Merkezi ABD’nin Teksas eyaletinde bulunan Amerikan Chrest Vakfı, 2001 yılında bu yana Türkiye’de kültür, eğitim, sağlık, iletişim, sivil yaşam, çevre konularındaki projelere destek veriyor.
Vakıf, Hrant Dink Vakfı’ndan KAMER’e, Çağdaş Eğitim Vakfı’ndan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı’na kadar birçok vakıf, merkez ve kuruluşa son yılda hibe desteğe vermiş.
Chrest Vakfı’nın 2015 yılında kurulan bağımsız dijital medya platformu Medyascope’a ‘‘tarafsız ana haber yapımcılığı ve yayıncılığı’’ yapması için son beş yılda verdiği 500 bin dolar tutarındaki hibe desteğini bir başka bağımsız haber portalı Odatv’nin haberleştirmesi yeniden tartışmaları büyüttü.
Altun: ‘‘5. kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz; yabancı fonlarla faaliyet gösteren medya kuruluşlarına yönelik düzenlemeye ihtiyaç var’’
2020 yılının Temmuz Ayında düzenlenen ‘‘Basın Mensuplarının Haklarının İyileştirilmesi Çalıştayı’’nda, ‘‘Basınımızda, dışarıdan fonlanan, etkilere ve yönlendirmelere açık; Sayın Cumhurbaşkanımızın millet tarafından desteklenmesine karşı manipülatif ve provakatif bilgi üreterek ülkesine karşı operasyon merkezlerine dönüşen bir kesim olduğunu üzülerek görüyoruz. Medyada marjinal bir şekilde de kendisine yer bulan bu kesimlere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bırakın artık bu coğrafyada, bu topraklarda beşinci kol faaliyetleri sürdürmeyi ve gerçek anlamda dördüncü kuvvet olun. Demokrasi düşmanlığı yapmayın, demokrasimize hizmet edin’’ diyen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bir ülkeyi içeriden çökertme teşebbüsü ve bir nevi casusluk faaliyeti olarak bilinen beşinci kol kavramını yeniden gündeme getirdi.
Altun, ‘‘Bazı yabancı liderlerin Türk siyasetini dizayn etme niyet ve gayretlerini açıkça ifade ettiği bir ortamda, hiçbir yabancı devlet ve kuruluşun medya sektörüne çeşitli fonlar sağlamasını sözkonusu çıkar ve hedeflerden bağımsız yorumlayamayız. Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz. Yabancı devletlerin veya kuruluşların fonlarıyla ülkemizde faaliyet gösteren medya kuruluşlarına yönelik bir düzenleme ihtiyacı olduğu açıktır’’ dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, bu konuda ABD’de de düzenlemeler olduğunu öne sürdü.
Faruk Eren: ‘‘İktidar medyası etkisiz, o yüzden de ‘5. kol faaliyeti’ söylemi, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor’’
DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, eleştirel medya üzerindeki baskısını uzun zamandır daha fazla arttırmak isteyen iktidarın ‘‘daha da önce ısıtıp ısıtıp gündem getirdiği beşinci kol’’ söylemine bir kez daha sarıldığını söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Eren, ‘‘AKP iktidara geldiğinden beri belki de en fazla medya ile uğraştı ve medyaya kendince bir nizam vermeye çalıştı. Birçok yayın grubu bu sektörden çıktı, medyada sık sık el değiştirmeler yaşandı. Bu anaforda yüzlerce gazeteci peyderpey işsiz kaldı. O gazetecilerin bir bölümü sektör dışına çıktı, işlerini yapmakta ısrar edenler kapanan mecralar yerine kendileri alternatif mecralar kurmaya çalıştı. Elbette bu yeni mecralar da kaynak istiyor. Ağırlıklı olarak uluslararası alandaki kurumlardan verilen desteklerle alternatif mecra başarılı ve etkili oldu. İktidar kendisinin destek verdiği medyanın toplumda karşılık üretemeyip kıt kaynaklarla bunu beceren gazeteciler ve kurumlar olmasından çok rahatsız. O yüzden de beşinci kol faaliyeti söylemi, temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor’’ dedi.
DİSK Basın İş Başkanı, bir medya kuruluşunun fon almasının anormal bir durum olmadığını ama fon alan kurumun “Medyascope örneğinde olduğu gibi editoryal bağımsızlığını korumasının ve objektif gazetecilik yapmasının” şart olduğunun altını çizdi.
Erol Önderoğlu: ‘‘Medyascope’u hedef gösteren yayın medya özgürlüğüne zarar veriyor’’
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da fon gazeteciliğine yönelik tartışmanın asıl hedefinin medya özgürlüğü olmasından endişe duyuyor.
Önderoğlu, ‘‘Türkiye’de araştırarak eleştiren veya kamuoyunu bilgilendiren medya bu kadar zayıf ve zayıflatılmışken, Medyascope TV’yi damgalar ve hedef gösterir nitelikteki yayını büyük bir sorumsuzluk olarak görüyorum. Bunun zararı medya özgürlüğünedir’’ dedi.
Bildirici: ‘‘Erdoğan, ‘virüs medyası’ tanımı yaptığı günden beri gazeteciler üzerindeki baskı artıyor’’
2019 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin ‘‘Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’’ni güncelleyen komitenin üyesi olan Hürriyet gazetesinin eski ombudsmanı Faruk Bildirici de gazetecilik kurumlarının fon desteği alırken editoryal bağımsızlıktan ödün verilmemesi gereğinin altını çiziyor.
VOA Türkçe’nin ulaştığı Bildirici, ‘‘Erdoğan, ‘virüs medyası’ tanımı yaptığı günden beri gazeteciler üzerindeki baskı artıyor. Yine dün Erdoğan’ın gündeme getirdiği ‘sosyal medya düzenlemesi’ de bir başka araç olarak kullanılacak. Fahrettin Altun’un Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı internet sitesinden yayınlanan açıklamada ‘Amerika’da da düzenlemeler var’ demesi içeriye müdahale etme amacı taşıyor olabilir. Ben de artık emekli bir gazeteci olarak fon almayı düşündüm, fonlardan öneriler de oldu. Yanlış bulmadım. Ama ben alsam bunu sözümün değerini azaltmak için kullanabilirler diye düşündüm ve almadım. Bununla beraber bağımsız ve eleştirel gazetecilik kaçınılmaz olarak mali kaynak gerektiriyor. Bu da ancak fon ya da okur, izleyici desteği ile olabilir. Henüz okur ve izleyici desteği yeterince verilemiyor. O halde ya bu iş yapılamayacak ya da sponsor desteği aranacak. Tabii o sponsor desteği veren kurumun niteliği, amacı ve kimliğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kurum içeriye müdahale ettirmeyecek ve editoryal bağımsızlık olacak’’ dedi.
Erdoğan: ‘‘Medyanın yalan terörü hususunda bir adım daha atılması gerekiyor’’
Bildirici’nin atıfta bulunduğu Erdoğan’ın sosyal medya açıklaması KKTC ziyareti dönüşünde geldi.
Erdoğan, ‘‘Büyük Millet Meclisimiz sosyal medya ile alakalı bir yasa geçirdi. Fakat bu yasanın devamında özellikle yalan terörü hususunda bir adım daha atılması gerekiyor. Bu konuda da yaptığımız bir çalışma var. Uluslararası alanda özellikle bu yalan teröründe ne tür adımlar atılıyor; ne tür düzenlemeler, ne tür müeyyideler getiriliyor; karşılaştırmalı bir çalışma yaptık. Ekim ayından itibaren bununla ilgili de Meclis’te bir çalışma yürütülecek. Fakat sorun bizim açımızdan çok daha can yakıcı. Çünkü bizdeki muhalefet partisi bu yalan terörünü siyasetinin tek malzemesi yapmış durumda. Dolayısıyla bizdeki durum çok daha ciddi ve demokrasimiz adına çok daha büyük bir tehdit. Daha fazla katlanamayız. Çünkü bu da bir terör. Onun için üzerine gitmemiz lazım’’ dedi.
Özarslan: ‘‘İçeriğe karıştırmaya kalkarsanız sınırlar kalkıyor, bağımsızlık erozyona uğruyor’’
Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Kurucu Başkanı olan Oya Özarslan fonun kötüye kullanıldığı örneklere rastlansa da fon alacak kurumların temel ilke ve politikalarının açık ve şeffaf olmasının bu konudaki soru işaretlerini ortadan kaldırdığını ifade etti.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Özarslan, ‘‘İçeriğe karıştırmaya kalkarsanız sınırlar kalkıyor, bağımsızlık erozyona uğruyor. Bunun dışında etik problem görmüyorum. Sivil toplum kuruluşlarının ve fon alan kurumların niteliklerini koruyabilmesi için bağımsız olması şart. Medya tabii ki dördüncü kuvvet. Türkiye’de medyanın son 20 yıldaki halinden dolayı özelikle bağımsız gazetecilik yapmak ve halk için doğru bilgiyi oluşturabilmek çok zor bir hale deldi. Bildiğimiz üzere hükümet reklam vermekten, dava açmaya, telefon açarak işten gazeteci attırmaya, ilan kesmeye çeşitli mekanizmaları kullanarak medyayı kontrol ettiğini biliyoruz. Hükümet yanlısı medya oluştu. Muhalif medyanın kaynakları son derece cılız. Özel sektörden sınırlı reklam bulunabiliyor. Medyascope’u ben düzenli olarak izliyorum. Bir Amerikan vakfından kaynak bulmasına rağmen ABD’nin yayınlarda defalarca eleştirildiğine tanık oldum. Üstelik destek aldıkları kurumları da kendi sitelerinden açıklıyorlar. Bundan çekinmiyorlar’’ dedi.