Irak-Şam İslam Devleti ya da son dönemde kullandıkları adla İslam Devleti'nin, hilafet ilanından tam üç yıl sonra artık hilafet merkezi Musul ve örgüt ana karargahı Rakka’yı kaybetmek üzere.
En son dün İran İslam Cumhuriyeti’nin dini lideri Ayetullah Hamaney’in temsilcisi Ali Şirazi, birkaç haftadır dile getirilen IŞİD halifesi Ebubekir El Bağdadi’nin öldüğü iddiasından kendilerinin de şüphe etmediğini söyledi.
Hala Irak ve Suriye’de hatırı sayılır bir alanda hakimiyeti sürüyor olsa da IŞİD’in üç yıl önceki gücünden eser olmadığı ve her geçen güç ciddi şekilde gerilediği aşikar.
Şimdi akıllardaki soru, üç yıldır Suriye ve Irak’ta ana aktörlerden biri olan IŞİD’in, Musul ve Rakka sonrasında neye dönüşeceği.
Hilmi Demir: “IŞİD’in yalnız Müslüman dünyasında değil Batı’da izdüşümü oluştu”
Türkiye’de az sayıda bulunan IŞİD ve radikalizm uzmanlarından biri olan Profesör Hilmi Demir, IŞİD’in birikiminin başka bir örgüte veya yapılara taşınabileceği görüşünde: “IŞİD askeri alanda yenilebilir ama IŞİD ideolojisi nereye evrilecek? Askeri gücü yani kaba gücü büyük ölçüde yok olabilir ama kinetik enerjisi başka bir örgüte devrolacaktır. Türkiye’de bu ihmal ediliyor. FETÖ’de aynı şey olacak. Yeni dünyada örgütler öğrenen örgütlere dönüyor. Onların da kültür evreni var. Terörü örgütü, bir öncekinden aldığı kinetik enerjiyi ikiye, üçe katlıyor. İşte IŞİD, o da El Kaide’nin gücünü absorbe etti. ‘Modus operandi’ dediğimiz eylem taktiklerinin Batı’da bile izdüşümü oldu. Hristiyan radikal eylemler bunun devamı olarak okunabilir. Londra’da camiden çıkan Müslümanlar’ın üzerine arabayla saldırı bunun bir örneği. Bu daha önce IŞİD ideolojisinin yaptığı eylemdi ama artık Batı’da dahi uygulanıyor.”
“IŞİD uyuyan hücrelere ve küçük gruplara dönüşecektir”
2017 yılının Şubat ayında yayınlanan IŞİD’in propaganda dergisi Rumiyah’ta suikastle tehdit edilen Prof. Demir, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı değerlendirmede IŞİD’in askeri açıdan geriletilmiş olsa da bölgede yarattığı tahribatın uzun yıllar devam edeceğini düşünüyor.
“IŞİD bölgemizde hemen yok olmayacak. Çok fazla ideolojik eğitimde bulundular. Musul, Rakka gibi birçok kentte IŞİD verdiği eğitimlerle, okuttuğu kitaplarla oralardaki genç çocukları ciddi anlamda psikolojik baskıya maruz bıraktı. Onları kendi ideolojisi doğrultusunda eğitti, dönüştürdü. O nedenle örgütsel olarak kaybolsa bile ya uyuyan hücrelere ya da küçük gruplara dönüşecek. IŞİD’in Musul’da hilafet merkezi yok alabilir, Rakka da ana karargahı yok olabilir ama küçük gruplar yaşadığı sürece onların eylem potansiyeli var demektir. Zaten bu gruplar eylem yaparken ana merkezden talimat almayabiliyorlar. Önemli olan bu küçük yapılara sızmak ama o da çok kolay değil.”
“Libya’da bir IŞİD devleti kurulabilir”
Suriye ve Irak’ta hızla toprak kaybeden IŞİD, başka ülkelerde hakimiyet kurabilir mi? Bu iki ülke topraklarında elde ettiği yönetim tecrübesi ve oluşturduğu hafıza yeni devlet inşasının önünü açabilir mi? Profesör Demir, bu olasılıkların yabana atılamayacağı görüşünde:
“Bana kalırsa başka bölgelerde yeni devletler oluşturabilirler. Zaten biliyorsunuz daha önce El-Kaide’ye bağlı olan Somali’deki Eş Şebab örgütü iki yıl önce IŞİD’e biat etti. Bugün Afganistan’da Taliban’la savaşan IŞİD varlığından bahsediliyor. Libya topraklarının bir bölümünde bir IŞİD devleti kurulabilir. Hatta yeni bir Suriye olabilir Libya. Filipinler’de bir süredir IŞİD’in çok etkin olduğunu görüyoruz. Balkanlar’da da varlar ama oralarda çok etkin olmaları pek olası değil. Yani hilafet devleti Musul’da yok olsa bile başka yerlerde ortaya çıkabilir. Potansiyel olarak Afrika ve Güneydoğu Asya’yı daha mümkün görüyorum.”
“Türkiye IŞİD ve Selefi tehdidine karşı kendisini güncelledi”
Prof. Demir, bazı eksikleri olsa da Türkiye’nin IŞİD’le mücadelede önemli bilgiler ve deneyimler edindiği görüşünde: “Türkiye, Suriye'yle en uzun sınıra sahip ülke olduğundan IŞİD’i çok yakından tanıdı. Beş milyona yakın sayıda Suriyeli göçmen ülkemizde barınıyor. Buna karşılık çok ciddi anlamda yuvalanma dönemi yaşadıklarını görmedik. Türkiye’yi daha çok geçiş hattı olarak kullandılar. Türkiye bu süreçte IŞİD ve Selefi örgütlerle mücadele konusunda iyi şeyler öğrendi. Buna ilişkin hazırlıkları da iyi yaptı, tehdide karşı kendisini güncelledi. Türkiye bu potansiyelini kullanabilirse hem Avrupa Birliği hem de Asya toplumlarına karşı ‘terörle mücadele pazarı’ oluşturabilir. Türkiye’de FETÖ sonrası devletin ağır yıkımı ciddi anlamda tahribata neden oldu. Türkiye’nin bir toparlanmaya ihtiyacı var ama bunu yapma gücü de bulunuyor.”