WASHINGTON - NATO ülkelerinin liderleri 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta zirvede buluştuğunda Rusya’nın Ukrayna işgalinde 1,5 yıl geride kalmış olacak. NATO Kiev’e güçlü askeri desteği sürdürmek ve Rusya ile doğrudan çatışmadan kaçınmak arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Amerikalı güvenlik uzmanlarına göre öncelik Ukrayna’nın savaşı kazanacak şekilde konumlandırılması olsa da Kiev’e uzun vadede, NATO üyelik perspektifi dahil, güvenlik garantilerinin verilmesi de gerekiyor.
Ukrayna’nın Rusya işgalinde karşı saldırısının ilk aşamalarını başlattığı bir sırada yapılacak NATO Zirvesinde, Moskova’nın gelecekteki saldırganlıklarını caydırmak amacıyla benimsenebilecek güvenlik seçenekleri değerlendirilecek.
Uzun vadede olası güvencelerden biri Ukrayna’ya NATO üyelik perspektifinin sunulması.
ABD’de önceki yönetimlerde savunma ve ulusal güvenlik alanında çeşitli görevlerde bulunmuş olan uzmanlar, Temmuz’da yapılacak NATO Zirvesi’nden Ukrayna’nın gelecekte bir aşamada NATO’ya üye olacağı inancıyla ayrılması gerektiği görüşünde.
Washington’daki düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin NATO Zirvesi ve Ukrayna konulu panelinde konuşan eski ABD Başkanı Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jim Jones, bunun tercihen savaş sonrası gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyor.
Jim Jones, “İttifak birtakım güvenceler isteyecektir. Demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi diğer üyeleri de tabi tuttuğumuz ilkeler Ukrayna lehine bir kenara itilmeyecek. Bir numaralı öncelik Ukraynalılar’ın bu savaşı kazanmasını sağlamak. Rusya’dan taktik nükleer silah kullanma tehdidinin, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda olası bir adım bağlamında üzerinde düşünmemiz gereken bir şey olduğunu sanmıyorum” diyor.
Rusya'nın tehditkar söylemi NATO'nun genişlemesine yönelik hesapları etkiler mi?
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından NATO’ya üyelik başvurusunda bulunan Finlandiya ve İsveç’in İttifak’a katılımı bu çerçevede kritik görülüyor.
Tarihte daha önce askeri bir ittifaka üye olmayarak tarafsızlık politikası izleyen ve Rusya ile 1330 kilometrelik sınırı paylaşan Finlandiya önemli bir dadım atarak Nisan ayında 31. üye olarak NATO’ya katıldı. İsveç için ise Macaristan’ın ve Stockholm’den terörle mücadelede daha fazla adım atmasını talep eden Türkiye’nin onayı bekleniyor.
Biden yönetimi yetkilileri, İsveç’in Türkiye’nin kaygılarını gidermek üzere somut adımları attığını; 1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni terörle mücadele yasasının bu kapsamda değerlendirildiğini vurgulayarak, “İsveç’in NATO’ya üye olma zamanı geldi” diyor.
NATO’nun İsveç ve Finlandiya gibi kendi sınırlarına yakın ülkelerle genişlemesini tehdit olarak algılayan Rusya, Ukrayna’nın da ittifaka katılması olasılığından kaygılı.
Uluslararası basına yansıyan çeşitli haberlere göre NATO içinde bu konuda görüş ayrılığı bulunuyor. Bu seçeneğe karşı çıkanlar, Ukrayna’nın NATO’ya tam üyelik perspektifinin Moskova’yı kışkırtacağından endişeli.
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in hali hazırda Batı ile savaşta olduğunu düşündüğünü belirten Amerikalı uzmanlar, Rusya’nın kullandığı tehdit söyleminin “NATO’nun genişlemesine ilişkin hesapları” etkilememesi gerektiğini ifade ediyor.
Batı ülkelerinin Ukrayna’ya tank ve füze sistemleri sağladığını hatırlatan ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu danışmanlarından Christopher Socha, Atlantik Konseyi toplantısında, “Putin’in bazı kırmızı çizgilerini aşmış görünüyoruz. Ancak bunlar karşısında bir adım atmış değil. Batının dünya görüşünü alıp Rusya ve Putin’in düşünüşüne bunu uygulamama konusunda dikkatli olmalıyız” diyor.
Benzer bir görüşü dile getiren Estonya Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Kyllike Sillaste Elling da, “Rusya’nın NATO’nun genişlemesine ilişkin yaklaşımı hiç değişmeyecek. Biz de en nihayetinde müreffeh, güvenli ve emniyetli bir Ukrayna istiyoruz. O zaman Vilnius’ta zirvede hangi adımları atmamız gerektiğini ona göre belirlememiz gerekiyor” sözleriyle durumu değerlendiriyor.
"Putin'e ne olacağı önem taşıyor"
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Beyaz Saray temaslarından sonra yaptığı açıklamada “Putin bu savaşı kazanmamalı” cümlesi öne çıkmış; böyle bir sonucun Tayvan üzerinde hak iddia eden Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping dahil otoriter liderleri askeri güç kullanımı konusunda cesaretlendireceği uyarısında bulunmuştu.
ABD’nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Jim Jones da Ukrayna savaşının ardından Putin’e ne olacağının büyük önem taşıdığına dikkat çekti; “Putin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu ilan edildi. Çin Cumhurbaşkanı çok yakından izliyor. Putin’in başına ne geleceği onun Ukrayna’da yaptığına benzer bir şeyi yapmak isteyip istemediğine dair hesaplarda önem taşıyacak” diye konuştu.
Ukrayna için “İsrail modeli” tartışması
Ukrayna’nın NATO’ya üyelik perspektifi bağlamında “İsrail modeli” olarak adlandırılan bir öneri de tartışılıyor.
New York Times gazetesinin haberiyle gündeme gelen ve Biden yönetiminin değerlendirdiği belirtilen bu model, Ukrayna’ya tam üyelik yerine, İsrail ve ABD arasında olduğu gibi, Kiev’e yönelik belirli bir zaman aralığını kapsayan güvenlik taahhüdünü öngörüyor.
İsrail’in hasımlarının organize olmadığına, bazılarının maddi imkanlarının zayıf olduğuna dikkat çeken Jim Jones bu modelin Ukrayna için uygulanamayacağı görüşünde.
Ulusal güvenlik uzmanı Jim Jones, “İsrail’in hasımlarının tamamı en azından şu an için nükleer güce sahip değil. Arap dünyasının İsrail konusundaki niyetlerinin boyutu, Rusya’nın Ukrayna’yı yenilgiye uğratma kararlılığı karşısında hafif kalır. İsrail ayrıca nükleer bir güç, bunu unutmayalım” ifadelerini kullandı.
Ukrayna’nın yeri neresi?
NATO Zirvesi öncesinde temaslarını yoğunlaştıran ve bu hafta ABD Başkanı Joe Biden’la Oval Ofis’te görüşen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg geçen hafta yaptığı bir açıklamada, NATO müttefiklerinin Rusya’nın Ukrayna’nın en nihayetinde askeri ittifaka üye olmasını engelleyemeyeceği konusunda hemfikir olduğunu vurgulamış; Moskova’nın NATO’nun genişlemesi konusunda söz hakkının olmadığının altını çizmişti.
Uzun yıllar ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan ABD’nin eski Polonya Büyükelçisi Daniel Fried, Vilnius Zirvesi’nin bu açıdan önemli bir dönüm noktası olacağına şu soruyla dikkat çekiyor:
“Ukrayna genişletilmiş Avrupa ve Transatlantik ailemizin bir parçası mı, değil mi? Bunu net olarak belirlemenin ya da gri alanda bırakmanın sonuçları ne olur?”
NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya resmi davetin gidip gitmeyeceği belirsiz; ancak daha çok Ukrayna’ya sağlam güvenlik güvencelerinin sunulması üzerinde duruluyor.
Beyaz Saray yetkilileri de şu aşamada NATO’nun yeni üyeler konusunda açık kapı politikasına destek verdiklerini söylemekle yetiniyor.