Erişilebilirlik

Matem Etkinliklerinde Gündem Aleviler'e Saldırılar


Aleviler, Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin ve 71 yakınının, bugün Irak sınırları içinde yer alan Kerbela Çölü’nde, Emevi halifesi Yezid bin Muaviye tarafından 10 Ekim 680’de katledilmesinin yasını, Muharrem ayında 12 gün oruç tutarak yad ediyor. 1342 yıldır süren bu matem geleneğinin sonunda Aleviler, aşure lokması pişirerek dağıtıyor.

Hz. Hüseyin'in oğlu İmam Zeynelabidin’in Kerbela’dan sağ kurtulmasıyla, Hz. Ali’nin nesli ‘12 imamlar’ silsilesiyle devam ettiği için şükür kurbanları kesiliyor. Aleviler bugün düzenledikleri Cem törenindeyse kapılarını yalnızca Alevilere değil, herkese açarak semaha duruyor. Ancak onlar, herkese kucak açmalarına karşın toplumda kimliklerine ve ibadetlerine saygı gösterilmediğini düşünüyor.

Matem Etkinliklerinde Gündem Alevilere Yönelik Saldırılar
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:07:50 0:00


İzmir Narlıdere Cemevi’nde de 12 günlük yasın sonunda, Alevi inancına göre 12 malzemeyle aşure lokması hazırlanarak, okunan gülbank ve duaların ardından dağıtıldı. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Alevi dedesi Nesimi Akyüz bu geleneği şöyle açıkladı: “İmam Hüseyin'i derinliklerimizde hissederek ve toplumumuza, çevreye bunu anlatabilmek ve hissettirebilmek anlamındadır. Onun için Muharrem bizler için çok önem arz etmektedir. Aslında yolumuzun, birliğimizin, dirliğimizin anlamını teşkil etmektedir ve Muharrem orucu, İslamiyet'in de bana göre olmazsa olmazlarından biridir. Aşureyse lokma olarak yendiğinde, derdimize derman olacağına inanılır. İmam Hüseyin aşkına bir damla gözyaşı dökerek yiyebildiğimizde, bizim için çok kıymet arz etmektedir. Geçmişte İmam Hüseyin'in deşt-i Kerbela’da aç ve susuz kalmasını bir nebze de olsa anlayabilmek ve anlatabilmeyi ifade eder”

“Alevileri bir türlü kabullenemediler”

Hanım Doğan, her sene olduğu gibi sabahın ilk saatlerinden bu yana aşure kazanının başındaydı. Doğan için bugünün ve Aleviliğin anlamı çok büyük. Doğan, “İyi ki Alevi olmuşum. Çok gurur duyuyorum. Yani bir daha dünyaya gelsem yine Alevi olurum” diyor. Ancak Doğan, toplumda saygı görmediklerini şu sözlerle anlattı: “Cemevlerine saldırı yaptılar. Hiçbir nedeni yok. Alevileri neden bu kadar yanlış anlıyorlar, onu da bilmiyorum. İbadetlerimiz ‘Allah, Muhammet Ya Ali’ diye başlıyor. Ama yine de Alevileri bir türlü kabullenemediler. O yüzden saldırıya halen devam ediyorlar”

Bu yıl Muharrem ayının ilk gününde, 30 Temmuz’da, Ankara’nın Çankaya ve Mamak ilçelerindeki üç ayrı cemevine saldırı düzenlendi. Mamak ilçesinde, Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği ile Ana Fatma Cemevi’ne zarar verildi. Çankaya ilçesindeki Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı Genel Merkezi’ndeki olayda ise vakfın sekreteri Mutlu Aydın, bıçaklı saldırıya maruz kaldı. Daha sonra Alevi Vakıflar Federasyonu ikinci başkanı ve aynı zamanda Kartal Cemevi Başkanı olan Selami Sarıtaş, saldırıya uğradı.

Ancak Aleviler için bu yaşananlar ilk değil. Doğan, 1978 yılında Alevilerin saldırıya uğradığı ve 120 kişinin öldüğü Maraş katliamının tanıklarından. Kahramanmaraş’ta gördüğü baskıdan kaçarak daha sonra ailesiyle İzmir’e yerleşmiş. Doğan yaşadıklarını “Maraş olaylarında çemberin içerisinde kalarak ölümden döndük. Bir hafta aç kaldık, bir sürü şeyler yaşadık orada. Maraş aslında memleketimdir ama onu yaşadıktan sonra çocuklarımı orada büyütmek istemedim. Emekli olduktan sonra İzmir'e geldim. Maraş'ta yaşandı, Çorum'da yaşandı, Sivas'ta yaşandı. Halen de yaşanmaya devam ediliyor” diye anlatıyor.

“Bu saldırıyı yapan insanlar bu gücü arkasını devlete dayayarak buluyor”

Genç Aleviler de toplumda ayrımcılık gördükleri düşüncesinde. Öğrenci Onur Akın Bazkara, “Ben Diyarbakırlıyım aynı zamanda. Bir devlet kurumuna girdiğimde, bir mülakata girdiğimde, önce memleketimi soruyorlar, söylüyorum. Direkt bakış değişiyor bir kere. Ondan sonra iş köye geliyor, inanca geliyor. O zaman da ‘sen de mi Alevisin’ deniyor. Sen de mi derken? Bunlar günlük olarak sürekli karşımıza çıkıyor. Özellikle yeni tanıştığımız kişilerde bunu daha çok yaşıyoruz ve herhangi bir devlet kurumuna gittiğimizde, zaten o baskıyı gözleriyle bile hissettiriyorlar” dedi.

Alevilere yönelik saldırılar hem Alevi kimliğini hem de matem geleneğini gençler için politikleştirmiş durumda. Bazkara, saldırıların siyasi süreçten kaynaklandığını kaydederek “Bence kesinlikle AKP'nin 20 yıldır toplumu germesinden kaynaklanıyor. Yıllardır ne Dersim, ne Maraş, ne Çorum, ne Sivas, ne Gazi, ne de Gezi bunların gerçek bir sonucu olmadı. Bu davaların hepsi ya zamanaşımından düştü ya failleri ve faillerin avukatları, farklı şekillerde ödüllendirildiler. Gerçek bir ceza sistemi olmadığı için yine bu saldırıyı yapan insanlar, bu saldırıyı yapma gücünü arkasını devlete dayayarak buluyor” şeklinde konuştu.

Bazkara, “Bugünün bizim için önemi Kerbela şehidi İmam Hüseyin’in ve onun aile efradının duruşu ve zalimin karşısında yılmamasıdır. Bizim için Hüseyni duruş budur. Biz de günümüzde elimizden geldiğince, Alevi toplumu olarak AKP iktidarının baskısına karşı bunu göstermeye çalışıyoruz” dedi.

“Ayrımcılık cemevlerinin ibadethane kabul edilmemesinden başlıyor”

İzmir Narlıdere Cemevi’nin resmi adı Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği. Cemevleri Türkiye’de devlet tarafından ibadethane olarak tanınmıyor. Aleviler ayrımcılığın buradan başladığını düşünüyor. Derneğin yönetim kurulu üyesi Elvan Özdemir taleplerini şöyle sıraladı: “Öncelikle cemevlerimizin ibadethane olarak kabul edilmesi gerekiyor. Diyanet nasıl camileri, kiliseleri ibadethane sayıyorsa, Diyanet'e biz de vergi verdiğimiz için bizlerin de ibadethanelerimizin kabul edilmesini istiyoruz. Diyanet’in tümden kaldırılmasını da istiyoruz. Zorunlu din derslerinin de verilmemesini istiyoruz. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, bizim çocuklarımıza Alevilikle ilgili bilgileri vermiyorlar. Zorunlu olarak din kültürüyle alakalı eğitimler veriliyor. Biz herkes özgürce kendi inancını yaşasın diye bu dersin zorunlu olmamasını istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yıl Muharrem ayında Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevi’ne yaptığı ziyaret de bu talepler karşılanmadan onlar için bir şey ifade etmiyor. VOA Türkçe’ye konuşan Özdemir, “Özellikle Muharrem ayını seçip, oruç açarken yemeklerimizi, sofralarımızı paylaşmamızı isteyen Sayın Cumhurbaşkanımız, cemevlerimize cümbüş evi derken, cemevlerimizi ibadethane olarak kabul etmezken bu dönemde niye böyle bir şey yapıyor?” dedi. Elvan’a göre Erdoğan’ın ziyareti yaklaşan seçimlerde Alevilerin oylarını kazanmak için atılmış bir adımdan ibaret.

XS
SM
MD
LG