Erişilebilirlik

"Osmanlı Fransızlar’ın Aksine Cezayir’i İşgal Etmedi"


Fransız tarihçi M’hamed Oualdi
Fransız tarihçi M’hamed Oualdi

Fransa’nın önemli üniversitelerinden Science-Po’da görev yapan tarih profesörü M’hamed Oualdi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, "Cezayirliler sadece Fransa’nın sömürge tarihine saldırıyor. Daha önce de bir sömürge vardı. Türkiye, Cezayir'de uyguladığı sömürgeyi insanlara unutturmayı başarmış" sözlerini eleştiren bir makale yayınladı. Prof. Oualdi, "Macron, Fransa’nın Cezayir’deki varlığı ile Osmanlı’nın varlığını karşılaştırarak en az 5 nedenle yanılıyor" dedi.

Prof. M'hamed Oualdi, Le Monde gazetesinde yayınladığı makalesinde, "Cumhurbaşkanı Macron’un, 30 Eylül'de, Elysee Sarayı’nda, bir grup Cezayirli’yi kabulünde dile getirdiği, Türkiye'nin, insanlara Cezayir'de oynadığı rolü ve sahip olduğu hakimiyeti tamamen unutturabilmesi beni büyüledi. Ve tek sömürgecinin biz olduğumuzu açıklamak, bu harika. Cezayirliler buna inanıyor" sözlerine yanıt verdi.

"En az 5 nedenle yanılıyor"

Prof. Oualdi, "Macron’un,Osmanlı İmparatorluğu'nun 1520'lerin başından 1830'ların başına kadar olan dönemde Cezayir eyaleti üzerindeki vesayetini, sömürgecilikle eşitlediğinde en az 5 nedenden dolayı yanılıyor" dedi. Öncelikle Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu olmadığını, Cezayir eyaletinden Fırat'a, Balkanlar'dan Sahra kapılarına kadar uzanan geniş, çok dilli ve kozmopolit bir imparatorluğun haleflerinden sadece birisi olduğunu vurgulayan Fransız tarihçi, "Daha da önemlisi, Fransızlar'ın aksine Osmanlılar Cezayir'i işgal etmedi. Bu şehrin seçkinleri, tüccarlar, din alimleri ve ileri gelenleri 1519'dan itibaren İstanbul padişahlarına müracaat ettiler. Mağrip tarafından, Habsbourg’lardan, yani İspanya hristiyanlarından gelebilecek saldırılara karşı müslüman bir destek arayışı vardı" dedi.

Prof Oualdi, "Mağrip'teki diğer Osmanlı vilayetlerinde olduğu gibi, Cezayir'in bu valileri, İstanbul’dan onay almak zorunda olmadan, geniş bir manevra alanına sahipti. Avrupalı güçlerle anlaşmalar imzaladılar, topladıkları vergileri de İstanbul’a göndermeden kent için kullanıyorlardı. Fransız devletinin Cezayir'in üç bölümü üzerindeki güçlü kontrolüyle hiçbir benzerliği yoktu. Ve sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu ve Fransız sömürge devleti aynı yönetim tekniklerine sahip değildi. Osmanlı Saltanatı, müzakere ve baskının birarada kullanılması yoluyla geniş alanları sınırlı kaynaklarla yöneten Eski Rejim imparatorluğudur. Sömürge Fransası ise, modern, matbaa ve telgrafı kullanan, devrimlerin, İmparatorluğun ve onun topyekün savaşlarını uygulayan, askeri-mali bir devlet olarak vardı" tezini savundu.

Oualdi bir başka kaydadeğer farkı, "Osmanlı gücü, Mağrip'teki toprakları işgal etmek için hiçbir zaman kitlesel göçleri teşvik etmeye çalışmadı. İstanbul kuşkusuz düzenli olarak bir kaç bin asker ve yeniçeriyi, Cezayir vilayetine ve komşu vilayetler Tunus ve Trablus'a gönderdi. Ağırlıklı olarak imparatorluğun merkezinden, Anadolu'dan ve Balkanlar'dan gelen bu askerler, yerel ayaklanmaları şiddetle bastırmışlardır – bu doğrudur. Büyük şehirlerin etrafındaki araziler de dahil olmak üzere arazi kaynaklarına el koydular. Ancak bu askerlerin sayısı, Cezayir'e yerleşen Fransız birlikleri ve Avrupalı yerleşimcilerle hiçbir şekilde kıyaslanamaz" sözleriyle dile getirdi.

1954'te Cezayir savaşının başlangıcında, bu yerleşimcilerin sayısının 9 milyon Cezayirli Müslüman için 1 milyona ulaştığını vurgulayan Prof. Oualdi, "Bu yerleşimciler Müslüman nüfusun topraklarının en az yüzde 40'ını ele geçirdi. Nüfus bilimci Kamel Kateb'e göre, Fransız işgalinin ilk 45 yılında, 1830’da 3 milyonluk Cezayir nüfusundan, 1875 yılına kadar geçen sürede, fetih savaşı ve baskı operasyonları nedeniyle yaşanan aşırı ölüm rakamı 825 bin olarak tahmin ediliyor" dedi.

Son olarak, 1830'dan sonraki şiddet ortamında, bazı Cezayirliler’in, Osmanlı padişahlarının otoritesi, eski imparatorluğun bazı Cezayirli tebaası tarafından tanınmaya devam edildiğini de kaydeden Prof. Oualdi, "Bazıları padişaha dilekçeler göndererek Fransız sömürgesini istemediklerini dile getirdi. Cezayirliler, medeni ve siyasi haklar olmadan ikinci sınıf Fransız vatandaşı olmayı reddettiler. Tunus ve İstanbul arasındaki Osmanlı topraklarına Mısır ve Suriye üzerinden göç etmeye karar verdiler. Cezayir'de, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından imparatorluğun çöküşüne kadar padişahlar adına cami vaazları verildi. Bunlar ve diğer bir çok gerçek, Cezayir'in bir Türk sömürgesi olduğu tezini çürütüyor. Fransızlar'ın Cezayir'i sömürgeleştirmesi durumu fethin şiddeti, işgalin şiddeti ve ardından dekolonizasyonun şiddetiyle bilinir" dedi.

Cumhurbaşkanı Macron’un neden birden bire "Türk kolonizasyonu tezinden" söz ettiğini de sorgulayan Prof. Oualdi, Fransız seçim kampanyası bağlamında, Cezayir’de çözüm için hazırlattığı Stora raporunu etkisiz hale getirmek amacıyla Macron'un böylesine aceleci bir çıkış yapmış olabileceğini belirtiyor.

Tarihçi M’hamed Oualdi, Fransız medyası ve haber kanallarının da "Cezayir’in önce Araplar, sonra Türkler, sonra da Avrupalılar tarafından sömürüldüğü gibi tarihçiler tarafından uzun süredir reddedilen eski sömürgeci söylemleri kullanmalarını da" eleştiriyor

XS
SM
MD
LG