Euro Bölgesi 1 Ocak 1999’da yürürlüğe soktuğu ortak para birimi Euro yüzünden tarihinin en kritik dönemecinde. Yunanistan’daki ekonomik sorunlarla iki yıl önce başlayan bankacılık krizi Euro Bölgesi’nin de ötesinde Avrupa’nın siyasi krizi haline geldi. Son AB Zirvesi’nde Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy‘nin öncülüğünde Euro’nun kurtarılması ve mali krizden çıkış için, yeni bir AB temel sözleşmesinin yanı sıra borç frenine basılmasını ve bütçelerinde gayri safi milli hasılanın yüzde 3’ünün üstünde açık veren ülkelere yaptırım uygulanmasını öngören reformlar üzerinde varılan uzlaşma sonrasında da konu daha uzun bir süre gündemi belirleyeceğe benziyor.
Ekonomi çevrelerinin krizin aşılması için uygulanabilir tek çözüm yolu olarak Euro bonolarına ve Avrupa Merkez Bankası’nın sınırsız devlet tahvili satın almasına onay çıkması yönündeki taleplerine rağmen, AB’nin iki güçlü lideri Merkel ve Sarkozy’nin bunun yerine tasarruf politikasına ve bütçe disiplinine daha fazla özen gösterilmesi yönündeki uzlaşıları ve İngiltere'nin aldığı karşı tavır Almanya’da değişik tepkilere neden oldu.
Birçok uzman bütçe açığı konusunda ‘Maastricht Kriterleri’ne yıllardır uymayan ülkelerin başında Almanya’nın geldiğini hatırlatırken, planlandığı gibi Euro ülkelerinde kemer sıkma politikası izlemesinin talebin azalmasına ve üretimin gerilemesine yol açabileceğini, sonuçta bütçelerdeki açığın daha da hızlı büyüyebileceğini savunuyor.
Gazetelerdeki yorumlarda, Başbakan Merkel'in Euro’yu kurtarmak için ortak Avrupa fikrinin batmasına yol açabilecek bir tavır sergilediği ve İngiltere'nin konuya yaklaşımının da AB içinde yeni zıt kutupların oluşmasına neden olduğunu savunuluyor.
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’sin Almanya’da 12 kamu bankasının notlarını düşürmesi, bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor´sun başta Almanya ve Fransa olmak üzere 6 Euro ülkesinin ‘kredi notunun negatif izlemeye alındığı’ açıklaması ekonomi çevrelerindeki huzursuzluğu artırırken, Merkel’in izlediği çizgiyi doğru bulan ve destekleyenlerin sayısı da oldukça kabarık. Almanya’nın en tanınan Türk işverenlerinden Nihat Sorgeç, Avrupa’yı borç krizine getiren sürecin aşılabilmesi için siyasi çözümler üretmek gerektiğini ve Merkel’in Euro para birliğindeki yapısal hataların üzerine gitmekle haklı olduğunu belirtiyor ve İngiltere başta olmak üzere bazı AB ülkelerinde Almanya'ya karşı seslerin artmasına rağmen, Euro’nun kurtarılması konusunda herkesin Merkel’e bel bağladığını savunuyor.
Bu arada Alman hükümeti Alman ekonomisinin itici gücü olan ihracatta yeni bir rekor kırıldığını açıklayarak adeta moral dağıttı. Buna göre bu yıl bir trilyon Euro sınırını geçmesi beklenen ihracat, gelecek yıl yüzde 6 oranında artarak 1 trilyon 139 milyar Euro’ya ulaşacak.
