Basın özgürlüğü alanındaki gelişmeleri görmek amacıyla her yıl Türkiye’yi ziyaret eden Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğündeki heyet, Diyarbakır’da temaslarda bulundu.
Görüşmelere katılan Kürt basınının temsilcileri, yaşadıkları sorunlara yeterince ilgi gösterilmediğini savundu. Bunun üzerine Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Özgür Öğret yeterli zaman ayıramadıkları durumlar için özür diledi.
IPI ile birlikte, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), Balkanlar ve Kafkasya Transeuropa Gözlemevi (OBCT) Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) merkezi tarafından düzenlenen ‘Uluslararası Ortak Basın Özgürlüğü Misyonu Değerlendirme’ toplantılarından biri de Diyarbakır’da düzenlendi.
Botan International isimli basın kurumunda düzenlenen toplantıya Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Balkanlar ve Kafkasya Transeuropa Gözlemevi (OBCT) Özge Çakır ile Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Özgür Öğret katıldı. Burada bir açıklama yapan RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 2 Ekim’den bu yana sürdürdükleri temaslarla ilgili izlenimlerini aktardı.
Önderoğlu, konuşmasına hükümetten talep ettikleri randevuyu alamadıklarını belirterek başladı. 10 yıllık çabaya rağmen istedikleri görüşmeleri yapamadıklarını söyleyen Önderoğlu, “Nadiren AK Parti'den veya bakanlıklardan randevu alabildik. Bu uluslararası etkinlikleri düzenlediğimiz bu son 5 yıl içerisinde kimi zaman Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Departmanı ile toplantılarımız oluyordu. Aslında çok az geri dönüş alabildiğimiz toplantılar oluyor ama en azından karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunma veyahut endişelerimizi dile getirecek bir zemin buluyorduk” dedi.
Heyet temasları sırasında Radyo Televizyon Üst Kurulu ile görüşmek istedi. Kurul Başkanı randevu vermezken, muhalif üyeler heyetle görüştü. Heyet en verimli görüşmesini Anayasa Mahkemesi’yle yaptığını vurguladı.
“Basın özgürlüğü sorunları kronik bir şekilde devam ediyor”
CPJ Temsilcisi Özgür Öğret ise Türkiye’yi ‘basın özgürlüğü ihlalleri müzesi’ olarak tanımladı. Türkiye’de her türlü basın özgürlüğü sorununun mevcut olduğunu savunan Öğret, “Siyasi irade bu yönde hareket etmeyi tercih etmiyor. O yüzden çözülebilen bir sorunumuz yok genelde. Yani basın özgürlüğü sorunları kronik bir şekilde devam ediyor. Bazen kimisi öne çıkıyor, kimisi daha geriye düşüyor ama ‘çözdük, şu sorunu da hallettik’ dediğimiz bir örnek, ben 15 yıldır basın özgürlüğü üzerine çalışıyorum, şu ana kadar olmadı” diye konuştu.
Öğret temasları sırasında, dezenformasyon yasası, basın kartı sorunu, polisin sahada gazetecileri engellemesi, uzun tutukluluk süreleri, tutuklanan gazetecilerin el konulan ve geri verilmeyen materyalleri gibi sorunların öne çıktığını söyledi.
OBCT Temsilcisi Özge Çakır ise Türkiye’de gazetecilerin kendini güvende hissederek mesleklerini yerine getirebilmeleri anlamında olumlu gelişmeler göremediklerini dile getirdi. Gazetecilere basın kartı verilmemesini eleştiren Çakır, bu nedenle kadın gazetecilerin erkeklerden daha fazla engellendiğini belirtti.
Toplantıya, bazıları son zamanlarda düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan ve tutuklanan Kürt basın çalışanları da katıldı. Kürtçe yayın yapan Xwebun gazetesinin imtiyaz sahibi Kadri Esen, gazetelerinin dağıtımının zaman zaman engellendiğini belirterek, uluslararası basın kuruluşlarının buna yeterince tepki göstermediğini söyledi.
Bunun üzerine söz alan CPJ Temsilcisi Özgür Öğret özür diledi. Öğret, Türkiye’deki yoğun ihlaller nedeniyle bazı konulara zaman ayırmadıklarını ifade ederek, “Kendi adıma konuşuyorum. Yetişemediğim şeyler oluyor. Sizinki de böyle bir durum olmuş. Prensip olarak böyle olmamamız gerekirdi. Özür diliyorum kendi adıma” şeklinde konuştu.
RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu ise Kürt gazetecilere yönelik birçok ihlali takip ettiklerine dikkat çekerek, “Yaptığımız onca açıklama, izlediğimiz onca dava, temas kurduğumuz onca gazeteci arkadaş var. Bunları elekten geçirirken, eğer birkaç şey kurtulabilmişse bunu bizim eksikliğimiz olarak sayabilirsiniz” yanıtını verdi.
“Bizimle temas kurmakta çekingen davranıyorlar”
2022 yılında düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve yaklaşık bir yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Serdar Altan, toplantının ardından VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Kürt basınında çalışanların sahada olması nedeniyle çok fazla hak ihlaline maruz kaldığını vurguladı.
İhlallerin görünür olmasını istediklerini dile getiren Altan, “Uluslararası basın kuruluşlarının zaman zaman resmi verilere dayanarak hazırladıkları raporlar oluyor bunlar. Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na sorduğunuzda ‘cezaevinde gazeteci yok’ diyor. Basınla ilgili resmi kurumlara bir şey sorduğunuzda, ‘Bunlar gazeteci değil ki terörist’ diyor. Yani böyle olduğu zaman ne oluyor? Onları dayanak gösterdiğiniz zaman gerçeği gizlemiş oluyorsunuz. Gerçeği göz ardı etmiş olursunuz. Özellikle de bizlerle temas kurma konusunda bir çekingenlik var var. Çoğu zaman biz bunu hissediyoruz, fark ediyoruz, bazen yaşıyoruz. Bunun olmaması için daha iyi çaba göstermek gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“Sol medya ve Kürt medyası her dönemin mağduru”
CPJ Temsilcisi Özgür Öğret ise basın özgürlüğü alanında çalışanların Kürt basını üzerindeki baskıyı görmemesinin mümkün olmadığını söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Öğret, son yıllarda baskının en fazla Kürt medyası üzerinde olduğunu savundu.
Türkiye’de gazetecilere yönelik baskının konjonktürel olduğunu ifade eden Öğret şunları söyledi; ”Geçen yıllara bakarsanız gazetecilerin başının belaya girmesi Türkiye’deki siyasi konjonktüre paralel şekilde işler. 10 yılda biraz daha ötesine gittiğiniz zaman mesela daha Kemalist, daha ulusalcı gazeteciler Ergenekon süreci dahilinde hapsedildiler, yargılandılar. Oradan öteye gittiğimizde Gülen cemaatine yakın gazeteciler, cemaat ile AK Parti'nin arası açıldıktan sonra yargılandılar. Yani bunlar değişebiliyor. Ancak değişmeyen iki kitle var. Sol ve Kürt medyası. Her dönemin mağdurları arasında Türkiye’deki sol medya ve Kürt medyası, ne yazık ki değişmez.”
“Kürt gazetecilerin yaşadığı ihlaller batıda büyük yankı uyandırıyor”
RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu ise Ankara ve İstanbul merkezli medyanın, doğudaki gazetecilerin durumuna sağır kaldığını savundu. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Önderoğlu, Kürt medyasının karşılaştığı sorunların artık diğer medya kuruluşlarını da ilgilendirdiğine vurgu yaptı.
Kürt gazetecilerin yaşadığı ihlallerin batıda büyük yankı uyandırdığına dikkat çeken Önderoğlu, “Bunun temel nedene Türkiye’deki sivil toplumun, tehditler ne olursa olsun, yankı vermesi, ses vermesi ve uluslararası meslek kuruluşlarının da birbiriyle eklemli olarak buradaki durumları uluslararası kamuoyuna yansıtabilmesidir. Fakat artık Türkiye'de batıda ve doğudaki gazetecinin birbirlerini anlamak yönündeki zorluğu, yaşananların ağırlığı ve ihlallerin çeşitliliği itibariyle ortadan kalkmıştır.
Kürt gazetecilerin yaşadıkları bölgenin güvenlik anlamında ne kadar ağır yaptırımlara uğradığı ve bunun gazetecilik mesleğinin önünde ne kadar ağır bariyerler ortaya koyduğunun anlaşılması için
durumları ne kadar çok yankı bulsa da azdır” ifadelerini kullandı.
Forum