Türkiye’de Pazar günü yapılacak seçimlerin olası sonuçları, seçim güvenliği ve seçim sonrası dönem Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü’nün düzenlediği panelde ele alındı.
Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Çalışmaları Programı Direktörü Gönül Tol’un moderatörlüğünde düzenlenen panele, Istanpol Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı Seren Selvin Korkmaz, İstanbul Ekonomi ve Araştırma Danışmanlık şirketi genel müdürü Can Selçuki ve Koç Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Profesör Murat Somer katıldı.
İktidar cephesinin koalisyon hükümetlerini istikrarsızlıkla özdeşleştiren söylemine dikkat çeken uzmanlar, seçimi muhalefetin kazanması halinde, Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin seçimden sonra da bir arada kalmaya devam etmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Muharrem İnce’nin çekilmesi nasıl yorumlandı?
Sanal ortamda düzenlenen panelde, Memleket Partisi lideri Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildiğini açıklamasının olası etkileri değerlendirildi.
Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı yarışına neden girdiği konusunda çeşitli spekülasyonların olduğunu hatırlatan uzmanlar, İnce’nin Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na henüz destek açıklaması yapmadığına dikkat çekti.
Araştırmacı Can Selçuki, seçimlerin yapılacağı 14 Mayıs günü Muharrem İnce’nin adının hala oy pusulasında olmaya devam edeceğini hatırlattı.
Selçuki, ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın yarışta kalmaya devam etmesi halinde, Muharrem İnce’yi destekleyen seçmenin 14 Mayıs günü Sinan Oğan’ı tercih etme ihtimali olduğu görüşünü dile getirdi.
Seçim güvenliği endişeleri
Türkiye’yi 2017’den bu yana “seçimlerin yapıldığı bir otokrasi” olarak tanımlayan Prof. Murat Somer, 14 Mayıs seçimlerinin demokrasi ve otokrasi arasında bir tercih olduğunu ifade etti.
Somer muhalefetin geçmişte yapılan hatalardan ders aldığını ve bu süreçte birlik sergilemesinin seçimlerden sonra ülkede kapsayıcı bir demokrasinin yeniden inşası için bir fırsat sunduğunu kaydetti.
Araştırmacı Can Selçuki, Türkiye’de sandığın hala halkın beklenti ve taleplerini dile getirebildiği tek mekanizma olduğunu vurguladı; ancak sürece güven konusunda ciddi endişelerin olduğuna ve yaptıkları araştırmaların sonuçlarının buna işaret ettiğine dikkat çekti.
2019’da İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçiminde yaşananları hatırlatan Selçuki, Anadolu Ajansı’nın veri akışının durduğunu açıklamasının kamuoyunda soru işareti yarattığını hatırlattı.
Anadolu Ajansı yöneticileri geçtiğimiz hafta Türk basınında yer alan haberlere göre, ajansın seçim verilerini müşterilerine sağlıklı ve güvenilir şekilde servis etme sorumluluğu olduğunu vurgulamıştı.
Ajans yetkilileri, “Eğer verdiğimiz hizmette en ufak aksaklık görülürse, hizmet alanlar bizi savcılığa şikayet etsin” ifadelerini kullanmıştı.
Muhalefetin stratejisi
Ortadoğu Enstitüsü’nün düzenlediği panelde muhalefet ve iktidar cephesinin seçim kampanyası stratejileri de tartışıldı.
Seren Selvin Korkmaz, muhalefetin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş gibi iki popüler belediye başkanıyla birlikte sahaya inerek bir “takım oyunu” ortaya koyduğunu belirtti.
Uzmanlar, muhalefetin uyguladığı stratejinin seçim kampanyasında bir sinerji yaratarak sahadaki atmosferi etkilediği ve bu sayede seçimi kazanabileceği algısını yarattığı kanısında.
Panelde iktidar cephesinin muhalefeti terörle işbirliğiyle özdeşleştirme çabalarının, geniş bir kitlede değil; ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kemik seçmen grubunda etkili olabildiği görüşü dile getirildi.
14 Mayıs seçimlerinden sonra Türkiye’yi nelerin beklediği konusunu ele alan uzmanlar, seçimi muhalefetin kazanması halinde, Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin kendi aralarındaki birliği seçimden sonra da muhafaza etmelerinin gerekliliğine dikkat çekti.
Seren Selvin Korkmaz, seçim kampanyası sürecinde iktidar cephesinin koalisyon hükümetlerinin istikrarsız olduğu iddiasını işlediğine dikkat çekerek, muhalefet cephesinde birliğin önem taşıdığını vurguladı.
Can Selçuki de 2024’te yapılacak yerel seçimleri hatırlattı ve muhalefetin kendi içinde ayrışma yaşama lüksünün olmadığını söyledi.
VOA Türkçe’nin de görüş aldığını bazı uzmanlar, Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin ekonomi yönetimi konusunda benzer çizgide olduğunu; ancak Kürt sorunu gibi konularda ittifak içinde farklı görüşlerin olabileceğini ve bu nedenle siyasi istikrarın da izlenmesi gereken bir unsur olduğunu ifade etmişti.
Panelde bu konuya değinen Prof. Murat Somer, muhalefetin sorun ya da görüş ayrılığı yaratabilecek problemli alanları belirleyip bunlar üzerinde çalışmasının önemli olduğunun altını çizdi.
“Daha öngörülebilir bir dış politika”
Millet İttifakı’nı oluşturan altı siyasi parti Ocak ayında kamuoyuna açıkladıkları ortak mutabakat metninde, iktidara gelmeleri halinde, iç de dış politikada atılacak adımları sıralamış ve bu metin İngilizce olarak da paylaşılmıştı.
Millet İttifakı’nın hem iç de hem de dış politikada atılacak ilk adımlara ilişkin kapsamlı bir strateji metni ortaya koyduğunu belirten Seren Selvin Korkmaz, muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan farklı olarak, dış politikada iç siyasi kaygılar ve hesaplarla değil, daha kurumsal bir çizgide ilerleyeceği görüşünü dile getirdi.
Uzmanlar seçimde iktidarın değişmesi halinde yeni dönemde Türkiye’nin daha istikrarlı, uluslararası hukuka dayanan ve daha öngörülebilir bir dış politika benimseyeceği kanısında.