Kısıtlamaların yaygınlaştırılması, saldırılar, tutuklamalar ya da gazetecilere yönelik tehditler kaygı verici ve derhal sonlandırılmalı. Deprem olan kentlere gönderilen gazeteciler sadece işlerini yapıyor. Bu korkunç şartlar altında bilgi, herkes için her zamankinden daha gerekli" ifadelerini kullandı.
Saldırganlık, ihraç, tutuklama, tehdit
RSF, sadece 8 Şubat'ta üç gazetecinin sahte iddialarla tutuklandığını kayıt altına aldı. Kürt haber ajansı Mezopotamya'dan Mahmut Altındaş, muhabirlerinin tamamı kadınlardan oluşan JinNews haber ajansından Sema Çağlak Urfa'nın Birecik ilçesinde, turkuaz basın kartı sahibi olmadıkları gerekçesiyle tutuklandı. Mezopotamya muhabiri Mehmet Güleş de Diyarbakır'da ”nefreti körüklediği” gerekçesiyle bir yardım gönüllüsüyle beraber tutuklandı, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
RSF ayrıca güvenlik güçlerinin tehdit ve saldırılarına ilişkin görgü tanıklıklarını da kayıt altına aldı. Halk TV muhabiri Ferit Demir, 8 Şubat'ta Malatya'da AFAD'ın çalışmalarını izlediği sırada bir polis memuru tarafından tekmelendi. Yine 8 Şubat'ta gazeteci İrem Afşin, Urfa'da polis tarafından tehdit edildi. Afşin, polisin kendisine, "Devletimize zeval getirecek herhangi bir şey bu yayında söylenirse ben bu yayını keserim, sizi de buradan atarım. Sana da gerekeni yaparım" diyerek tehdit ettiğini söyledi. Afşin'e göre polis muamelesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Şubat'ta depremden etkilenen 10 ilde 3 aylığına OHAL ilan etmesi üzerine daha da sertleşti.
Aynı süreçte yabancı basına yönelik kısıtlamalar da arttırıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı deprem bölgesinden yayın yapmak ve depremden etkilenenlere ulaşmak isteyen yabancı basın mensuplarına akreditasyon süreci uyguluyor. Haftalık yayınlanan Fransız haber dergisi Le Point'tan muhabir Guillaume Perrier'nin 8 Şubat'ta Türkiye'ye girişine izin verilmedi. Perrier, çalışmalarının ”ulusal güvenlik tehdidi” oluşturduğu gerekçesiyle 2022 yılı Kasım ayından bu yana Türkiye'ye girişinin yasaklanmış olduğunu öğrendi.
“Depremin yansıtılış biçimi üzerinde egemenlik kurma girişimi”
RSF, online veri akışının da kısıtlama altına alındığına dikkat çekti. 7 Şubat'ta, AKP hükümetinin deprem bölgelerine acil müdahale idaresinin ağır eleştirilere maruz kaldığı süreçte 10 saatten uzun süre internette bant daraltmaya girildi. Küresel çapta internet kısıtlamalarını izleyen NetBlocks sitesi, Türkiye'de Twitter'a erişimin engellendiğini doğruladı.
"Ana internet sağlayıcılara" filtre uygulanması, "kamuoyunun yıkıcı depremlerden sonra internet hizmetine ihtiyacı olduğu" süreçte geldi. Deprem bölgelerinde faaliyet gösteren gazetecilerin Twitter'ı yoğun olarak kullandığı ve yardım çağrılarının organize edildiği bu dönemde Twitter'a erişim engeli, sosyal ağlarda sert tepkilere yol açtı.
Hem trollerden hem de siyasetçilerden bazı online saldırılar olduğu da kayıt altına alındı. AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Elif Şahin, Fransızca olarak yazdığı 13 Şubat tarihli Twitter mesajında, "Yabancı medya devletten nefret eden birkaç kişinin sesi haline geldi" dedi.
Hatay'ın Altınözü ilçesinde "yağma" suçlamasıyla jandarma tarafından tutuklanan genç bir erkeğin ölümüyle ilgili konuşan Seyhan Avşar, sosyal medya ağlarında başlatılan tehdit kampanyasının hedef aldığı gazetecilerden biri. Hedef alınan bir diğer gazeteci, Fox TV'den Deniz Zeyrek de "iktidarın ihmal ve beceriksizliği açıkça ortadayken deprem konusunda üste çıkmaya çalıştığını" kaydetti.
RTÜK uyarısı
İktidar cephesi AKP ve MHP'nin egemenliğindeki Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), depremin ilk gününden bu yana, depremden etkilenen Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelen yardım çağrıları ve giderek artan tepkileri aktaran muhalif medyayı uyardı.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, "Yayıncıların deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma faaliyetlerine zarar verici, halkı paniğe sürükleyen ve dezenformasyona yönelik bilgileri paylaşmamaları yasal zorunluluktur. Afet karşısında tek yürek olan halkımızı doğru bilgilendirmeyenleri, askeriyle polisiyle tüm yetkilileriyle sahada olunmasına rağmen algı çalışması peşinde koşanları yakından takip ediyoruz. Art niyetli olarak manipülatif yayın yapan kuruluşları görmezden gelmemiz mümkün değildir" tehdidinde bulundu.
RTÜK'ün CHP'li üyesi Okan Konuralp ise medyayı işini serbestçe yapmaya teşvik etti ve "Hiçbir tehditten korkmayın. Çünkü bu güzel ülkenin bugün en çok ihtiyaç duyduğu şey dayanışma ve hakikatin kendisidir" ifadelerini kullandı.
Depremde Hatay, Gaziantep ve Adıyaman'da yaklaşık 20 gazetecinin hayatını kaybettiği belirlendi.
CPJ’den "Basın mensuplarına yönelik tüm soruşturmaları kapatın" çağrısı
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) de yaptığı açıklamada, Türk yetkililere gazetecilerin depremden etkilenen bölgede serbestçe ve güven içinde haber yapabilmelerini sağlamaları ve basın mensuplarına yönelik tüm soruşturmaları kapatmaları için çağrıda bulundu.
İlgili haberlere ve CPJ’e konuşan gazetecilerin ifadelerine göre, 6 Şubat günü Türkiye’nin güneyini ve Suriye’nin kuzeyindeki bazı bölgeleri etkileyen 7,8 şiddetindeki depremin ardından Türkiye’de yetkililer en az dört gazeteciyi gözaltına aldı. İki muhabir ve bir yorumcu hakkında soruşturma açıldı ve en az altı diğer basın mensubu engellendi veya taciz edildi.
CPJ’in New York’ta bulunan Avrupa ve Orta Asya Program Koordinatörü Gulnoza Said, “Türk yetkililer kısa süre önce ülkenin güneyini vuran bu korkunç depremi haberleştiren gazetecilere müdahale etmemeliler ve gazetecilerin Türkiye’yi ve dünyayı bu felaketin büyüklüğüne dair bilgilendirmelerine izin vermeliler” dedi ve ekledi: “Yetkililer basın mensuplarına yönelik tüm soruşturmaları sona erdirmeli, muhabirlerin serbestçe çalışabilmelerine izin vermeli ve gazetecilerin taciz edilmekten çekinmeden işlerini yapabilmelerini sağlamalılar.”