‘‘Mazlumun ahı indirir şahı’’, İstanbul’da İran Başkonsolosluğu’nun önündeki Türk Ocağı Caddesi’nde gösteri yapmaları polis tarafından engellenen yaklaşık 50 kişilik grup, karşı sokaktan İran bayrağının dalgalandığı diplomatik misyona bu sloganla seslendi. Geçen hafta Çarşamba günü başkonsolosluk önündeki eylemde ağırlık Türk vatandaşlarına aitti. Bu kez grup daha küçüktü ama hepsi İranlılar’dan oluştu.
Whatsapp ve Twitter üzerinden haberleşen grup, birbirinden bağımsız olarak ellerinde ‘‘İslam Cumhuriyeti’ne hayır, İran Cumhuriyeti’ne evet’’, “Türkiye Cumhuriyeti İran halkını yalnız bırakma’’, ‘‘İran’da ölü sayısı artıyor’’, ‘‘Özgür İran’’ dövizleriyle Cağaloğlu’na geldi.
Ancak bölgede geniş güvenlik önlemleri alan polis, protestocu grubun İran Başkonsolosluğu’nun önüne gelmesine izin vermedi.
‘‘Zulmün önünde konuşmaktan korkuyoruz, ben o korkak olmak istemiyorum’’
Bir süre caddenin başında bekleyen protestocu grup, polis tarafından trafiğe kapatılan başkonsolosluğun karşısındaki Kazım İsmail Gürkan Caddesi’nin girişine yönlendirildi. Ağırlığı kadınlardan oluşan grup ara ara, ‘‘mollalara ölüm’’, ‘‘İran İslam Cumhuriyeti’ne ölüm’’, ‘‘mazlumun ahı indirir şahı’’, ‘‘kadınlara özgürlük’’ sloganları attı.
Eylemin bitmesine yakın göstericilerin arasına katılan İranlı bir genç kadın, kestiği saçı ile Mahsa Amiri’nin öldürülmesini protesto etti.
Adının öldürülen kadın gibi Mahsa olduğunu söyleyen ancak soyadını vermeyen İranlı eylemci, yumruk yaptığı elinde bir tutam saç diğer elinde Amira Masha’nın resmini tutarken ‘‘Zulmün önünde konuşmaktan korkuyoruz. Ben o korkak olmak istemiyorum’’ dedi.
Derviş: ‘‘Tamam babalarımız sizi seçti ama biz sizi istemiyoruz bu kadar basit’’
İstanbul Üniversitesi’nde doktora yapan ve yüksek lisans öğrencilerine Farsça dersleri veren Sepide Derviş de eylemciler arasındaydı. Şeriat karşıtı düşünceleri nedeniyle gözaltına alınıp işkence gördüğü İran’dan beş yıl önce çıkan Derviş, İran rejiminin meşruiyetini yitirdiğini iddia etti.
VOA Türkçe’ye konuşan 48 yaşındaki Derviş, ‘‘Tamam atalarımız babalarımız sizi seçtiler. Ama 43 yıl geçti. Artık biz sizi istemiyoruz bu kadar. Bu kadar basit gidin, defolun gidin biz sizi istemiyoruz. İran şeriatını istemiyoruz, bu kadar basit. İran’da benim hapis cezam var. Bana işkence ettiler. İran’da yazarım, kitaplarım var. Şimdi kalem tutamıyorum. Neden? Çünkü işkenceye uğradım. Neden? Çünkü kadınım’’ dedi.
İran’daki İslam uygulamalarının baskıcı Türkiye’de ise özgürlükçü olduğunu savunan Sepide Derviş, sosyal medya üzerinden sürekli tehditler aldığını söyledi.
‘‘Yaşamak, çalışmak, özgür insani haklara sahip olmak istiyordum ama kaçmaya mecbur bırakıldım’’
Soyadını vermek istemeyen bir başka İranlı kadın Sena ise güneş gözlüğü ve cerrahi maske ile yüzünü gizleyerek kısa bir açıklama yaptı.
İranlı genç kadın, ‘‘Biz özgürlük için savaşıyoruz. Nefes almak için savaşıyoruz. Hepimiz zeki insanlarız. Atletlerimiz, şarkıcılarımız, öğrencilerimiz hepimiz kaçmak zorunda kaldık. Ben kendim yaşamak, çalışmak, özgür insani haklara sahip olmak istiyordum ama kaçmaya mecbur bırakıldım. Ülkemizi terk etmek zorunda kaldık. Hepimiz kaçıyoruz. Amerika’da, Kanada’da birçok İranlı var’’ diye konuştu.
‘‘Sokaklarda kurşun yiyen çocukların ailelerinin sesini kimse duyamıyor. Ben onlara ses olmak için buradayım’’
Göstericiler İstanbul’da en az yarım milyon İranlı bulunmasına rağmen gösteriyi katılımın bu kadar az olmasını can güvenliği korkusu ve sosyal medya gruplarındaki tehditlere bağlıyor.
Bu korku ve tehditler nedeniyle şapka ve cerrahi maskeyle kendisini gizleyen, ismini de söylemeyen İran Türkmeni bir genç, ‘‘Cezaevlerinde tutuklu olanları o kadar zor durumlarda bırakıyorlar ki insanlar korkuyla yaşıyor. Ben de buraya korkuyla geldim. Ama korkunun bittiği yerdeyiz. Sokaklarda kurşun yiyen çocukların ailelerinin sesini kimse duyamıyor. Ben onlara ses olmak için buradayım. Onların elleri dünyanın her yerine uzanıyor. İranlılar hiçbir yerde kendilerini güvende hissetmiyor’’ derken, dört yıl önce Türkiye’ye gelen Danyal Hüseyni başörtüsünden saçları göründüğü için bir kadının öldürüldüğü bir ülkede özgürce yaşamanın imkansız olduğunu dile getirdi.
Eylemden sonra ismini açıklamayan bir erkek gösterici tüm kadınlara kırmızı gül dağıtırken polisin talebiyle bütün dövizleri bir kişide toplayan grup, Perşembe günü saat 13’te aynı yerde buluşmak üzere sözleştikten sonra sessizce Cağaloğlu’ndan ayrıldı.