Dünyayı etkisi altına alarak binlerce insanın ölümüne neden olan Corona virüsü, toplumu psikolojik ve ekonomik olarak da yıprattı.
Pandemi sürecinin zorlu şartları ülkelerindeki iç savaştan kaçarak başka ülkelere sığınan mültecilerin hayatında ise daha yıkıcı sonuçlar doğurdu.
Suriye'de 2011 yılında çıkan iç savaş sonrası yurtlarını terk eden yüz binlerce insan, sığındıkları ülkelerin topraklarında mülteci olarak yeni bir yaşam kurmaya çalıştı. Bazıları mesleklerini de birlikte taşırken birçoğu, bilmedikleri yeni meslek ve iş kollarıyla tanıştı.
VOA Türkçe’ye konuşan Suriyeli mülteciler, yaşadıkları bütün olumsuzluklar üzerine bir de pandemi sürecinden paylarına düşeni aldıklarını ifade ediyor.
2011 yılında Suriye’de çıkan iç savaş sonrası evi ve okulu bombalanan 14 yaşındaki Ravda Nur Cuma, annesi, babası ve 9 kardeşiyle birlikte dağların arasından yaya olarak 4 saatlik bir yolculuğun ardından Türkiye’ye sığındı. Burada kısa sürede kendini geliştiren Ravda, şu anda siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler öğrencisi. Ravda Nur ayrıca Gaziantep’te kurduğu Ravdanur Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak kız çocuklarının eğitiminin yanı sıra tüm Arap kadınlarının sesi olmayı amaçlıyor.
“Mültecilerle ilgili projeler durdu’’
Pandemi sürecinin başlaması ile birlikte mültecilerle ilgilenen tüm projelerin durduğunu belirten Ravda Nur Cuma, “Tüm işler durdu çünkü artık sokakta insan yoktu ve insanlar evlerinde kalmak, dükkanlarını ve şirketlerini kapatmak zorunda kaldılar. Çünkü kısıtlama diye bir şey oldu. Özellikle mültecilerle ilgili projeler kapatıldı ve Corona döneminde mülteci projeleri sadece sosyal medyada olmaya başladı. Ayrıca organizasyonların çoğu durmaya başladı, evden ve sosyal medyadan çalışmaya karar verdiler. Özellikle ailesinde evi geçindiren kimsesi olmayanlar, günlük ücret alanlar için çok zor oldu. Çünkü günlük olarak çalışıyorlar para kazanmak için, Corona nedeniyle her şey durdu. Gördüğünüz gibi her şeye rağmen mülteciler çok etkilenmemişler ve Corona konusunu çok önemsemediler. Çünkü onların çocukları var ve çalışmalı ve para kazanmalılar. Tabii ki iş de az’’ dedi.
“Sistem Türkçe’ye döndü, çocuklar dersleri anlamıyorlar’’
Suriyeli mülteci çocukların okuduğu okullarda ders dilinin Türkçe olmasının çocukların dersleri anlamalarına engel olduğunu ifade eden Ravda Nur Cuma, “Eğitim sistemi ile de sorunlar yaşanmıştı çünkü üniversiteler ve okullar kapandı. En çok sorun yaşayan, küçük öğrenciler. Özellikle Türkçe kurslarına giden Suriyeli çocuklar çok zorlandı. Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti okulların sistemini Arapça'dan Türkçe'ye çevirdi. Türk dili zor geliyor bazı çocuklara. Bazıları hala Türkçe konuşamıyorlar, dersleri anlamıyorlar. Aniden okulda dersler, kurslar durdu. Her şeye çevrimiçi olarak devam etmek zorunda kaldılar. Tabii ki çok büyük kolaylıklar da oldu ama ben bakıyorum ki Türkçe konusunda öğrencilerin arasındaki mesafe çok açıldı ve gelecek yıl da bunu göreceğiz. Bunun için benim tüm organizasyonlara tavsiyem dil konusu üzerinde durmaları ve çocukların Türkçesini geliştirmeleri. Yardımcısı olmayan ailelere odaklanalım çünkü onlar günlük olarak çalışıyorlar ve para kazanıyorlar. Hayatlarına devam etmede çok zorlandılar. Tabii ki hepimiz evdeydik çünkü kısıtlama oldu. Her zaman diyorum, evet evde kal, ama asla insanlığı unutma ve bu kişilere yardım et, onların sesini duyurmaya çalış. Mültecilerin kendilerini Corona'dan koruması için maske ve eldiven dağıtıldı. Ama insanlar bunu çok önemsemedi. Türkiye Cumhuriyeti bir şeyler yapmaya çalıştı, ama yeterli olmadı. Şu an Suriyeliler sokakta maskesiz, eldivensiz yürüyor. Türklere göre Suriyelilerde Corona vaka sayısı çok olmadı ama aynı zamanda Corona'ya karşı koruma yoktu ve hayatlarına devam etmek için sokaklarda çalışıyorlar’’ diye konuştu.
“Pandemi Türkiye’de yaşayan mülteciler için kötü bir deneyim oldu’’
Suriye’de başlayan savaş sonrası Türkiye’ye gelerek Gaziantep’te Gate Of Sune isminde bir şirket kuran Amr Ajlouni, bu çatı altında film yapımcılığı ve kültür-sanat faaliyetleri yürütüyor.
Pandemi süreci Türkiye’de yaşayan mülteciler için kötü bir deneyim olduğunu ifade eden Amr Ajlouni, “Mültecilerin büyük çoğunluğu genelde Lübnan, Suriye gibi yerlerde yaşıyorlar ve bu bir sorun, çünkü onların bu süreçte yapabilecekleri fazla bir şey yok. Fakat Türkiye'de bu durum farklı çünkü buradaki mülteciler çalışıyor ve başka aktiviteler yapıyorlar, ama genel olarak mülteciler için Corona olayı kötü bir deneyim oldu, çünkü çalıştıkları işler değişken; aylık ya da günlük işlerde çalışıyorlar’’ dedi.
Corona salgınının Türkiye'deki mültecileri sayı olarak fazla etkilemediğini vurgulayan Amr Ajlouni, “Buradaki Suriyeli topluluk yaşantılarında Türk Hükümetinin yaptığı düzenlemeleri uygulamak durumunda kaldı. Fakat genel olarak ciddiye almadıklarını, hatta bazı durumlarda maskesiz dışarı çıktıklarını ve ciddi önlemler almadıklarını söyleyebilirim. Fakat Tanrı’ya şükür ki çok fazla vaka yok. Önceden de değindiğim gibi buradaki insanlar günlük işlerde çalışıyorlar, bu yüzden de iş bulmak için her an her yere gitmek zorunda kalabiliyorlar. Fakat işyerleri ve dükkanların kapatıldığı dönemde bazı aileler gelir azalması nedeniyle ailelerine gıda ya da ilaç gibi ihtiyaçları sağlayamadı. Örneğin kafe restoran gibi yerler kapalıydı ama şimdi tekrar açıldı ve bu insanlar en kısa sürede işlerine geri dönecekler. Türk Hükümeti Corona salgını sürecinde halka çok yardım ediyor, vatandaşlara ve hastanelere maskeler ve gerekli materyaller dağıtılıyor ve acil durumlar için çağrı merkezleri var. İnsanları Corona salgını tehlikesinden koruyorlar. Öte yandan halk önlem amaçlı alkol bulunduran temizlik malzemeleri alıyor ve salgından etkilenme ihtimalini en az indirmeye çalışıyor. Hükümet ayrıca 21 yaş altı ve 65 yaş üstü insanları korumak için sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu önlemlerden sonra mülteciler de maske takmaya, temizliğe ve kalabalık ortamlarda bulunmamaya dikkat ediyorlar’’ diye konuştu.
“Biz mülteciler burada çalışamazsak ölürüz’’
Suriye’den 6 yıl önce Türkiye’ye gelen Usame Dada, müzisyenlik olan mesleğini şimdi yaşadığı Gaziantep’e de taşımış. Pandemi süreci öncesi 40’a yakın kursiyerinin olduğunu ifade eden Usame Dada, yaklaşık 4 aydır çalışamadığını söyledi.
Usame Dada, sözlerinin devamında şu ifadelere yer verdi: “Mültecilerin durumu, buranın asıl sahiplerinin durumu gibi değil elbette. Çünkü buradaki vatandaşlar mal mülk sahibi, tarlaları, arsaları var. Ama mülteci insan her zaman ikinci planda kalır. Çünkü bizim burada bir mülkümüz yok. Hepimiz kirada oturuyoruz. Çalışıyoruz ama işimiz da sabit bir iş değil. Corona ilk olarak geçim sıkıntısı üzerinde etkisini gösterdi. Biz mülteciler burada çalışamazsak ölürüz. Dolayısıyla çalışmak, iş, bizim için çok önemli. Bizim bu hastalıktan kendimizi korumamız gerekiyor. Bu da temizlik ve dikkatle mümkündür. Evden çıkıp geri döndüğümüzde duşumuzu alırsak, kimseye temasla selam vermezsek, sosyal mesafeye uyarsak korunuruz. Devlet ise bizi Corona’dan korumak için sokağa çıkma yasakları uyguladı, bu iyi bir uygulamaydı. Halk ve devlet el ele vererek her şeyi yapabilir.’’
Corona başladığı zaman iş durumunun sıfıra indiğini ifade eden Dada, “Savaş ve salgın gibi dünyayı ilgilendiren bir olay olduğu zaman ilk önce duran iş, sanattır. Çünkü sanat bir zorunluluk değildir. Bütün işlerimiz yolunda olduğu, durumumuz her anlamda iyi olduğu zaman sanata ihtiyaç duyarız. Benim eğitim verdiğim kursta 60’ya yakın öğrenci vardı. Corona sürecinde hepsi bıraktı. Tabii öğrenciler kurs ücretini vermekte zorlanıyorlar. Çünkü bütün işler birbirine bağlı olduğu için öğrencilerin işi de durdu. Son süreçte ben online dersler vermeye başladım. Avrupa, İngiltere ve Amerika dahil olmak üzere bir çok yerden öğrencilerim oldu. Ben evde online olarak müzik eğitimi verdim ve geçim sıkıntımı o şekilde atlattım’’ diye konuştu.