Erişilebilirlik

Macron'un "Cezayir Açılımına" Eleştiri Yağdı


Fransa, 17 Ekim 1961’de polisin başkent Paris’te kendilerine konulan sokağa çıkma yasağına karşı barışçı gösteri düzenleyen Cezayirliler’e saldırdığı ve çok sayıda Cezayirli’yi öldürerek cesetlerini Seine Nehri'ne attığı 17 Ekim olaylarını 60’ıncı yıldönümünde andı. Olayın boyutları cesetlerin şişerek su yüzüne çıkmasıyla anlaşılmıştı.

Fransa ve Cezayir arasında yaşanan gergin bir diplomatik döneme denk gelen törenler yıldönümünden bir gün önce, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, Cezayirliller'in Nanterre banliyösünden Paris'e geçmek için kullandığı Bezon Köprüsü'nde düzenlediği anma ile başladı.

Fransa için savaşan Cezayirliler'e devletin uyguladığı kötü muameleyi Eylül ayında tanıyan ve "af dileyen" Macron, 17 Ekim olaylarını anmak için düzenlediği törenle, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza attı. Bir önceki Cumhurbaşkanı François Hollande, olayları "kanlı baskın" olarak isimlendirmişti. Macron da "Devlet affedilmez bir suç işledi" diyerek, bu çabayı bir adım ileri taşıdı.

Olayları anan "ilk Cumhurbaşkanı" Macron, anma töreninin ardından yaptığı açıklamada, "özür" kelimesini kullanmadan, bu olaylarda devletin rolünü tanıdığını, "O gece devletin affedilmez bir suç işlediğini" dile getirdi. Elysee tarafından yayınlanan açıklamada, "Baskı acımasız, şiddetli ve kanlıydı. Yaklaşık 12 bin Cezayirli tutuklandı ve Coubertin Stadyumu ve diğer yerlerdeki ayırma merkezlerine transfer edildi. Birçok yaralıya ek olarak, onlarca kişi de öldü, cesetleri Seine'e atıldı. Birçok aile, o gece kaybolan sevdiklerinin kalıntılarını hiçbir zaman bulamadı. Cumhurbaşkanı, tüm kurbanları saygıyla anıyor" denildi.

Katliam günü olan 17 Ekim Pazar sabahı, Emniyet Genel Müdürü Didier Lallament, Paris'te Saint Michel köprüsü üzerinde tören düzenledi. Lallement'ın dönemin Emniyet Müdürü Maurice Papon'un talimatıyla düzenlenen kanlı baskının 60'ıncı yıldönümünü anması, "Emniyet teşkilatının da suçu tanıdığı" yolunda sembolik ancak güçlü bir mesaj verdi. Törende ölenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Ardından yıllardır bu törenlere katılan Paris Belediye Başkanı ve Macron karşısında cumhurbaşkanı adayı olan Anne Hidalgo, Cezayir Konsolosu ile birlikte cesetlerin suya atıldığı Saint Michel köprüsündeki anma törenine katıldı.

Macron'a tepki yağdı

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, bir ilke imza atarak, anma töreni düzenlemesine ve olaylarda "devletin katkısını" tanıyan açıklamasına ise tepki yağdı. Fransız Cezayirliler'i tarafından kurulan ve devletten 17 Ekim olaylarının "insanlığa karşı suç" olarak tanınmasını talep eden örgütler, "af dilemeyen ve yaşananları 'insanlığa karşı suç' olarak tanımlamayan' açıklamadan hayal kırıklığı duyduklarını açıkladı.

Eski FLN Fransa Federasyonu üyesi 81 yaşındaki Rahim Rezigat, "Bay Macron'un Cezayirlilere karşı işlenen affedilemez suçları kınaması yeterli değil" dedi. Fransa Cezayirli Gençler Örgütü de, Macron'un bu ilk adımı hakkında, "Fransız Cezayir'i nostaljisi yaşayan seçmeni için kelimeler üzerinde oynuyor" yorumu yaptı.

"Öldüren polis şefi 6 yıl görevde kaldı"

SOS-Racisme başkanı Dominique Sopo ise AFP'ye yaptığı açıklamada, "Macron'un attığı adımın bir ilerleme olduğunu ve ilerlemeyi memnuniyetle karşıladığını" vurguladı ancak "Emmanuel Macron'un isteksiz, küçük adımlarla ilerleme politikasından da üzüntü duyduğunu" söyledi. Sopo, "O gece işlenen suç Maurice Papon'un sorumluluğuna indirgenmiştir. Halbuki emniyet müdürü 'devlet içinde devlet' değildi. Emniyet Müdürü'nü atayan, kararlarını belirleyen bir içişleri bakanı, bir başbakan ya da cumhurbaşkanı var. Olaylardan sonra, Papon 1967'ye kadar görevde kaldı" diye hatırlattı.

Africa 93 Derneği sözcüsü Mimouna Hadjam da, Macron'un sözlerinin "ileri bir adım" olduğunu ancak yetersiz kaldığını söyledi. Hadjam, "Daha fazlasını umuyorduk. Papon tek başına hareket etmedi. Paris'in göbeğinde işkence, katliam yapıldı ve herkes farkındaydı. Devletin insanlığa karşı suç işlediği kabul edilmeli" dedi.

Cezayir'den sert tepki

Macron'un açıklamasının ardından 17 Ekim olaylarının 60'ıncı yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan Cezayir Devlet Başkanı Abdülmecid Tebbun, Macron'un bu adımını isim vermeden, tümüyle farklı bir tonla eleştirdi. Tebbun açıklamasında, "Cezayir Hükümeti'nin, tarih ve hafıza ile ilgili meseleleri, kendilerini kronik uçlardan kurtaramayan lobilerin, kibirli sömürgeci düşüncenin çılgınlıklarından ve baskınlığından uzak; gönül rahatlığı veya taviz vermeden ve keskin bir sorumluluk duygusuyla ele alma konusundaki kararlılığını yeniden teyit ettiğini" dile getirdi.

Tebbune, "17 Ekim 1961'deki kanlı baskın, toplu hafızaya kazınmış olarak kalacak olan iğrenç katliamların ve insanlığa karşı işlenen suçların dehşetini ortaya koyuyor" dedi. Bundan böyle her yıl "Paris'teki katliam kurbanlarını 1 dakikalık saygı duruşu" ile anacaklarını dile getirdi.

Macron geçtiğimiz hafta, "Cezayir'in 1962'deki bağımsızlığından sonra, ülkenin siyasi-askeri sistem tarafından sürdürülen bir anıt üzerine kurulduğunu, tamamen yeniden yazılmış ve gerçeklere değil Fransa nefretine dayanan resmi bir tarih yazıldığını" dile getirmişti. Bu sözler üzerine Cezayir, Paris büyükelçisini geri çağırmıştı.

Fransa içinde de eleştiri

Cumhurbaşkanı Macron'un "devletin suç işlediğini" kabul eden sözleri ve anma törenine katılması, ülke içinde hem sol hem de sağ partiler tarafından, farklı gerekçelerle eleştirildi. Sosyalist ve sol partiler, Macron'u "yeterince ilerlemekten çekinmekle" suçladı. Radikal sol LFI partisi yöneticisi Alexis Corbiere, Fransa'da aşırı sağın Nazi dönemi suçları bile tartışmaya açmaya başladığına dikkat çekerek, Macron'u "Cezayir katliamını olduğu gibi tanımaya" çağırdı. Yeşiller'den Senatör Esther Benbassa da, sosyal medya hesabından yayınladığı mesajında, Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının "ileri bir adım" olduğu ancak "yaralanan anıları onarmak için yetersiz kaldığını" belirterek, "17 Ekim'i bir devlet suçu olarak tanımanın zamanı geldi" dedi.

Sağ partiler ise, Macron'u birbiri ardına attığı adımlarla, Fransız devletini suçluymuş gibi göstermekle suçladı. Aşırı sağcı lider Marine Le Pen, "Cezayir her gün bize hakaret ederken, Emmanuel Macron ülkemizi küçük düşürmeye devam ediyor. Bu pişmanlık tekrarları dayanılmaz hale geliyor ve Fransa'nın imajını tehdit ediyor ”dedi.

Merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisi'nden (LR) milletvekili Michel Tabarot, "Ülkemizin Cezayir rejiminin Fransa karşıtı provokasyonları çoğaltan anma kararlarına boyun eğmek zorunda olmadığını düşünüyorum. Tarihimizi suç saymak bir hatadır. Bu yapılan tek taraflı bir tövbedir" dedi. Cumhurbaşkanlığına aday olması beklenen aşırı sağcı yazar Eric Zemmour da, "Gösteri yasaklanmıştı ve bahsedildiği gibi yüzlerce ölü olmadı" diye konuştu. LR'in cumhurbaşkanı aday adayı Valerie Pecresse de Macron'dan Cezayir'in Oran kentinde ölüdürülen 22 polisi de anmasını istedi.

Fransa'da "Ermeni soykırımını inkar edilenlerin cezalandırılmasını içeren İnkar Yasası'nın" kabulü için aktif rol alan LR Bouches-du-Rhone milletvekili Valerie Boyer de, Macron'u eleştiren sağcı politikacılar arasına katıldı. Boyer, Macron'u "Cezayir'in Oran ve Rue d'Isly katliamlarını da tanımaya ve Cezayir'deki Fransız mezarlıklarının bakımıyla ilgilenmeye" davet etti. Boyer Twitter hesabından, "Hatırlama görevi galip gelmeli, ancak tarihimizi hor görme ve bu kalıcı tek taraflı adımlar son derece değersiz. Objektif gerçeklere bakmak, tarihin bütününe bakmaktır. Buna FLN tarafından Cezayir'de Fransızlara karşı işlenen suçlar da dahildir" dedi.

XS
SM
MD
LG