Mısır’da Müslümanlarla Hrıstiyanlar arasında çıkan kanlı çatışmaların ardından Müslüman liderler hoşgörü çağrısında bulundu.
Amerika’nın Sesi Kahire muhabiri Elizabeth Arrott, Assut kentindeki bir gösteriyi izledi.
Mısır’da hafta sonu meydana gelen çatışmalarda, en az 12 kişi öldü, 220’den fazla kişi de yaralandı. Görgü tanıklarına göre çatışmaların nedeni, Müslümanlığa dönmek isteyen bir Hıristiyan kadının zorla bir kilisede tutulduğu yolundaki söylentiler. Söylentiler üzerine yüzlerce Müslüman kiliseyi basınca olaylar kontrolden çıktı. Askeri yönetim çatışmalarla ilgili olarak gözaltına alınan 190 kişinin askeri mahkemeye çıkarılacağını açıkladı.
Assut’ta bir caminin avlusunda “İslamiye, İslamiye!” diye haykıran erkeklerin hangi dinden olduğunu anlamak çok kolay. Ancak gruba hitap eden din adamı, göstericileri kışkırtma yerine onlara itidal tavsiye ediyor. Abut el Zumur adlı dinadamı şiddete yabancı değil. Eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat’a suikast girişimiyle ilgili olarak 30 yıl hapis yatmış eski bir subay ve eski bir İslami Cihat üyesi. El Zumur, avludaki gruba şiddet defterini bir daha asla açmamak üzere kapattığını söylüyor ve başka din ve mezhepten insanlara karşı hoşgörü çağrısında bulunuyor.
İslami Cihat örgütü, 1970’li yıllarda Müslüman Biraderler adlı İslami grubun şiddeti reddetmesi üzerine kurulmuştu. Hedefi hükümeti devirmek ve İsrail ile barış anlaşması imzaladığı için vatana ihanetle suçladığı Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ı öldürmekti. Sedat, ölmeden önce, barış anlaşmasına karşı çıkan 2 binden fazla Müslüman ve Hrıstiyan lideri tutuklayarak hapse atmıştı. Bu kişiler arasında Kıpti Hrıstiyanların Papa’sı da vardı.
İki grup 1995 yılında Hüsnü Mübarek’e suikast girişiminde bulunmuş ancak başaramamıştı. Hükümet, bunun üzerine örgüt üyesi binlerce kişiyi tutukladı sadece kendilerine değil aile üyelerine karşı da baskı kampanyası başlattı. Tutuklamalar hem İslami Cihat hem de Müslüman Biraderler örgütünü felç etti, yıllarca etkisiz hale getirdi.
El Zumur’un meslektaşlarından Cemiye İslamiye lideri İssam el din Derbala, iki grubun bu noktada politikalarını değiştirmek zorunda kaldığını söylüyor. Nedeni ise, dincilerin terör eylemlerinden ötürü hükümetin uyguladığı baskı rejimini haklı gösterip halka kabul ettirebilmesi.
Mart ayında cezaevinden tahliye edilen el Zumur, televizyonda yaptığı bir açıklamada, Enver Sedat’a suikasttan ötürü pişmanlık duyduğunu söylemiş ancak Sedat‘ın ölümüne değil yerine Mübarek’in geçmesine üzüldüğünü vurgulamıştı.
El Zumur ve el Derbala, dinci partilerin siyasete atılmak için artık önlerinde hiçbir engel olmadığını, diğer partilerle birlikte onların da seçmene şirin gözükmek zorunda olduğunu söylüyor. Bir zamanlar dincilerin kalesi olarak bilinen Assut kentinde halk el Zumur’u siyasi lider olarak görmekle birlikte, kendisinin siyasete atılma planı olmadığını ileri sürüyor.
El Zumur dinsel çatışmalardan eski hükümet yetkililerini sorumlu tutuyor, varlıklarını yıllarca Müslüman ve Hrıstiyanları birbirine düşürerek sürdürdüklerini savunuyor. Eski subay, Mübarak rejiminin devrilmesinin sadece Müslümanlara değil Hrıstiyanlara da demokrasi yolunu açtığına dikkati çekiyor ve bir an düşündükten sonra “kadınlara bile” diyor.
