Lübnan Parlamentosu 6 Mayıs’ta yapılan seçimlerde kazanan eski siyasetçiler ve yeni yüzlerle birlikte göreve başladı.
Yeni parlamentonun ilk icraatı meclis başkanını seçti. Ülkedeki mevcut yasal uygulamaya göre meclis başkanın Şii Müslüman olması gerekiyordu.
Hizbullah ile birlikte son seçimlerde güç kazanan Emel Hareketi’nin lideri olan Nebih Berri, 1992 yılından beri meclis başkanlığı görevini yürütüyordu. Hizbullah, Berri’yi meclis başkanlığı için tekrar aday göstermişti.
Yeni parlamentonun ilk oylaması sonucu Nebih Berri tekrar meclis başkanı seçildi. 128 sandalyeli parlamentoda 98 oy alan Berri meclis başkanlığı için tek adaydı. Berri'nin adaylığına itiraz eden 29 milletvekili boş oy kullanırken bir oy geçersiz sayıldı.
Lübnan’ın en güçlü siyasetçileri ve karakterlerinden biri olan Berri’nin oylama öncesinde, lideri olduğu Emel Hareketi destekçilerine yönelik bir açıklama yayınlayarak, “oylamanın ardından sevinç gösterileri niyetiyle ateşli silah kullanılmamasını” istemişti.
İç çekişmeler sürüyor
Lübnan’daki siyasi hareketlerin liderleri arasındaki çekişmeler yeni parlamentonun göreve başlaması ve yeni hükümetin kurulmasından önce arttı. Birbirlerine yönelik yolsuzluk dahil çeşitli suçlamalar yönelten tarafların bu çekişmesinin hükümetin kurulmasına yönelik girişimleri nasıl etkileyeceği henüz bilinmiyor. Ancak iç çekişmeler sürse de Cumhurbaşkanı Mişel Aon ve önde gelen siyasetçiler hükümetin en kısa sürede kurulması gerektiği yönünde açıklamalar yapıyor.
Yeni parlamentonun göreve başlamasının ardından meclis başkanını seçmek üzere oylama yapması ve ardından üzerinde uzlaşılan bir isme hükümeti kurma görevi verilmesi gerekiyor.
Lübnan’daki mevcut sisteme göre, başbakanın Sünni Müslüman olması gerekiyor. Seçimden sonra Hizbullah dahil siyasi hareketlerden gelen sinyallere ve Lübnan iç basınındaki değerlendirmelere göre Saad Hariri’nin aynı görevi sürdürmesi bekleniyor.
Yeni parlamentonun ve hükümetin önündeki en önemli ve acil dosyalardan biri ekonomik kriz. Hükümet kurma sürecinin uzaması halinde krizin daha da derinleşebileceği yönünde değerlendirmeler dikkat çekiyor.
Diğer taraftan seçimden dikkat çekici bir kazanımla çıkan Hizbullah’a yönelik uluslararası düzeyde yaptırımlar hayata geçirilmeye başlandı. ABD ve 6 Arap ülkesi Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın da aralarında bulunduğu bazı isimlere ve harekete yakın şirketlere yönelik yaptırım uygulanacağını duyurdu.
Yaptırımların “ABD’nin İran’la yaptığı nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından İran’a yakın isimlere ve oluşumlara yönelik tasarruf” çerçevesinde hayata geçirildiği duyuruldu. Ancak Lübnan içinde seçim öncesinde yapılan yorumlarda, bu tip yaptırımların sözkonusu olabileceği kaydediliyordu. Yaptırım duyurusunun ardından da Lübnan basınında “Hizbullah’a yönelik baskının artabileceği” yorumları dikkat çekiyor.
Bunun yanısıra Hizbullah’ın silahsızlandırılması yönündeki çağrılar artmaya başladı. Bu çerçevede, Lübnan içinde “İsrail’in Hizbullah’a karşı saldırıya geçebileceği” yorumları öne çıkıyor.
Lübnan yeni hükümetini kurmaya hazırlanırken hükümetin büyük ortaklarından biri olan Hizbullah’a yönelik saldırı gelir mi?
Bu soruyu Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Lübnan ve Arap medyasının görüşlerine sıkça başvurduğu isimlerden biri olan 30 yıllık gazeteci Emin Kammouriyeh, “Hizbullah’a yönelik açıklamaların giderek sertleşebileceğini” söyledi.
Ancak savaş riskinin düşük olduğunu savunan Kammouriyeh, “İsrail’in 2006’da Hizbullah’a yönelik saldırısı büyük bir hataydı ve Hizbullah’ın Lübnan içinde ve bölgede güç kazanmasına sebep oldu. Bu nedenle, İsrail kazanacağından emin olmadan büyük ölçekte bir saldırıya geçmez” dedi.
Lübnan’ın yeni parlamentosu acil çözüm bekleyen iç ve dış sorunlarla görevine başlıyor. Ekonomi başta olmak üzere iç krizlerin yanısıra Hizbullah üzerindeki baskının artması gibi olasılıkların yeni hükümetin kurulmasını nasıl etkileyeceği henüz bilinmiyor.