İnsan Hakları Gözlem Örgütü bugün yaptığı açıklamada Türk hükümetince yürürlüğe sokulacak kapsamlı yargı paketinin ifade özgürlüğü ve keyfi gözaltı uygulamalarıyla ilgili temel sorunlara çözüm getirmediğini bildirdi. Mermezi New York'taki örgütü, hükümetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu'na gönderilen yargı tasarısının Mart ayında yasalaşabileceğine dikkati çekti.
Kapsamlı yargı paketi Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin sert eleştirilerinin ardından gündeme geldi. İnsan Hakları Gözlem Örgütü'ne göre, pakette, yargılanan gazeteci sayısının azaltılmasını ve Terörle Mücadele Yasası uyarınca yayınların 15 ila 30 gün süreyle durdurulmasına son verilmesini hedefleyen önlemler bulunmakla birlikte, keyfi gözaltı uygulamalarıyla mahkeme öncesi yaygın tutukluluk sorunlarını yetersiz bir şekilde ele alıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb “Türkiye’nin büyük çaplı insan hakları sorunlarını giderme konusunda bu reform paketi vitrin süslemesinden çok daha güçlü bir etki yaratamayabilir” dedi. Sinclair-Webb “Eğer hükümet reform konusunda ciddiyse çok daha cesur davranmalı ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan yasaları iptal etmeli veya açık olarak yalnızca doğrudan şiddete tahrik edenler için uygulanabilecek biçimde sınırlamalıdır” diye konuştu.
88 maddelik paket insan haklarıyla ilgili hükümlerin yanı sıra idare mahkemeleri, mali düzenlemeler, iflas ve yolsuzluk gibi çeşitli konularda önemli değişiklikler getiriyor. İnsan Hakları Gözlem Örgütü bu değişikliklerin Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin tespit ettiği ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve adil yargılama sorunlarını gidermede büyük ölçüde yetersiz kalacağını savundu. Bu kaygılar son olarak Avrupa Komisyonu’nun 2011 Türkiye İlerleme Raporu'nda ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg’in Temmuz 2011 ve Ocak 2012 tarihli raporlarında da vurgulanmıştı.
İnsan Hakları Gözlem Örgütü değişiklik önerilerinin gazetecilere ve Kürt haklarını savunan aktivistlere karşı kötüye kullanılan terör yasalarında iyileştirme getirmediğini söyledi. Paketteki maddelerden biri mahkemelerin gazetecilere yönelik savcılık soruşturmalarının ya da gazetecilere verilen cezaların, iddia edilen suçu tekrar etmemeleri koşuluyla ertelenmesine olanak sağlıyor. Ancak İnsan Hakları Gözlem Örgütü'ne göre, bu koşul bir tür sansür anlamına geliyor.
Yasa taslağında basın özgürlüğünü korumak için atılan en somut ve olumlu adım Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/5 maddesinin iptali. Bu yasa savcılar ve mahkemelerin “terör örgütü propagandası” yapmakla suçladığı gazete ve dergileri 30 güne kadar kapatabilmesine izin veriyor. Son yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi mahkum eden kararlarında bu uygulamanın sansür anlamına geldiği ve ifade ögürlüğünün ihlali olduğu tespiti yapıldı.
Gözaltındaki sanıkların haklarının korunmasını amaçlayan bir diğer olumlu tedbir de hakimlerden tutuklama ya da dava öncesi ve sırasında tutukluluğun devamına ilişkin kararlarında, sanık hakkında neden kefaletle bırakılma veya tahliye kararı verilemeyeceğinin somut delillerle gerekçelendirmelerinin istenmesi. Bu adım, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında defalarca eleştirilen gerekçesiz gözaltı süresinin uzatılması kararı verilmesine cevap veriyor.
Bir diğer değişiklik ise yasanın kapsamı genişletilerek azami beş yıl hapis cezası öngören suçlarla ilgili davalarda tutukluluk yerine adli kontrol altına alınmasını öngörüyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü bunun Türkiye’de yaygın olan, özellikle de daha hafif terör suçlarıyla itham edilenler için uygulanan yargılama öncesi tutukluluğu azaltacağını söyledi. Ancak bu tedbir şiddete karıştığı ya da şiddet eylemleri planladığına dair herhangi bir kanıt olmaksızın silahlı örgüt üyeliği suçlaması (TCK madde 314/2) nedeniyle beş ila on yıl hapis cezasıyla karşı karşıya kalan gazeteciler gibi yüzlerce kişinin durumunu değiştirmeyecek.
Gazeteci ve editörlerin haksız olarak sağlam bir dayanağı olmadan yargılandığına dair uluslararası eleştirileri gidermek üzere hazırlandığı anlaşılan bir başka değişiklik yasası taslağı “31 Aralık 2011 tarihine kadar basın yayın yoluyla ya da benzer düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş” suçlardan dolayı dava ya da kovuşturma ile ve cezanın infazının ertelenmesinin yolunu açıyor. Ama bu hüküm de silahlı örgüt üyeliğiyle suçlanan gazeteci ve editörlerlerin faydalanamayacağı bir değişiklik.
Sinclair-Webb “Düşüncelerini ifade ettiği için haksız yere kovuşturmaya uğramış birine önündeki üç yıl içinde sessiz kalması halinde suçlamaların düşeceğini söylemek oldukça sansüre benziyor” diyerek, bu yasa değişikliğinin sadece gazetecileri değil, şiddet içermeyen sloganlar attıkları için sıklıkla gözaltına alınan göstericiler dahil, tüm vatandaşları kapsadığının açık olarak belirtilmemiş olduğuna dikkat çekti.
Yasa tasarısı Ceza Kanununun iki maddesinde belirtilen suçlar için cezaları da indiriyor. Sinclair-Webb cezaların indirilmesinin kötü kullanılan bu maddelerin yarattığı sonuçların giderilmesine faydası olacağını söyleyerek “Ama hükümet sorunun temeline inip yasaları yalnızca terör fiillerine doğrudan katılmış kişiler için kullanılacak şekilde sıkılaştırıncaya kadar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’yle sorun yaşamaya devam edecektir” dedi.
Sinclair-Webb “Hükümet kişilerin haklarını korumak için hukuk reformları yapmak konusunda samimiyse, bu yarım önerileri tekrar gözden geçirmeli ve sorunun tamamını halletmelidir” dedi.
Sinclair-Webb “Hükümet kişilerin haklarını korumak için hukuk reformları yapma konusunda samimiyse, tasarıyı tekrar gözden geçirmeli, eksikleri tamamlamalı ve sorunun tamamını halletmelidir” dedi