Erişilebilirlik

Mersin Suriyeli Sığınmacıları Konuştu


Resmi verilere göre nüfusunun yüzde 11’inden fazlası Suriyeli sığınmacılardan oluşan Mersin ilk kez bir göç sempozyumuna ev sahipliği yaptı. Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Toplum ve Siyaset Felsefesi Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda göçle yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu.

Mersin Suriyeli Sığınmacıları Konuştu
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:44 0:00

Açılış konuşmasını Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer yaptı. Seçer sığınmacı sorununudan hükümeti sorumlu tuttu: “2011’den sonra mevcut hükümetin bir politikası; açık kapı politikası, kişisel tercihleri, siyasi tercihleri, bana göre de aslında tüm bölgeyi, tüm dünyayı ilgilendiren bir konuyu, ülkeyi yönetenlerin kişisel meselesi haline getirmesi bugünkü sonucu doğurmuştur.”

“Benim kaynaklarım belli"

Seçer, Mersin’de kayıtlı 200 bin, kayıt dışıyla birlikte 300-400 bin Suriyeli sığınmacı olduğunu söyledi, Mersin’in ekonomik kaynaklarının merkezi hükümet tarafından Suriyeliler dikkate alınmadan hesaplandığını vurguladı: "Benim kaynaklarım belli. Merkezi hükümetin bana gönderdiği toplanan vergilerden pay, İller Bankası’nın nüfusuma, yüzölçümüme göre gönderdiği pay ve kendi öz gelirlerim var. Bunun dışında gelirim yok. Nüfusuma göre dedim; benim nüfusum 1 milyon 800 bin. Oysa minimum 2 milyon 100 bin, 2 milyon 150 bin yurttaşıma bu kaynakları en akılcı şekilde kullanıp hizmet götürmek zorundayım.”

Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer
Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer

Vahap Seçer tüm bunlara rağmen yerel yönetimler olarak kendilerine de iş düştüğünü söyledi: "Belediye olarak sanki bugüne kadar yerel yönetimler bu konuya ciddiyetle eğilmemiş. Açıkçası ben de ilk belediye başkanı olduğumda topu merkezi yönetime atıyordum. Ama belediye başkanlığımda bir gerçekle yüzleştim. Bu bir itiraftır: Bu işe benim de dahil olmam lazım. Yerel yönetim olarak gerçeği görmem lazım. Merkezi yönetimle birlikte bu sorunun üstesinden gelecek projeler yapmam lazım. Mutlaka ve mutlaka toplumsal kabulü devreye sokmamız lazım, bu konuda çalışmamız lazım. Onların (Suriyeliler'in) burada yaşama gerçeğiyle de karşı karşıyayız, toplumu bu konuda hazır etmeliyiz. İşte toplumsal kabul dediğimiz kavram da tam da bunu kapsıyor.”

"Ev sahibi kabul edecek"

"Toplumsal kabul" kavramı sempozyumun temel mesajıydı. Toplum ve Siyaset Felsefesi Derneği Başkanı, Mersin Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Doç. Dr. Eray Yağanak entegrasyon ve uyum kavramlarının sığınmacılar konusunda yetersiz kaldığını söyledi: “Vatandaşlık haklarıyla insan hakları birbirine karıştırılıyor. Suriyeliler'in vatandaşlık haklarına sahip olmamaları buranın yurttaşları arasında onların hukuki statülerine karşı bir şüphe ortaya çıkarıyor. Nedir bu şüphe? 'Biz bu ülkenin vatandaşıyız, onların elde ettiği hakların onda birine ulaşamıyoruz…’ Bu algının hiç de öyle olmadığını, bunun yurttaşlık haklarından kaynaklanan haklarla ilgili olmadığını, insan olmaktan kaynaklanan haklar olduğunu vurgulamaya çalıştık. Varlığın sürekliliği hukuki bir statüye indirgenemez. Vatandaşlık hakları insan haklarının üzerinde yer alamaz. Bu sempozyumun nihai hedefi bu sorunla yüzleşmek bir anlamda. Ne entegrasyon ne de uyum kavramı bu sorunu çözmek için yeterli. Toplumsal kabul kilit kavramdır burada. 'Ev sahibi’ denilen kesim kabul edecek bunu. Bunu kabul etmediği sürece siz hiçbir şeyi hiçbir şeye uyduramazsınız. Dolayısıyla bizim buradaki kısa vadede önereceğimiz tek şey şudur; ev sahibini ikna etmek.”

Sempozyuma katılan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Halil Turan da Suriyeli sığınmacıların durumunun Türkiye’de yaşanan kırsaldan kente göçe benzetilebileceğini söyledi: “1950’lerden itibaren belki, 70’lerde, 80’lerde daha da hızlanarak kırsal kesimden daha iyi koşullarda yaşamak amacıyla kentlere çok büyük göçler oldu. Türkiye’nin kentleşme sürecindeki göçle Suriye’den, savaştan kaçarak gelen insanların göçü arasında daha iyiyi arama üzerinden bir yakınlık kurulabilir.”

"Suriyeli öğrencilerin sorunları önyargılarla ilgili”

Mersin Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden öğretim üyesi Dr. Günnur Ertong Atar da katılımcılar arasındaydı. Atar 2017’den bu yana yüksek öğretim gören Suriyeli öğrencilerin sosyal uyumuyla ilgili araştırmalar yapıyor. Atar, öğrencilerin temel sorununun önyargılardan kaynaklandığını savunuyor: “Neden ülkelerinde savaşmadıklarıyla ilgili sorular, neden burada yaşıyorlar, neden ülkelerine dönmüyorlar, ‘Acaba bizim ülkemize mali bir yük getiriyorlar mı getirmiyorlar mı?', ya da gündelik hayatta, otobüste sadece insanların bakışlarından duydukları rahatsızlık mesela, onların yaşamlarını çok etkileyebiliyor. Bu öğrenciler aslında savaş sonrası travmaya maruz kalmış öğrenciler. O yüzden de yaşadıkları psikolojik sorunlar onları daha kırılgan hale getirebiliyor sosyal yaşantılarında. Bir yandan da aslında ekonomik zorluklar burada yaşamlarını devam ettirmek için ihtiyaç duydukları ekonomik kaynaklardaki yetersizlik ve dil bariyeri en önemlisi. Türkçe’yi öğrenmenin yavaş olması, bazılarının TÖMER’de (Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi) aldıkları eğitimi yeterli bulmayışı gibi sorunlar ortaya çıktı.”

Dr. Günnur Ertong Atar
Dr. Günnur Ertong Atar

Atar'a göre sempozyumun en önemli katkısı Suriyeli sığınmacılarla ilgili birlikte çalışılması gerektiği yönündeki kanıyı vurgulaması oldu: “Üniversitenin, yerel yönetimin, merkezi hükümetin, sivil toplumun bir arada çalışması gerekliliği tüm konuşmalarda altı çizilen bence en önemli vurguydu.”

Uyum Masası oluşturuldu

Mersin Büyükşehir Belediyesi, göçle ilgili çalışmaları yürütmek amacıyla Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı çatısı altında bir Uyum Masası oluşturdu. Vahap Seçer somut adımlar için hazırlık aşamasında olduklarını söyledi: "Göç ana planını yapmamız gerekiyor. Bir planımızın olması lazım. Bütün daire başkanlarıyla önemli bir toplantı yapacağız. Her dairemizin göç ana planına katkı sunmaları için onlara sunum yapacağız. Daha sonra da göç eylem planını devreye sokacağız. BM yetkililerinden bir toplum merkezi oluşturmak anlamında bazı öneriler aldık. Bizim bu konuda yapacağımız işler tamamen Mersin’in geleceğine dair projeler ve projeksiyonlardır. Biz bu konuda olayların üstünü örtmeye çalışırsak, görmezden gelirsek, siyasi ikbalimiz, geleceğimiz uğruna bu kürsülere çıkıp toplumun milliyetçi hassasiyetini kaşıyıp bunu oya tahvil etmek için beyanatlar verirsek, halka yapacağımız en büyük kötülüğü yapmış oluruz.”

XS
SM
MD
LG