Erişilebilirlik

Pazarın Enflasyonu TÜİK Rakamının Üzerinde


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon 1998 yılının Temmuz ayından bu yana görülen en yüksek seviyeye yükselerek 24 yılın rekorunu tazeledi. 2022 Eylül ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 83,45, aylık yüzde 3,08 arttı. Üretici fiyat endeksi (ÜFE) yıllık yüzde 151,50, aylık yüzde 4,78 artarken, ÜFE-TÜFE arasındaki makas da rekor tazeleyerek 68 puanı aştı.

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dair kamuoyundaki tartışmalar da sürüyor. Bağımsız akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Eylül ayında TÜFE’nin yüzde 5,30 arttığını belirterek, yıllık enflasyonun yüzde 186,27 olduğunu hesapladı.

VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı semt pazarındaki müşteriler ve esnaf tarafından hissedilen enflasyon da TÜİK’in açıkladığının üzerinde. TÜİK verilerine göre ana harcama gruplarında ulaştırmanın (yüzde 117,66) ardından yıllık fiyat artışının en fazla yaşandığı grup yüzde 93,05 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Bu yüzden enflasyonun en fazla hissedildiği yerlerin başında pazarlar geliyor.

Pazarın Enflasyonu TÜİK Rakamının Üzerinde
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:28 0:00

“Bu devirde kazananlar ne çiftçi ne esnaf ne de biz”

İzmir’in Hatay semtindeki pazarda fiyatları yüksek bulan emekli Rabia Toksoy, “Biz her şeyi görüyoruz ve biliyoruz. Yüzde 83 nereden çıkmış. Enflasyonu yüzdeye artık vuramıyorsun, uçmuşuz” dedi.

Ev kirasını ödedikten sonra emekli maaşından pazara kısıtlı bütçe ayırabildiğini anlatan Toksoy, “Önceden 150 lirayla geldiğim zaman ben arabayı doldurur, bir de elimde taşırdım. Ben bugün 150 lirayla geldim. İki kilo çürük domates aldım, samimi söylüyorum, çürük. Kaynatacağım, kışlık olsun diye kavanoza koyacağım. Bir de havuç aldım, yumurta aldım. 150 liranın 125’i bitti. Kara üzüm almak istiyordum, alamadım” diye konuştu. Toksoy, maaşının geçinmeye yetmediğini, çocuklarının yardımlarıyla ayakta kalabildiğini söyledi.


“Esnaf da beter durumda” diyen Toksoy, “Esnaf kilosunu 10-15 liradan domates satmaktan çok mu memnun? O da pahalı alıyor, pahalı satıyor. Bu devirde kazananlar ne çiftçi ne esnaf ne de biz” şeklinde konuştu.

“Her şeyi gramla alıyoruz”

Emekli Cumhur Beken ise peynir tezgahında uzun süre fiyat etiketlerini inceleyip eli boş döndü. Fiyatların düşmesini bekleyerek bir gün içinde ikinci kez akşam pazarına geldiğini söyleyen Beken, “Gücüm yetmiyor, alamadım. Yapacak bir şey yok. Bizim hissettiğimiz enflasyon daha yüksek. Alım gücü yok millette. Zam geldi mi iğneden ipliğe geliyor. Bu nereye kadar gidecek? Vatandaş zaten kemer sıkacağı kadar sıktı. Daha yapacağı bir şey kalmadı. Maaşlara zam gelse de daha elimize geçmeden üst üste her şeye zam yapılıyor” dedi.

Beken, emekli aylığıyla geçinmek için boğazından kıstığını kaydetti ve “Her şeyi gramla alıyoruz. Zaten kıymayı filan gördüğümüz yok. Bu sene balığın bolluğundan bahsediyorlar ama mesela palamut 50 lira. Nasıl bolluk oluyor bu? Bolluk bana göre değil” sözlerini kullandı.

Beken’e göre pazar fiyatlarının yüksek olmasının nedeniyse aracılar. Aracılar ortadan kaldırılıp çiftçiler desteklenirse fiyatların düşeceğini vurgulayan Beken, “Esnafın cebine girme ihtimali yok. Tarlada bir ürünü kaldıran bir çiftçi hale gidene kadar iki-üç kere fiyat değişiyor. Halden çıkıp pazara gelmesiyle iki-üç fiyat daha koyuluyor. Bizim burada 2 liraya alacağımız marul da 10 lira oluyor” dedi.

“Enflasyonun şu anda yüzde 200’lerden daha fazla olduğunu hissediyorum”

Özel sektör çalışanı Bayram Gedikli de enflasyonu TÜİK verilerinin çok üzerinden hissedenlerden biri. Gedikli “Benim alım gücüm düştü. Pazardaki ürünlerin pahalılaşmasıyla beraber aldığım maaş değişmediği için ben de alım gücü düşenlerdenim. Enflasyonun şu anda yüzde 200’lerden daha fazla olduğunu hissediyorum” dedi. Gedikli, aldığı maaşın ev kirası ve temel gıda maddelerine ancak yettiğini söyledi ve “Pazarda bütçem, maaşımın yüzde 5’ini oluşturuyordu. Şu anda yüzde 20-25’lere geldi. Alışveriş yaparken kilo bazında da düşüşler yaşanıyor” diye konuştu.

Hatay’daki semt pazarında sebze tezgahlarında soğan, patates, patlıcan ve salatalığın kilosu 10 lira, kabak 8 lira, taze fasulye 20 lira, domates 15 lira, acı biber 25 lira, barbunya 20 lira, limon 17 lira, bamya 40 lira, marulun demetiyse 10 liradan satılıyor. Meyvelerin fiyatlarıysa, elmanın kilosu 8 lira, çilek 18 lira, muz 30 lira, üzüm ve armut 15 lira, mandalinaysa 12 lira.

“10 sene evvel daha iyiydi, son beş yıldır kafa kafaya gidiyor”

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan pazarcı esnafı Abdullah Uğur, tarladan sofraya uzanan süreçteki maliyetlerin artmasının fiyatları da etkilediğini söyledi. Uğur, aynı zamanda pahalılığın yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada yaşandığı görüşünde. Uğur, “Şu andaki piyasadaki enflasyon yüzde 100’ün üzerinde. Devletin açıkladığı yüzde 83 de geçerli bir rakam. Devlet kurumlarına güveniyoruz. Ancak bir tek bizde değil bu. Ben dün internetten baktım, Frankfurt’ta sokaklarda insanlar çöp topluyor. Bir tek Türkiye için geçerli değil bu. Bütün dünyada pandemi süreci bitti, Rusya-Ukrayna savaşı başladı, bütün piyasayı etkiledi. Mazota zam gelince bu sefer üretici ne yapacak? Traktörde mazot kullanmak zorunda. Maliyetler artıyor. İşçi maliyetleri artıyor. Zayiat var, yani aldığımız malın hepsini yüzde 100 satmıyoruz, yüzde 20’si çöpe gidiyor. Bunlar fiyatları yükseltiyor” dedi. Uğur, etiketlerin düşmesi için özellikle marketlerdeki fiyatların denetlenmesini istedi.

Hayat pahalılığı yüzünden banka kredisiyle ayakta kalabildiğini söyleyen Uğur, “Şükür, en azından çorbamızı kaynatabiliyoruz. Ama 10 sene evvel daha iyiydi. Son beş yıldır kafa kafaya gidiyor. Yani para kazanmak, biriktirmek kalmadı artık. Bir müddet banka kredisiyle ayakta durduk. Bizim durumumuz biraz mevsimsel. Yani yarın öbür gün bizim zeytin işi başladığı zaman kendimizi oradan amorti edebiliriz, bugünkü zararı çıkartabiliriz. Ama ne olacağını yine bilemeyiz. Çünkü etrafımız ateş çemberi. Dünya karışık, ister istemez biz de bundan etkileniyoruz. Yapacak bir şey yok” diye konuştu.

“Akşam oldu, daha malımız tezgahta duruyor”

Pazarda soğan-patates tezgahında yevmiyeyle çalışan Davut Gören ise fiyatlar yüzünden satış yapamadıklarını kaydetti. Gören, “Fiyatlar eskisine göre yüksek. Eskiden üç kilosu 10 liraydı. Şimdi üç kilosu 30 lira. Bu enflasyon kaç olur? TÜİK’e kanaat getirmiyorum. Kesinlikle yalan. Enflasyon en az yüzde 200 var. İnsanlar almıyor, akşam oldu, daha malımız tezgahta duruyor” dedi.

Eskiden bakkal işletmeciliği yaptığına da değinen Gören “Mesleğim bakkallıktı, kapattım. Şimdi pazarda işçilik yapıyorum. Para kazanamıyordum, giderler çoktu. Mecbur kapattım geldim” şeklinde konuştu.

“Genelde vatandaşlar şu anda lor yiyorlar”

Müşterilerin etiketlere bakıp en çok eli boş döndüğü tezgahlardan biri de peynir tezgahı. 37 yıldır peynircilik yapan Köksal Yılmaz, peynir ve diğer süt ürünlerine zamların kapıda olduğunu söyledi. Yılmaz, “İşler ‘şükür’ diyelim de eski alım gücü yok. Fiyatlarımız malum yükseldi. 2018 senesinde süt fiyatları 1,40 TL iken şu an 7,50 TL civarında. Bundan dolayı biraz zorluk çekiyoruz. Bugünden itibaren geçerli olmak üzere imalatçı tarafından maliyet zamları da yapıldı. Yüzde 10’luk bir daha artış bekleniyor. Henüz eski fiyatlardan aldığımız için bugün biz yansıtmadık. Ama haftaya yeni fiyatlara geçtiğimizde tabii ki yansıtacağız” dedi.

VOA Türkçe’ye konuşan Yılmaz, “En ucuz şu an çökelek var, 35 lira. Lorlarımız 50 lira. Ama şu anki, bugünkü satışımız 50 lira. Haftaya imalatçıdan biz 50 liraya alacağız; bizim de satış fiyatımız 60 lira olacaktır. Genelde vatandaşlar şu anda lor yiyorlar. En ucuz olanları yiyorlar. Yani bugün en ucuz tulum peyniri 110-120 liradan başlıyor. Buna göre, bence enflasyon oranları yüzde 83 değil yüzde 400-500 çıkmıştır. Geçen seneye göre fiyatlar yüzde 400-500 olarak değişkenlik gösteriyor” dedi.

“Enflasyon düşebilir ama insanlar yaptıkları zamları geri çekmiyorlar”

Yılmaz, fiyatlar sürekli arttığı için sattıkları ürünü yerine koyamadıklarını da vurgulayarak, “Günlük şartlarda sadece alıyoruz, satıyoruz. Stok yaptığımız bir şey yok” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İnşallah önümüzdeki Şubat ayından itibaren enflasyonu önce makul düzeylere indireceğiz” sözleriyle gelecek aylarda enflasyonun baz etkisiyle düşmesi ihtimaline de değinen Yılmaz, “Enflasyon düşebilir ama insanlar yaptıkları zamları geri çekmiyorlar. Enflasyon düşse de hayat pahalılığı bundan etkilenmez” dedi.

XS
SM
MD
LG