Fransa'da Nisan ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, "kişisel-politik" portresini çizen bir kitap yayınladı. Fransa'nın iki büyük araştırmacı gazetecisi Gerard Davet ve Fabrice Lhomme’un "Macron: Hain ve Hiçlik" adını verdikleri kitaplarında, "hain" nitelemesi Macron'un, Hollande'a ve partisine ihanet ederek seçilmesinden geliyor. "Hiçlik" ise, bilerek gelişmesine izin vermediği, "etkisiz isimlerden kurduğu" kabinesi, ekibi ve destekçilerine atıf yapıyor.
On yıldır her haberi ve kitabı birlikte imzalayan ve eski cumhurbaşkanları Nicolas Sarkozy ve François Hollande hakkında da eserleri olan "Davet-Lhomme" ikilisi artık bir araştırmacı gazetecilik markası. Kitap daha çıkar çıkmaz, raflarda aşırı sağcı cumhurbaşkanı adayı Eric Zemmour'un kitabını sollayarak kendi alanında "en çok satanlar" listesine girdi. Elysee Sarayı Macron’un yakın çevresine "konuşmayın" talimatı verse de iki gazeteci, Fransız siyasetinin ağır toplarının da aralarında olduğu 110 kişiyle konuştu. Kitap, Macron'un genç yaşta yükselişinin perde arkasını ve dinamiklerini çarpıcı bir dille roman tadında aktarıyor.
VOA Türkçe, Davet ve Lhomme ile kitabı basan Fayard Yayınevi'nde buluştu; önce kitapta çok kısa notlar halinde yer alan Türkiye'yi, ardından seçim arefesindeki Fransız siyasetinin en çok tartışılan konularını konuştu.
"Sınavda Türkiye sorusunu bilemedi"
VOA Türkçe: Öncelikle kitabın hemen girişinde küçük bir detay gözüme çarptı. Macron, meşhur Fransız okulu ENA'ya (Ulusal İdare Yüksekokulu) girerken Türkiye sorusunu bilemiyor, doğru mu bu?
Gerard Davet: Genç meslektaşlarının bize anlattığı bir sahne bu. ENA 'nın sözlü sınavı girişinde, "Türkiye'nin Asya ülkelerine nüfuzu" konusunda bir soru soruluyor. Ancak Macron yanıtı bilemiyor ve gülümseyerek "Niye bu soruyu soruyorsunuz ki, ne faydası var. Başka bir sorunuz yok mu?" diyor. Macron çok az konu hakkında bilgisiz ama bilemediği zaman konuyu değiştirmeyi çok iyi biliyor. Buna örnek verebilmek için Türkiye sorusunu anlattık.
VOA Türkçe: Bugün Türkiye'yi biliyor mu peki?
Fabrice Lhomme: Bazı referanslar olsa da dış ilişkiler konusuna kitapta yer vermiyoruz. Türkiye konusunda ne düşündüğünü bildiğimizi söylemek yalan olur. Bu konuda son derece dikkatli davranıyor. Ancak Macron'un genel yapısı, bir konu üzerinde sadece gerektiği zaman fikrini söylüyor ve eğer söylüyorsa, mutlaka bir faydası vardır. Rahatsız edici konulardan kaçınıyor. Eğer Türkiye'den çok konuşuyorsa o sırada öyle gerektiği içindir. Şimdilik Ortadoğu, Yakın Doğu konusunda fazlaca konuşmanın bir fayda getirmeyeceğini biliyor.
VOA Türkçe: Erdoğan ile Macron bir dönem şahsi olarak karşılıklı söz düellosuna girdi ama birdenbire bu karşılıklı söylem durdu. Bir fikriniz var mı neden?
Gerard Davet: Macron, pragmatik. Erdoğan, onun tarzı değil. Onun yönetim biçimi ve ülkedeki durum nedeniyle pek anlaşabileceği bir isim değil. Reel politik yapıyor. Erdoğan, AB sınırındaki büyük bir ülkenin lideri. Göç konusu ya da diğer konular konuşmadan ilerlemez. Bunu gördüğü anda, reel politika gereği konuşur.
VOA Türkçe: Kitabınızın adı neden "Hain ve hiçlik"? Jean Paul Sartre'a da bir gönderme var sanırım.
Fabrice Lhomme: Evet, Sartre'ın "L'etre et le Neant" (Varlık ve Hiçlik) kitabına bir gönderme var. Ancak asıl içerik de bize bunu gösterdi. Tüm tanıklıkları araştırmaları okuduğumuzda, "ihanet" ve "hiçlik" gibi iki ana kavram karşımıza çıktı. Macron, iktidara kişisel ve ideolojik ihanetlerle geliyor. İdeolojisi, gövdesi, omurgası olmayan bir parti de 'hiçlik' kelimesini akla getiriyor. Bize kalırsa bu hiçlik Fransız demokrasisi için tehlikeli bir durum.
VOA Türkçe: Macron'un gelişi bir kurgu mu sizce? Sınırları ne?
Gerard Davet: Ekonomi ve iş dünyasından Jacques Attali ve Alain Minc, Macron'un örnek aldığı, onu siyasete sokan kişiler. Ancak o ikisi bile Macron'un bu kadar ileri gideceğini tahmin edemiyorlar. Macron, ustalarını geçen bir öğrenci. Bu anlamda, Macron'un hırsının limitleri yok. Macronizm diye bir ideoloji yok, yalnızca kendisinden hareketle, kendisi için ilerliyor, o anlamda da sınırları yok. Kendine özgü siyasi ahlak anlayışı var ama kendisine sınırlar koyan bir kişilik değil.
"Ülkeyi eşi Brigitte ile yalnız yönetiyor"
VOA Türkçe: Yalnız bir Macron portresi çiziyorsunuz. "Dostu, ailesi, çocuğu yok." Yalnızca Brigitte Macron'a güveniyor. Bu doğru mu, bu kadar yalnız mı?
Fabrice Lhomme: Bunlar bize konuşan insanların ortak sözleri. Ailesiyle ilişkisinin, eşi nedeniyle kesildiği biliniyor, bu yazıldı. Ancak onu iyi tanıyanların, bize konuşanların büyük çoğu, devletin tepesinde eşi Brigitte ile tümüyle kenetlenmiş biçimde, ülkeyi yalnız yönettiğini söylüyor. Çok güçlü, gerçek bir çift. Biraz Bernadette-Jacques Chirac çifti gibi ama daha farklı. Macron sadece Brigitte'e tam anlamıyla güveniyor. Bu kişisel açıdan pozitif bir nokta ekleyebilir, duygusal olarak güçlü biri olduğunu düşünebilirsiniz. Ama diğer taraftan, eşinin Macron'un kararlarını hangi derecede etkilediğini bilmemek de rahatsız edici olabilir.
VOA Türkçe: Sorbonne konuşmasındaki liberal sol çizgiden, aşırı sağcı Zemmour ve kraliyet yanlısı De Villiers ile görüşme noktasına gelen, en soldan en sağa herkesle görüşebilen bir Macron var kitapta.
Fabrice Lhomme: Sağ ve soldaki kişilerle rahatlıkla görüşebilmesi, 2016'da solda durup, iktidara geldiğinde tümüyle tersini uygulaması, bir gün önce savunduklarının bir gün sonra tersini yapması tipik Macron karakteri. Sevenleri, "İşte Macron'da bunu seviyoruz, adapte oluyor, pragmatik, nihayet ideoloji tuzağına düşmeyen birisi var" diyor. Çoğunluktaki karşı taraf ise, "Hayır siyaset bu değil, ülkenin geleceği için bir ideoloji, bir yön gerekir" diyor. Sürekli zig zag , muhalefeti sarsıyor. Belki bu Macron için iyi ama seçmen sarsıldı ve 'sarsılan seçmen daha kötüye yönelebilir mi?' sorusu var. Mesela bugün, ilk kez Fransız seçmeninin yüzde 30'u aşırı sağa oy vermeye hazır. Elbette bu sadece Macron'un hatası değil. Ama Fransızlar biraz pusulayı şaşırmış durumda ve kaptan bu pusulayı daha da bozmaya çalışıyor. Siyasi olarak onun için iyi belki ama Fransa için kaygı verici bir durum.
VOA Türkçe: Sarı Yelekliler hareketi Macron'a mı, yoksa sisteme mi karşıydı?
Gerard Davet: "Macron sistemine" karşıydı. Sarı Yelekliler bir gelişme değil, sosyal bir patlamaydı. Fransa'da her gün televizyon ekranlarında gördüğümüz, bizim adımıza siyaset ve ekonomiyi belirleyen bir sınıfın; biz 'küçük sıradan insanlar' için karar vermesinin reddedilmesiydi. Akaryakıt zammı sadece semboldü. Fransızlar, tanımadığı ve kendisine benzemeyen insanlar tarafından yönetilmeye karşı ayaklandı. Macron, Fransa'yı birleştirmeyi başaramadı. Çünkü kendisi Fransa'ya benzeyen birisi değildi.
VOA Türkçe: Bugün tüm anketlerde popülaritesi aynı; yüzde 25. Yarışa resmen girmediği için mi? Yoksa Macron'un artık kemik bir oy kitlesi mi var?
Gerard Davet: İktidarının sonunda oy oranı yüzde 25, popülaritesi yüzde 40. Bu daha önce hiç olmamıştı. Bu ülkede yüzde 25 onu seçmeye hazır. Karşısında ise önerilen yeni biri yok. Eğer, yeni bir olasılık ortaya çıkmazsa bu yüzde 25, ne olursa olsun onu seçecek. Sağın adayı Valerie Pecresse'in gelişi bu anlamda Macron'u endişelendirebilir. Popülaritesi düşmez ama oy oranını biraz düşürebilir.
Macron'un "Brütüs sendromu"
VOA Türkçe: Kitapta "ihanet korkusundan" çevresinde güçlü isimleri barındırmayan bir Macron'dan söz ediyorsunuz. Başbakan Philippe'in gidişinde buna işaret ediyorsunuz.
Fabrice Lhomme: Macron'un çevresi çok zayıf. Kitapta "hiçlik" diye anlatmaya çalıştığımız şey bu. Ama burada belirtmek lazım, Macron bunu tümüyle kabul ediyor. Gölge ya da tehdit oluşturabilecek kimseyi istemiyor ve ülkeyi tek başına yönetmek onun tümüyle onayladığı bir tarz. Etrafını boşaltma taktiği belki uzun vadede bir dezavantaj olabilir ama şimdilik bu taktikle başarmış görünüyor.
VOA Türkçe: AB dönem başkanlığı Fransa'ya geçiyor. Almanya’da Merkel de gitti. Macron AB'nin lideri olabilir mi?
Fabrice Lhomme: Macron'a pek çok konuda değiştiği eleştirisi getirebilir ama AB konusunda hep aynı noktadaydı, hep Avrupalı'ydı. Ancak biliyor ki Avrupa fikri şu sıralar fazla popüler değil. Sık sık olduğu gibi şanslı; 13 yılda bir gelen dönem başkanlığı onun seçim kampanyasına denk düştü. Bir başka şans, Angela Merkel gibi popüler, güçlü bir lider ayrıldı. Macron Avrupa'nın lideri olabilir ve bunu seçimlerde kullanabilir. Ama sadece Fransızlar'a "bakın ben Avrupa'nın da patronuyum" demek için mi, yoksa gerçekten reformlar için mi çalışacak? Göreceğiz.
VOA Türkçe: Yolsuzluklar sizin uzmanlık alanınız. Macron hakkında bazı iddialar var kitapta, bakanlığı döneminde 4 Fransız devinin yabancı şirketlere satışı gibi. Ama net bir suçlama yok, yanılıyor muyum?
Fabrice Lhomme: Kitapta 4 büyük stratejik şirketin yabancı şirketlere satışından söz ediyoruz. Macron'un bakan olduğu 2 yılda CAC 40'daki (Fransa borsası) 40 dev şirketin 4'ü satılmış. Bu kadar kısa sürede bir ilk. Herşey yasal ama dev komisyonların alındığı satışlar bunlar. Bu şirketlerin satışından alınan komisyonların, Macron'un da eskiden çalıştığı Rotschild'in eski çalışanları olduğu ve bu kişilerin Macron'un seçim kampanyasını finanse ettiği yönünde şüpheler var. Nükleer enerji devi Alstom'un satışı, ülkenin bağımsızlığı için olduğu kadar, finansman açısından da şüpheli. Ancak şimdilik, hiçbir kesin kanıt yok. Hollande'ı çok araştırdık ama bütün kariyeri boyunca tek bir iddia bulamadık. Ancak, Macron'un Sarkozy kadar da yolsuzluklarla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Macron'un yükselişinde ona eşlik eden güçlü ve zengin insanlar etrafında. Belki bazı yerlerde bir takım zayıf halkalar olabilir. Soruşturmalar bize gösterecek, daha başındayız. Tabi diğer tarafta, Covid salgınının idaresi ile ilgili soruşturma var, Sağlık Bakanı ile ilgili. Adalet Bakanı ile ilgili soruşturma var. Bunlar sonuç da verebilir, hiçbir sonuç vermeyebilir de.
"2022'de seçilme ihtimali yüksek"
VOA Türkçe: Kitapta herkesi cazibesinin etkisi altına alan, ancak "sahte yumuşak" bir Macron imajı çıkıyor. Birkaç cümleyle özetleseniz, size göre Macron kim?
Gerard Davet: Zeki bir oportünist, satranç oyuncusu, stratejist. Ancak bütün bunlar siyasetçi olmak için yeterli mi? Ülke topraklarını da bilmek, sabah çiftçiyle 5.00'te konuşmak, çamurlu yollarda halkı dinlemek, yoksulun derdini paylaşmak da gerekir. Bana kalırsa en önemli eksiği bu.
Fabrice Lhomme: Hırslı, çok hırslı, başta bu yönünü göstermedi ve insanları çok şaşırttı. Öyle gösterdiği gibi iyi niyetli değil. Belki de siyasette iyi niyetli olmamak gerekiyor. Rakiplerine karşı sert, hatta acımasız. Sahte iyi niyetli yani.
VOA Türkçe: Son olarak Macron sağ/sol ayrımını kırarak seçildi. İdeoloji olmadan siyaset yapılır mı?
Fabrice Lhomme: Macron bunun kanıtı, yapılabiliyor. Yönetebilir, öngörebilir belki ama Fransızlar’ı birleştiremez. Halkıyla bütünleşebilir mi, sanmıyorum. Ama bu demek değil ki, 2022'de seçilmesi ihtimali zayıf. Ben şimdilik bu ihtimalin yüksek olduğunu düşünüyorum.