WASHINGTON —
Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi Partili rakibi Mitt Romney arasında dış politika konusundaki en büyük görüş ayrılığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikaları üzerinde. Amerika’nın Sesi, iki adayın Arap Baharı, Suriye, Libya ve İsrail-Filistin barış süreci konusundaki görüşlerini derledi.
Demokrat Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney arasındaki en keskin görüş ayrılığı iç politikada. İki adayın Ortadoğu konularıyla ilgili görüşleri farklı olsa da bu kadar kesin çizgilerle ayrılmıyor.
İki aday da, Tunus, Libya ve Mısır’da diktatörlük rejimlerini deviren Arap Baharı ayaklanmalarına destek veriyor. Başkan Obama 25 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bu desteği yineledi: “Bütün dünya yaşanan dönüşümden etkilendi. Amerika da bu değişim güçlerine destek verdi.”
Eski Massachusetts Valisi Mitt Romney 8 Ekim’de yaptığı konuşmada başkan seçilirse Arap ülkelerindeki demokrasi yanlılarına desteği sürdürme sözü verdi: “Ortadoğu’yla ilgili diplomasi ve yardım çabalarımızı tek bir yetkilinin sorumluluğu altında toplayacağım. Bu yetkili, Arap Baharı’nın bir karakışa dönüşmemesi için gerekli bütün yumuşak güç kaynaklarımızı harekete geçirme yetkisine sahip olacak.”
11 Eylül’de Bingazi’deki Amerikan Konsolosluğu’na düzenlenen saldırıda Amerika’nın Libya Büyükelçisi Christopher Stevens ve üç elçilik görevlisi hayatını kaybetti.
Romney, ikinci tartışmada Bingazi saldırısının nedenleri hakkında Başkan Obama’yı sert bir şekilde eleştirdi: “Olayın ani gelişen bir gösteri mi, yoksa bir terör saldırısı mı olduğunun anlaşılması için günlerce beklemek zorunda kaldık.”
Obama’nın Romney’e tepkisi de aynı derecede sertti: “Saldırının ertesi günü Beyaz Saray’dan Amerikan halkına ve dünyaya seslendim. Olup biteni tüm açıklığıyla öğreneceğimizi, bu olayın bir terör eylemi olduğunu söyledim.”
İki aday da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesi için çalışanları desteklerken Amerikan ordusunun doğrudan müdahalesine karşı çıkıyor.
Ancak Obama, Suriye muhalefetine desteğinin silah vermeyi içermediğini vurguluyor: “Kimlere yardım ettiğimizden emin olmamız gerekiyor. Silah verdiğimiz kişilerin bu silahları daha sonra bize ya da bölgedeki müttefiklerimize çevirmesine izin veremeyiz.”
Mitt Romney, Suriye muhalefetine silah yardımı konusunda üçüncü tartışmada farklı bir tavır izledi.
Romney, “Muhalefet silahlandırılmalı. Onlara kendilerini savunacak ve Esad’ı devirecek silahlar verilmeli. Ancak askerlerimizin karışacağı bir askeri müdahale olmasını istemem,” şeklinde konuştu.
Başkan Obama da, Mitt Romney de, İran’ın tehditlerine karşı İsrail’e destek konusunda birbiriyle yarışıyor. Adaylar görüşlerini son tartışmada açıkça ortaya koydu: “İsrail gerçek bir dost. Bölgedeki en büyük müttefikimiz. Saldırıya uğrarsa, Amerika İsrail’e destek verir. Bunu çok açık bir şekilde ortaya koydum.”
Mitt Romney, “Eğer başkan olursam, İsrail’e destek vereceğim. İsrail saldırıya uğrarsa, arkalarında biz varız. Yalnızca diplomatik değil, kültürel değil, askeri olarak da arkalarında olacağız,” dedi.
Adayların tartışmada ele almadığı tek konu, İsrail-Filistin sorunu oldu.
Brookings Enstitüsü Ortadoğu uzmanı Halid Elgindy, Irak’ta 2003 savaşından sonra yaşanan mezhepler arası ve etnik çatışmaları hatırlatarak adayları, Arap Baharı’nı tamamen kontrol altına alamayacakları konusunda uyarıyor: “Amerika sonuçları belirleyemez. Seçimlerin, ayaklanmaların, siyasi süreçlerin sonuçlarını tayin edemez. Galipleri ve mağlupları önceden belirleyip bu işten zaferle çıkacağımızı varsayamayız.”
Elgindy’ye göre bu ülkelerdeki bölünmüş unsurlar, geniş tabanlı ve herkesi temsil eden hükümetler kurmak için siyasi ve diğer farklarını bir yana bırakıp, uzlaşmak zorunda.
Demokrat Başkan Barack Obama ve Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney arasındaki en keskin görüş ayrılığı iç politikada. İki adayın Ortadoğu konularıyla ilgili görüşleri farklı olsa da bu kadar kesin çizgilerle ayrılmıyor.
İki aday da, Tunus, Libya ve Mısır’da diktatörlük rejimlerini deviren Arap Baharı ayaklanmalarına destek veriyor. Başkan Obama 25 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada bu desteği yineledi: “Bütün dünya yaşanan dönüşümden etkilendi. Amerika da bu değişim güçlerine destek verdi.”
Eski Massachusetts Valisi Mitt Romney 8 Ekim’de yaptığı konuşmada başkan seçilirse Arap ülkelerindeki demokrasi yanlılarına desteği sürdürme sözü verdi: “Ortadoğu’yla ilgili diplomasi ve yardım çabalarımızı tek bir yetkilinin sorumluluğu altında toplayacağım. Bu yetkili, Arap Baharı’nın bir karakışa dönüşmemesi için gerekli bütün yumuşak güç kaynaklarımızı harekete geçirme yetkisine sahip olacak.”
11 Eylül’de Bingazi’deki Amerikan Konsolosluğu’na düzenlenen saldırıda Amerika’nın Libya Büyükelçisi Christopher Stevens ve üç elçilik görevlisi hayatını kaybetti.
Romney, ikinci tartışmada Bingazi saldırısının nedenleri hakkında Başkan Obama’yı sert bir şekilde eleştirdi: “Olayın ani gelişen bir gösteri mi, yoksa bir terör saldırısı mı olduğunun anlaşılması için günlerce beklemek zorunda kaldık.”
Obama’nın Romney’e tepkisi de aynı derecede sertti: “Saldırının ertesi günü Beyaz Saray’dan Amerikan halkına ve dünyaya seslendim. Olup biteni tüm açıklığıyla öğreneceğimizi, bu olayın bir terör eylemi olduğunu söyledim.”
İki aday da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesi için çalışanları desteklerken Amerikan ordusunun doğrudan müdahalesine karşı çıkıyor.
Ancak Obama, Suriye muhalefetine desteğinin silah vermeyi içermediğini vurguluyor: “Kimlere yardım ettiğimizden emin olmamız gerekiyor. Silah verdiğimiz kişilerin bu silahları daha sonra bize ya da bölgedeki müttefiklerimize çevirmesine izin veremeyiz.”
Mitt Romney, Suriye muhalefetine silah yardımı konusunda üçüncü tartışmada farklı bir tavır izledi.
Romney, “Muhalefet silahlandırılmalı. Onlara kendilerini savunacak ve Esad’ı devirecek silahlar verilmeli. Ancak askerlerimizin karışacağı bir askeri müdahale olmasını istemem,” şeklinde konuştu.
Başkan Obama da, Mitt Romney de, İran’ın tehditlerine karşı İsrail’e destek konusunda birbiriyle yarışıyor. Adaylar görüşlerini son tartışmada açıkça ortaya koydu: “İsrail gerçek bir dost. Bölgedeki en büyük müttefikimiz. Saldırıya uğrarsa, Amerika İsrail’e destek verir. Bunu çok açık bir şekilde ortaya koydum.”
Mitt Romney, “Eğer başkan olursam, İsrail’e destek vereceğim. İsrail saldırıya uğrarsa, arkalarında biz varız. Yalnızca diplomatik değil, kültürel değil, askeri olarak da arkalarında olacağız,” dedi.
Adayların tartışmada ele almadığı tek konu, İsrail-Filistin sorunu oldu.
Brookings Enstitüsü Ortadoğu uzmanı Halid Elgindy, Irak’ta 2003 savaşından sonra yaşanan mezhepler arası ve etnik çatışmaları hatırlatarak adayları, Arap Baharı’nı tamamen kontrol altına alamayacakları konusunda uyarıyor: “Amerika sonuçları belirleyemez. Seçimlerin, ayaklanmaların, siyasi süreçlerin sonuçlarını tayin edemez. Galipleri ve mağlupları önceden belirleyip bu işten zaferle çıkacağımızı varsayamayız.”
Elgindy’ye göre bu ülkelerdeki bölünmüş unsurlar, geniş tabanlı ve herkesi temsil eden hükümetler kurmak için siyasi ve diğer farklarını bir yana bırakıp, uzlaşmak zorunda.