Almanya ile Türkiye arasında diplomatik yakınlaşma adımları devam ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın, 18 Ocak’ta Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmek üzere Ankara'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirmesinden sonra Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Salı günü Berlin’de olacak. Bakan Akar, ziyareti kapsamında Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer ile görüşecek.
Almanya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Akar ve Kramp-Karrenbauer görüşmesinin Almanya’nın Doğu Akdeniz’deki gerilimin yatıştırılması için yürüttüğü arabuluculuk faaliyetleri çerçevesinde olacağı duyuruldu.
Dışişleri Bakanı Maas da Ankara’daki temaslarının ana konusunun Doğu Akdeniz olduğunu söylemiş, Alman hükümetinin Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliğin kalıcı olarak dinmesini umut ettiğini açıklamıştı. Geçen hafta Güney Kıbrıs ve Yunanistan savunma bakanlarıyla görüşen Kramp-Karrenbauer de Akar ile Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyonun düşmesine dönük girişimleri konuşacağını söyledi. İki ülke arasında 25 Ocak'ta İstanbul’da yapılan ön görüşmeleri memnuniyetle karşıladığını belirten bakan, "Tarafların Doğu Akdeniz’de tartışmaya yol açan sorunları diyalog yoluyla çözmesini umuyorum" dedi.
Türkiye’yi "NATO’nun önemli ve saygın bir üyesi" olarak tanımlayan Kramp-Karrenbauer, görüşmenin bir diğer amacının ortak konuları ele almak olduğunu ifade etti. Almanya Savunma Bakanlığı’ndan kaynaklar, görüşmede Libya ve Suriye’deki gelişmeler başta olmak üzere uluslararası konuların konuşulacağını aktardı.
Almanya Savunma Bakanı daha önce Türkiye’ye yönelik eleştirel açıklamalarıyla dikkat çekmişti. Türkiye’nin Ekim 2019’da düzenlediği "Barış Pınarı Harekatı" askeri operasyonunu o dönemde sert sözlerle eleştiren Kramp-Karrenbauer, operasyonu uluslararası hukukun bir ihlali olarak tanımlamış, Suriye'nin Türkiye sınırı boyunca uluslararası olarak kontrol edilen bir güvenli bölge oluşturulmasını önermişti.
Alman bakan ile Türk tarafı arasında bir diğer gerilim, geçen yıl 24 Kasım’da "Roseline-A " adlı Türk bandıralı ticari geminin Libya açıklarında bir Alman fırkateyni tarafından durdurulması sonrasında yaşandı. O dönemde Savunma
Bakanlığı’nın yanısıra Hıristiyan Demokrat CDU’nun liderliği görevini de sürdüren Kramp-Karrenbauer, geminin aranmasına Ankara’dan gelen tepkilere karşı, aramayı Libya'ya silah kaçakçılığına karşı başlatılan AB misyonunun bir parçası olarak savundu. Önce, "Alman ordusunun askerleri tamamen doğru davrandılar. Türkiye bizi zorlayan bir ülke. Sadece kendi iç politikasında değil, Avrupa konularında da uzlaşmayı zor kılan bir gündeme sahip" değerlendirmesini yapan bakan, ardından yaptığı başka bir açıklamada ise "Türkiye NATO partnerimiz ve birlikte görev yaptığımız misyonlardaki Türk askerleri güvenilir müttefikler. Bu nedenle bu zorlu süreçle baş etmek zorundayız" şeklinde konuşmuştu.
Kramp-Karrenbauer’in bakanlığına rastlayan dönemde yaşanan sürtüşmeler, Almanya ile Türkiye arasındaki savunma ticaretine yansımadı. Almanya hükümetinin verilerine göre, geçen yıl Türkiye’ye toplam 22,9 milyon Euroluk silah satışı için izin verildi. Geçen Temmuz ayında Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Suriye ve Libya'daki çatışmalara müdahil olduğu gerekçesiyle Türkiye'ye deniz kuvvetlerinde kullanılan araç ve teçhizat dışında hiçbir silah satışına onay vermediklerini açıklamış, Aralık ayında ise Türkiye'nin NATO üyeliğine atıfta bulunarak, "Stratejik olarak silah ihracatının tümüyle durdurulmasını doğru yol olarak görmüyorum" görüşünü ifade etmişti.
Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle bağlantılı, Fransa ve Yunanistan’ın Türkiye'ye yönelik silah ambargosu yaptırımı teklifinin AB‘de kabul edilmemesinde ve Ankara'ya diplomatik çözüm için önümüzdeki Mart ayına kadar süre tanınmasında Maas ve Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer’in etkili olduğu biliniyor. Berlin’deki kulislerde, Kramp-Karrenbauer’in ismi NATO Genel Sekreteri adayları arasında geçiyor. Alman siyasetçinin, 2014'den beri NATO Genel Sekreterliğini yürüten ve görevi süresi 2022’de sona erecek olan Jens Stoltenberg'in yerine geçmeyi hedeflediği ve Türkiye’nin NATO üyeliğine yönelik verdiği olumlu mesajların ve tavrındaki yumuşamanın bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği iddia ediliyor.
