İZMİR- Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kız çocuklarının okula gitme oranını arttırmak amacıyla “gerekirse kız okulları açılabileceği” sözleri tartışılmaya devam ediyor. Bakan Tekin, katıldığı bir televizyon yayınında “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin en baştaki argümanı, 'ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum' oluyor. Veliyi ikna etmek için gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli. Karma eğitime karşı olduğum söyleniyor ancak tam tersine özgürlükçüyüm” demişti.
Bu sözleri tepki toplayan Tekin’in geçen hafta yaptığı açıklamanın ardından karma eğitime karşı bakanlıktan bir hamle gelmedi.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göreyse Tekin’in çevresine, kendisini “derdimi anlatamadım” sözleriyle savunduğu öne sürüldü. Haberde, Bakan Tekin’in, “Böyle bir niyetim yok, böyle bir hazırlık da yok. Niyetim kız çocuklarının okumasıydı” dediği de iddia edildi.
“Ergenlik çağına girmiş insanlar, okula gittiklerinde okula mı konsantre olacaklar başka şeylere mi?”
Ancak Tekin’in açıklamasına destek çıkan kesimler taleplerinde ısrarcı. Seçimlere Cumhur İttifakı çatısı altında katılan Yeniden Refah Partisi de kız ve erkek çocukları için ayrı okul açılması talebini sürdürüyor. Yeniden Refah Partisi (YRP), seçimlerden önce de Cumhur İttifakı’na katılmak için AKP’ye sunduğu 30 şart arasında “Milli eğitim müfredatının milli ve manevi değerlerimize uygun hale getirilmesi” maddesiyle dikkat çekmişti.
YRP İzmir İl Başkanı Cemal Arıkan, Bakan Tekin’in açıklamasını Türkiye’de imam hatip okullarının açılmasının ardından eğitim tarihindeki en önemli gelişme olarak nitelendirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Arıkan, uygulamaya yeni eğitim öğretim yılında başlanmasını istedi. Arıkan, “İlkokulda karma eğitim noktasında bir sıkıntı yok. Ama ortaokulla birlikte çocukların derslere daha rahat konsantre olabilmesi için, eğitimle alakalı ve sosyal, kültürel faaliyetlerle alakalı meşgale edinebilmeleri için böyle ayrılması çok doğru. Ergenlik çağına girmiş insanlar, okula gittiklerinde okula mı konsantre olacaklar başka şeylere mi?” dedi.
“Esas amaç dini değil, akademik başarı”
“Ülkenin kalitesini arttıracak her şeye birilerinin karşı çıktığını” kaydeden Arıkan, “Ne adına karşı çıkıyor? ‘Aman bu daha dini bir şeye gidiyor’ diye. Dini bir yere gidince kötü oluyor da dinsiz bir yere gidince iyi mi oluyor? Birilerinde ‘dinden kaynaklı her şey kötüdür, İslam dışı her şey iyidir’ diye bir algı var. Laikliği böyle algılıyorlar. Biz böyle düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.
Arıkan, akademik başarı ve okullaşmayı arttırma amacıyla bu uygulamayı talep ettiklerini söyleyerek, “Amerika, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde de çok başarılı kız ve erkek lisesi uygulamalarını görüyoruz. Kesinlikle akademik başarıyı arttıracağını düşünüyoruz. Bu arada İslami anlamda da bir faydası olursa biz rahatsız olmayız, memnun oluruz ama esas hedef bu değil. Daha önce İstanbul Erkek Lisesi Türkiye’nin sayılı liselerinden biriydi, İzmir Kız Lisesi İzmir’in sayılı liselerinden biriydi. Yani bunda bir zarar hiçbir zaman olmadı. Şimdi de olmayacak. Birilerinin İslam alerjisi huylarından vazgeçmesi lazım. Devamında da bu uygulamanın yaygın bir şekilde uygulanıp güzel sonuçlar alınması lazım” diye konuştu.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği aslında LGBT+’ların uydurması olan bir şeydir”
Diğer laik ülkelerde de kız ve erkek çocuklar için ayrı okul uygulamasının sürdüğüne dikkat çeken Arıkan, “Fransa’da, laikliğin merkezi olan yerde papaz okulları var. Bunlar kilise okulları ama sadece dini eğitim veya ilahiyat eğitimi vermiyorlar. Orada hiçbir rahatsızlık olmuyor da Müslüman Türkiye’de kim rahatsız olabilir” şeklinde konuştu.
Arıkan, kız ve erkek çocukların okullarının ayrılmasının toplumsal cinsiyet eşitliğine zarar verip vermeyeceği sorusunaysa, “Toplumsal cinsiyet eşitliği aslında LGBT+’ların uydurması olan bir şeydir. Siz annenizin karnından erkek veya kadın olarak doğarsınız. Bunlar bunu reddediyorlar. Toplumu bir yok oluşa doğru, bir sapıklığa doğru götürmek için ortaya atılmış bir cinsiyet eşitliği projesine biz temelden karşıyız. Böyle bir şey olmaz” dedi.
Eski Bakan Özer, okula çocuğunu göndermeyenlere kanundaki para cezasının kesilmediğini açıklamıştı
Kız okulları tartışması okullaşma sorunu üzerinden gündeme gelse de Türkiye’de çocuğunu okula göndermeyenlere yönelik yaptırımların uygulanmadığı bir tablo da var.
Önceki Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 18 Ocak 2023’te Habertürk gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde 280 bin kayıtdışı öğrenci bulunduğunu, bunun 240 bininin lise çağındaki çocuklardan oluştuğunu kaydetmişti.
Özer, Türkiye’de 12 yıl zorunlu eğitim kapsamında çocuğunu okula göndermeyen velilere idari para cezası uygulamasının kanunda yer almasına karşın son yıllarda bu cezanın hiç uygulanmadığını da açıklamıştı. Ayrıca çocuğun okula devam etmediği her gün için para cezası da 2008 yılından bu yana 15 TL’de bırakılmış durumda.
YRP İl Başkanı Arıkan ise, okullaşma sorununun para cezası yoluyla çözülemeyeceği görüşünde. Okullaşmanın artması için isteyenlerin karma eğitime isteyenlerin de kız ve erkek çocuklar için ayrı okullara devam edebilmesi gerektiğini belirten Arıkan, “Ceza ve yaptırımlar yoluyla bu işin çözülmesi polis devlet anlayışının bir gereği. Toplumun talepleri var, madem demokratik bir ülkeyiz bunun karşılanması lazım. Bu, gayet meşru bir taleptir. Hiçbir illegalliği yok. Devlet açmayınca ne oluyor? Yakın zamanda yaşadığımız FETÖ olaylarında gördüğümüz gibi, birileri o sosyolojik boşluğu görüyor, değerlendiriyor ve başka bir eğitimden geçiyor bu sefer çocuk. Halbuki devletin kontrolunda bu eğitimin olması çok daha güzel” dedi.
2018’den beri iktidarın ajandasında
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) İzmir Şube Başkanı Adem Yıldırım ise okullaşma ve akademik başarı kisvesi altında eğitimin dinselleştirilmesinin amaçlandığını savunuyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Yıldırım, “Siyasi iktidarın ortaklarından HÜDA-PAR’ın ‘karma eğitim sonlandırılabilir’ açıklamasını seçim öncesi dinledik. Ya da Yeniden Refah Partisi liderinin ‘ahiret öncelikli eğitimi getirmemiz gerekiyor’ açıklamalarını gördük. Arkasından okullara imamların atandığı ÇEDES uygulaması geldi. Yetmedi, derneklere, vakıflara, tarikatlara yaz tatillerinde okulların spor alanlarının ve yerleşkelerinin tahsis edilmesi sürecine girildi. Bunların hepsini eğitimin tarikatlara, cemaatlere, vakıflara yıkılmak üzerine yapılan hamleler olarak görüyoruz. Bu hamlelerin önümüzdeki günlerde sıklaşacağını, laik ve karma eğitimin ortadan kaldırma yönünde siyasi iktidarın çabaladığını, en azından tabanı, kamuoyunu yokladığını gözlemliyoruz” dedi.
Kız okullarını ilk defa gündeme getiren Bakan Tekin değil. 2018 yılından bu yana karma eğitimin dışında formüller iktidarın ajandasında.
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk karma eğitimden vazgeçilmeyeceğini ancak kız ve erkekler için ayrı okullar açılabileceğini söylemişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Japonya’daki 'kadın üniversitelerini’, “Kreşten alıp ilk-orta-lise-üniversite olmak üzere farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar” sözleriyle örnek göstererek, dönemin YÖK Başkanı’na bunun Türkiye’de de hayata geçirilmesi talimatı vermişti.
“Yüz yıl geriye götürecek bir hamle”
Okullaşmanın önündeki esas engelin iktidarın getirdiği 4+4+4 eğitim sistemi olduğunu savunan Yıldırım, “Biz gerçekliğe şu açıdan bakalım, sadece kız çocukları mı okula gitmiyor yoksa erkek çocukları da mı okula gitmiyor? Son yapılan araştırmalarda okullaşma oranının kız ve erkeklerde düşmeye başladığı net verilerle orada. 4+4+4 sistemiyle birlikte çocuklarımızın bilhassa temel eğitimden uzak kaldığı, temel eğitim sonrası da okullaşmadan uzak kaldığını gözlemliyoruz. Bunu sadece kız okullarıyla açıklayarak durumu bertaraf etmesi mümkün değil. Bakan, bunu bilimin bir gereği olarak izah etmiş olsa, raporlaştırmış olsa bunu farklı bir bakış açısıyla tartışırdık. Ama bu açıklamalar bize başka bir siyasi mesajı veriyor” dedi.
Türkiye’de geçmişte bu uygulamadan geri adım atıldığını da hatırlatan Yıldırım, “Geçmişte kız liselerimiz ya da erkek liselerimiz vardı. Ama dikkat ederseniz cinsiyetleri birbirinden ayırınca sosyolojik sorunlarla karşı karşıya kaldığımız için tekrar buralarda da karma eğitime yönelmişken şimdi bizi yüz yıl geriye götürecek bir hamleyle karşı karşıya kalmak ve bunu da en yetkili ağızdan bunu duymuş olmak gerçekten eğitim camiasında ciddi soru işaretleri yarattı” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuğunu okula göndermeyen ailelerle bire bir görüşmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Sorumluluk sahibi kişilerin yapması gereken şey, öncelikle caydırıcı politikaları geliştirmektir. Biz sadece bunun cezayla çözülebileceğini de düşünmüyoruz. Çocuklarını okula göndermek istemeyen ailelerle de görüşülmeli. O ailelerin çocuklarını neden okula göndermediğini, ekonomik koşulları, sosyal koşulları ortaya çıkararak, bunun ortadan kaldırılması hususunda da gerekli çalışmalar yapılması gerekiyor” dedi.
Forum