Restoran ve kafelerde fahiş fiyatları protesto gerekçesiyle sosyal medya üzerinden yapılan boykot çağrısı tartışmaları da beraberinde getirdi.
20-21 Nisan günleri için yapılan boykot çağrısına destek verenler, restoran ve kafelerdeki fiyat artışlarının maliyet artışlarının çok üzerinde olduğunu savunarak “fırsatçılık” olarak değerlendirdikleri bu duruma tepki gösterdi.
İşletmeciler ise bütün restoran ve kafelerin aynı kefeye konmasına karşı çıkarak artan maliyetler karşısında varlıklarını sürdürme mücadelesi verdiklerini savundu.
Boykot çağrısı ekonomist İris Cibre tarafından yapıldı. Cibre, gelen eleştiriler karşısında işletme maliyetlerindeki artışı kabul etmekle birlikte bunun tüketicilere ne oranda yansıtıldığını tartışmaya açmak istediğini söyledi. Boykot çağrısının, hükümetin sorumluluğunu azaltmadığını savunan Cibre, “Bu boykotun ana nedeni hükümetin yarattığı sorunlardan fırsat çıkaranların boykotu” ifadesini kullandı.
Hükümet yanlısı medya boykot çağrısına geniş yer verirken muhalif medyada ise böyle bir boykotun hükümetin yaşanan ekonomik sorunlardaki payını arka plana ittiği yorumları dikkat çekti. VOA Türkçe tartışmaları halka ve işletme sahiplerine sordu.
“Aslında boykot etmemiz gereken şey restoran ve kafeler değil hükümetin kendisidir”
Sosyal medya uzmanı Bilal Yılanlı, boykotun yapıcı bir çözüm olmadığını savunarak, “Aslında boykot etmemiz gereken şey restoran ve kafeler değil hükümetin kendisidir” dedi.
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Yılanlı, restoran ve kafe boykotunun gündemi unutturduğunu belirterek, fiyatları piyasanın belirlediğini söyledi: “Fırsatçı diye bir şey yok. Fahiş fiyata da inanmıyorum. Piyasa belirler zaten bunu. Böyle bir talep var ki insanlar o fiyatı veriyor. Bir lahmacuna 900 lira veriliyorsa, o ekonomik güç, o talep vardır. Yoksa insanlar keyfinden o fiyatları çıkarmıyorlar.”
“Tüm sorumluluğu sektöre yüklemek bana çok mantıklı gelmiyor”
Sağlık personeli Emre Atmaca, sektörde fırsatçılık yapanlar olduğunu belirtmekle birlikte bütün kafe ve restoranların aynı kefeye konmasına karşı çıkanlardan. VOA Türkçe’ye konuşan Atmaca, “Tüm sorumluluğu sektöre yüklemek bana çok mantıklı gelmiyor. Yani protesto edilmesi gereken, fiyatların bu hale gelmesini sağlayanlar aslında” dedi.
Fırsatçılık ve karaborsanın hiçbir zaman bitmediğini vurgulayan Atmaca, yeme içme sektöründe de fırsatçılarla dürüst esnafın birbirinden ayrı tutulması gerektiğini savundu: “Bizim kiramız yüksek, faturamız yüksek, maliyetlerimiz yüksek diyenlere de kısmi ölçüde hak verilmesi gerektiği taraftarıyım. Yani bunların tamamı hem sektör açısından hem vatandaş açısından devlet denetim mekanizmasının altında sürdürülmesi gerektiği kanaatindeyim.”
“Malzeme fiyatları denetlensin” çağrısı
İzmir’in en gözde bölgelerinden Kordon’da balık restoranı işleten Toray Altan, böyle bir boykot çağrısı yapılırken maliyetlerin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Boykot çağrısı yapanların kendilerine göre haklı sebepleri olabileceğini kaydeden Altan, sorumluluğun sadece restoranlara yüklenmesine karşı çıktı.
Kullandıkları malzemelerin fiyatlarının devlet tarafından daha hassas denetlenmesi çağrısında bulunan Altan, “Bu denetleme, bu kontrol sistemi sağlanmazsa, rekabet sistemi sağlam kontrol edilmezse bize gelen fiyatlarda biz bir şey yapamıyoruz ki. Bizden ziyade bize gelen ürünler, tedarikçilerimiz denetlenirse zaten konu kökten çözülür diye düşünüyorum” dedi.
“Mutlaka aramızda bazı çürük elmalar çıkabilir. Belki bu durumu suistimal eden insanlar olabilir” diyen Altan, kendi işletmesi ve komşu işletmeler açısından ise böyle bir suistimal görmediğini kaydetti. Altan, “Son noktada olan restoranlara gitmeyerek bunları cezalandırarak sonuç alınacağını ben şahsen zannetmiyorum” diye konuştu.
“Zor şartlarda ayakta durmaya çalışan küçük ve orta ölçekli işletmeleriz”
Sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri de özellikle komşu ülke Yunanistan’daki yeme içme fiyatlarının Euro bazında Türkiye’den daha ucuz olduğuydu.
İzmir’in en işlek caddelerinden Kıbrıs Şehitleri’nde işletmecilik yapan Hami Torcu da bu görüşe katılanlardan. Ancak Torcu, kendi maliyetlerinin de Avrupa’daki maliyetlerden yüksek olduğuna dikkat çekerek, aldıkları yüksek maliyetli ürünleri düşük fiyatla satmalarının mümkün olmadığını söyledi.
“Fahiş fiyatları hep beraber protesto edelim etmesine ama bunu genelde tüm kafe, restoran gibi yerlerin hepsinde fiyat fahiş diyerek ortalığa çıkmak yanlış bir şey” diyen Torcu, fiyatlardaki düşüşün ancak maliyetlerdeki düşüşle sağlanabileceğini savundu.
Maliyet artışlarını fiyatlara yansıtamadıklarını kaydeden Torcu, “Karlarımızdan fedakarlık etmek zorundayız. Dönem o dönem. Geçmişteki gibi büyük para kazanalım öyle bir derdimiz yok. Ayakta durma derdindeyiz” dedi.
Torcu, birçok işletmenin yaşam mücadelesi verdiğini söyleyerek, “Zor şartlarda ayakta durmaya çalışan küçük ve orta ölçekli işletmeleriz. Yükümüz çok ağır. İstihdam yaratıyoruz. Üretime destek veriyoruz dolaylı olarak ve ülke ekonomisine katkımız oldukça fazla. Böyle gereksiz şeylerle ülke gündemini meşgul edip işletmeleri yaralayıcı hareketlerden kaçınırsak çok iyi olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
Hükümetten boykot çağrısına destek
Türk basınında yer alan haberlerde son AK Parti MKYK Toplantısı'nda Erdoğan'ın "Fahiş fiyat uygulamalarına dair çok yakın vadede ciddi yaptırımlar gelecek" mesajı verdiği bilgisi yer almıştı.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat da geçen hafta katıldığı bir televizyon programında fahiş fiyat artışına karşı uygulanacak cezaların arttırılacağını söylemişti. Bolat bu konudaki bir çalışmanın Meclis’e sunulduğunu belirtmişti.
“Kim fahiş fiyat uyguluyorsa vatandaşın onu boykot etmesi gerekir” diyen Bolat, “Hem şikayet ederek hem de alışveriş yapmayarak o işletmeyi cezalandırmak mümkün” ifadelerini kullanmıştı.
Forum