ABD'de Anayasa Mahkemesi'nin federal kürtaj hakkını yaklaşık yarım yüzyıldır koruyan kararı bozması, bazı kesimler tarafından desteklenirken kararın ülkede önemli çoğunluğun görüşleriyle çeliştiği tahmin ediliyor.
Reuters/Ipsos tarafından ABD genelinde 16-23 Mayıs tarihlerinde düzenlenen kamuoyu yoklaması her iki partinin destekçilerinin konuyla ilgili görüşlerini ortaya koydu.
Ankete göre Demokrat ve Cumhuriyetçiler'in çoğunluğunun aralarında olduğu Amerikalılar'ın yüzde 71'i hamileliği sonlandırma kararının devlet tarafından düzenlenmesindense kadınlara ve doktorlarına bırakılması gerektiğini söyledi.
Ancak bu destek mutlak değil. Ankete katılanların yüzde 26'sı kürtajın her durumda yasal olması gerektiğini söylerken, yüzde 10'u her durumda yasadışı olması gerektiğini savundu.
Anketin 4 bin 409 katılımcısının yarısından fazlası ise kürtajın bazı durumlarda yasal bazılarında ise yasadışı olması gerektiğini kaydetti.
Cumhuriyetçiler'in kürtaj kısıtlamalarını desteklemeye yatkınlığının Demokratlar'dan daha fazla olduğu görüldü.
Ancak Kongre'deki Cumhuriyetçiler'in büyük çoğunluğu kürtaj hakkına karşı çıkarken ankete yanıt veren Cumhuriyetçi katılımcıların yüzde 36'sı kürtajın tüm durumlarda ya da çoğu durumda yasal olması gerektiğini söyledi.
Benzer şekilde Demokratlar'ın yüzde 34'ü kürtajın tüm durumlarda ya da çoğu durumda yasadışı olması gerektiğini kaydetti. Demokratlar'ın beşte biri kadınların kürtaj olmasının ''fazla kolay'' olduğu görüşünü dile getirdi.
Kürtaj kararının kadınlara ve doktorlarına bırakılması gerektiğini savunanların oranı ankete katılan kadınların dörtte üçünü oluştururken, bunu savunan erkeklerin oranı ise üçte iki oldu.
Kongre ara seçimlerinde etkili olacak
Kürtaj hakkı tartışmasının ABD Kongresi'nde hangi partinin çoğunluk olacağını ve 36 valiyi belirleyecek Kasım ayındaki ara seçimleri de etkilemesi bekleniyor.
Eyalet yasama meclisleri de devrede ve seçimler, kürtaj erişimini kısıtlamaya yönelik eyalet düzeyindeki birçok girişimi etkileyebilir.
Ankete katılanların yüzde 34'ü Demokratlar'ın kürtaj politikaları konusunda daha iyi planları olduğunu söylerken yüzde 26 Cumhuriyetçiler'in yaklaşımını tercih ettiklerini kaydetti. Kalanlar ise iki partiden hangisinin kürtaj politikalarında daha iyi olduğu konusunda bir seçim yapmadı ya da hangisinin daha iyi olduklarını bilmediklerini dile getirdi.
Reuters/Ipsos tarafından ABD genelinde 16- 23 Mayıs tarihlerinde yapılan anket için 2 bin 36 Demokrat, bin 637 Cumhuriyetçi ve 530 bağımsız ile görüşüldü.
Kürtaj geçmişte partizan bir konu değildi
Anayasa Mahkemesi'nin Roe v Wade kararıyla kürtajı 1973 yılında federal düzeyde yasal hale getirmesinden bu yana konu ABD siyasetinin belirleyici konuları arasında yer alıyor. Demokrat siyasetçiler kürtaj haklarını savunurken Cumhuriyetçiler ise bu hakların karşısında yer alıyor.
Ancak 1973'te iki görüş arasındaki çizgi bu kadar net değildi. Kürtajın yasal olması gerektiğini söyleyen Cumhuriyetçi ve Demokrat seçmenlerin sayısı neredeyse birbirine eşitti. Kürtaj hakkını savunan Cumhuriyetçi yetkilileri ve bu hakka karşı çıkan Demokratlar'ı görmek mümkündü.
Peki zaman içinde ne değişti? Taraflar bu konuda nasıl kutuplaştı?
1970'lerin başında kürtaj dört eyalette yasalken 14 eyalet ise prosedütü bazı durumlarda yasal hale getirmişti.
Katolik Kilisesi kürtaja karşı çıkarken en büyük Evanjelik mezhep olan Güneyli Baptist Konvansiyonu, kürtaja birçok durumda izin verilebileceğini söylüyordu.
Tarafların hiçbiri kürtajı belirleyici bir konu olarak görmüyordu.
First Lady Betty Ford gibi Cumhuriyetçi isimler Roe kararının ''harika bir karar'' olduğunu belirtirken o dönemde yeni Senatör seçilmiş olan Joe Biden gibi bazı Demokratlar, Anayasa Mahkemesi'nin kararının ''çok ileri gittiğini'' söylüyordu.
Seçmenler de konuyu partizan bir mesele olarak değerlendirmiyordu. Genel Toplum Anketi, 1977'de yaptığı çalışmada kürtajın her şekilde yasal olması gerektiğini savunan Cumhuriyetçiler'in oranının yüzde 39, Demokratlar'ın oranının ise yüzde 35 olduğunu ortaya koymuştu.
''Geleneksel değerler tehdit altında'' vurgusu
İlerleyen yıllarda Phyllis Schlafly gibi muhafazakar aktivistler konunun geleneksel değerleri ve Evanjelik kiliselerini tehdit ettiği söylemi üzerinde durmaya başladı. O dönemde bir dizi mahkemenin kamuya açık alanda dua etmeyi sınırlandırmasının ardından Evanjelik kiliseleri siyasete yeni bir ilgi göstermeye başlamıştı.
Bu gruplar kürtajı, eşcinsel haklarının, boşanma oranlarının ve ev dışında çalışan kadınların sayısının artmasıyla birlikte aile yapısına tehdit olarak betimlemeye başladı.
California-Davis Üniversitesi'nden hukuk tarihçisi Mary Ziegler'e göre kürtaj, din adamları ve cemaat üyeleri arasında toplumun liberalleşmesi kaygılarını arttırdı.
Ziegler birçok Evanjelist’e göre konunun aile, kadın ve cinsiyetle ilgili görüldüğünü söylüyor.
1980'de Güneyli Baptist Konvansiyonu önceki duruşunu değiştirerek kürtaj hakkına karşı çıkan bir karar yayınladı.
Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan'ın seçim zaferi aynı yıl kürtaj hakkına karşı çıkanlara Beyaz Saray'da önemli bir müttefik kazandırmış oldu. Bu dönemde kadın hakları aktivistleri ise Demokrat Parti içinde etki sahibi olmaya başladı ve liderleri kürtaj haklarını savunmaya teşvik etti.
Ancak Roe yasasına destek o dönemde hala partizan bir konu değildi.
1983'te Senato'da yapılan oylamada 34 Cumhuriyetçi ve 15 Demokrat Roe kararını bozacak bir anayasal değişiklik önerisi için oy kullandı. 19 Cumhuriyetçi ve 31 Demokrat buna karşı oy verdi.
Başkan Joe Biden, bir yıl önce değişikliği desteklese de 1983'teki oylamada anayasal değişiklik önerisine ''hayır'' diyen isimler arasında yer aldı.
Sonraki yıllarda, siyasetçiler partilerinde daha etkili olmaya başlayan aktivistlerin desteğini almanın gerekli olduğunu anlayınca, iki taraf arasındaki fark belirginleşmeye başladı.
Daha önce kürtaj haklarını savunan, ancak sonra kürtaj hakkı karşıtı olan Cumhuriyetçi George H.W. Bush 1988'de başkanlık koltuğuna oturdu. 1992'de geçmişte kürtaj hakları karşıtı olan ancak daha sonra kürtaj haklarını savunmaya başlayan Demokrat Bill Clinton, Bush'u koltuğundan etti.
Siyasetteki para akışını takip eden OpenSecrets'a göre, 1989'dan bu yana kürtaj hakları grupları Demokratlar’a 32 milyon dolar, kürtajın yasal kalmasını destekleyen Cumhuriyetçi adaylara ise 3 milyon dolar bağışta bulundu. Kürtaj karşıtı gruplar ise bu süre zarfında Cumhuriyetçiler’e 14 milyon dolar, Demokratlar’a ise sadece 372 bin dolar bağış yaptı.
Seçmenler ise taraflarını belirleme konusunda geriden geliyordu. Genel Toplum Anketi'ne göre 1991 yılında Demokratlar’ın yüzde 45'i ve Cumhuriyetçiler’in yüzde 41'i herhangi bir nedene bağlı kürtajı desteklediklerini söyledi.
2000'li yıllara girilmesiyle ayrılıklar arttı
Konu televizyonda yayınlanan saldırı amaçlı reklamların, bağış toplama çağrılarının ve çıkar gruplarının toplu mitinglerinin temel unsuru haline geldikçe, partizan farklılıklar daha sonraki yıllarda arttı.
Genel Toplum Anketi'ne göre 2000'li yılların başında Cumhuriyetçiler'in yalnızca yüzde 31'i talebe bağlı kürtajı desteklerken Demokratlar'ın kürtaj hakkına desteği yüzde 45'te sabit kaldı.
Diğer anketler ise Amerikalılar'ın çoğunun kürtaja bazı kısıtlamalar getirilmesini savunurken topyekün bir yasağa karşı olduklarını gösteriyordu.
Aynı dönemde Demokratlar kürtaj haklarına verdikleri destekte daha net olmaya başladı.
Genel Toplum Anketi'ne göre Demokrat seçmenler arasında sınırsız kürtaj hakkına destek verenlerin oranı 2016'daki yüzde 56 seviyesinden geçen yıl yüzde 71'e çıktı. Cumhuriyetçiler'in desteği ise yüzde 34 civarında kaldı.
Biden siyasi kariyerinin büyük kısmı boyunca yoksullar için sağlık sigortası Medicaid kapsamında kürtajların çoğuna federal devlet tarafından kaynak sağlanmasına yasak getirilmesini savunmuştu. 2020'de Demokrat Parti'nin başkan adaylığına soyunurken bu pozisyonunu değiştirdi.
Mevcut Kongre'de Temsilciler Meclisi'ndeki ve Senato'daki yalnızca birer Demokrat kürtajı ülke genelinde her koşulda yasal kılacak yasa tasarısına karşı oy verdi. Tasarı Senato'dan geçemedi ancak Demokratlar bu konuyu 2022 yılının Kasım ayındaki ara seçimlerin önemli maddelerinden biri haline getirmeyi planladıklarını söyledi.