Erdem Gül’le birlikte Cuma günü MİT Tırları davasında mahkemeye çıkacak Can Dündar, Türkiye’de korku imparatorluğunun yaratılmak istendiğini söyledi. İki gazeteciye destek veren uluslararası basın örgütlerinden temsilciler Türkiye’ye gelirken duruşmanın savcısı değiştirildi.
MİT Tırları davasında casusluk ve FETÖ’ye üye olmakla suçlanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül 24 Mart’ta davanın ilk duruşmasında hakim karşısına çıkıyor. 92 gün Silivri Cezaevi’nde tutuklu kalan iki gazeteci, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sonrası 26 Şubat’ta serbest kalmıştı. Ancak tahliyeler sonrası yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek mahkemenin kararını tanımadığını ve yerel mahkemenin kararında direnmesi gerektiğini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP sözcüleri ve hükümete yakın medyanın tahliyeler sonrası yaptığı açıklamalar ve yayınlar dünya medyasının ilgisini de Türkiye’ye çevirdi. Uluslararası PEN Yazarlar Derneği, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, IPI Basın Enstitüsü, Sınır Tanımayan Gazeteciler Derneği, Gazetecileri Koruma Komitesi, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi gibi örgütlerden temsilciler İstanbul’a geldi.
RSF: Türkiye demokrasi ve basın özgürlüğü tehdit altında
Bu örgütler, Türkiye’deki gazetecilik örgütleriyle birlikte Habere Özgürlük Kampanyası kapsamında düzenlenen basın toplantısında bir araya geldiler. Toplantıda konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire , medya özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 149. sırada olan Türkiye’nin tarihi bir an yaşadığını söyledi.
Deloire, “Türkiye demokrasisi tehdit altında. Bireysel özgürlükleri tehdit altında. Türkiye gerçek bir terörle karşı karşıya. Durum böyleyken Türkiyeli yetkililer neden sahte yeni terör tehdidi üretmek zorunda. Erdem Gül’e bakın, Can Dündar’a bakın acaba onların yüzünden bir terör ifadesi görüyor musunuz?” Savcılıklarının öğretim üyeleri ve gazeteciler için suçlama yapmaktan başka bir işi yok mu? Eğer bir ülkede siyasetçiler kamuoyuna gazetecilerin devlet sırını yaydıklarını savunuyorlarsa bilin ki yalan söylüyorlardır. Gazetecilik sorun değil çözümdür” dedi.
CPJ: Türkiye’de gazeteciler değil gazeteciliğin tehdit altında yaşadığı bir dönem yaşıyoruz
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden (CPJ) Nina Ognianova’ya göre ise “ Erdem gül ve Can Dündar yalnız Türkiye için değil bölge için etkin gazetecilik yaptıkları için baskıyla karşılaştılar”.
Ognianova, “Bu gazetecilerin görevlerini yaptıkları için tek bir gün cezaevinde kalmamaları gerekirdi. Yarın çok önemli bir gün olacak. Yargının, siyasi motivasyonla mı bağımsız mı hareket edeceğini göreceğiz. Bütün suçlamaların geri çekilmesini talep ediyoruz. Türkiye’de gazeteciler değil gazeteciliğin tehdit altında yaşadığı bir dönem yaşıyoruz” dedi.
Toplantıya katılanlar arasında Can Dündar ve Erdem Gül de vardı.
Can Dündar, toplantıda yaptığı konuşmada bu davanın yalnız gazetecilere değil tüm topluma korku salmak amacı güttüğü görüşünü savundu.
Can Dündar: Korku imparatorluğu yaratılmak isteniyor
Dündar, “Merkez medyanın bugünkü duyarsızlığını görünce daha iyi anlıyorum ki bizi cezalandırırken yapılan şey, diğerlerini susturmak diğerlerine gözdağı vermek. Gözbağıyla sansür uyguluyorlar, gözdağıyla gözlerimizi dağlıyorlar. Bizim tutuklanmamızın bunun ötesinde bir anlamı var. Bütün bir mesleği ve toplumu tutuklama gayreti var. Otosansür mekanizması ve korku imparatorluğu yaratılmak isteniyor”dedi.
Dündar, yarın kendisi ya da Erdem Gül’ün tutuklanması halinde Anayasa Mahkemesi’nin de varlığının sorgulanacağını ifade etti. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’ne göre bundan sonra yeni medyayı tartışmak gerekiyor.
Dündar, “Yeni bir medyayı inşa etmeyi düşünmemiz lazım. Nasıl daha demokratik özgür medya kuracağız. Onu konuşmamız lazım. Basının işler acısı halinin yarın bizi sona çok yaklaştıracağına inanıyorum” dedi.
Cuma günkü duruşmada yargılanacak diğer gazeteci Erdem Gül ise Türkiye’nin barışa, demokrasiye, özgürlüklere ve çoksesliliğe ihtiyacı olduğunu söyledi. Gül, “Eğer nefes alacaksak gazetecilik yapmak ve dayanışmak zorundayız. Ya öleceğiz ya da evlerimize çekileceğiz. Medya ile birlikte düşünce hayatının büyük bir tahribat altında olduğunu net olarak görmemiz gerekir” diye konuştu.
Faruk Eren: Demokrasi can çekişiyor
Toplantıda konuşan tüm meslek örgütleri temsilcileri Türkiye’deki basının yaşadığı sorunları gözler önüne sermeye çalıştı. Disk Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde gazetecilerin yaşadıkları durumu anlattı.
Eren, “ Dün Cizre’de bir muhabir ve bir kameraman polis tarafından alıkondu. Polis dedi ki bundan sonra Cizre’de haber yapacaksanız bize söyleyeceksiniz. Biz 3-4 polis vereceğiz öyle çekim yapacaksınız. Aynen BAAS rejimi veya Kuzey Kore’deki gibi. Son altı ayda yüzlerce insan kaybettik. İlçe ilçe sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. İlk yapılan şey interneti ve elektriği kesmek oldu. Yani iletişimi kesmek. Demokrasi can çekişiyor. Kötü ve karanlık günler geçiriyoruz” dedi.
Kadri Gürsel: Barış ve özgürlükler rehin alındı
Geçtiğimiz hafta Katar’da yapılan genel kurulda Uluslararası Basın Enstitüsü Derneği Yönetim Kurulu’na seçilen Kadri Gürsel ise Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmaları trajedi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sergilediği tutumla bu trajediyi dünya nezdinde komediye dönüştürmek istediğini belirten Gürsel, “ Bu durum Can ve Erdem için olduğu gibi bizim için de elbette komedi olmayacak. Dünya için bir komedi olacak. Yarın yapılmak istenen aslında bir çılgınlık komedisi. Buna karşı dayanışma içinde olmalıyız. Bütün alanlarda uluslar ve uluslararası ölçekte dayanışmak zorundayız. Bu çılgınlık bize yaşanabilir bir ülke bırakmayacak. Barış ve özgürlükleri rehin aldı, ülkeyi de rehin aldı ve yok etmekte” dedi.
Bu arada Cuma günü yapılacak duruşma önce duruşma savcısı Ali Kaya değiştirildi. Kaya’nın yerine Evliya Çalışkan atandı. Cumhuriyet gazetesi bu kararı “şüpheli değişim” olarak yorumladı.