İstanbul 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 52 sanıklı ‘‘Birleştirilmiş Gezi’’ davasının dördüncü duruşmasında ‘‘Çarşı’’ grubuna mensup olduğu ileri sürülen 35 sanığın dosyası dava dosyasından ayrıldı.
Mahkeme, duruşma savcısı Edip Şahiner, tutukluluğuna devamı yönünde mütalaası sonrası davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala hakkında daha önceki celselerde olduğu gibi oy çokluğuyla tutukluğun devamı yönünde karar verdi.
1574 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kavala, ilk duruşma öncesi açıkladığı üzere duruşmaya katılmadı.
Duruşma 21 Mart’a ertelendi.
‘‘Çağlayan Adliyesi’nde sayısız hukuk hilesine tanık oldum’’
Duruşmaya katılan Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor da, hileli bir yargılama yapıldığını söyledi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmadığını ve hileli yargılama yapıldığını söyledi.
Amor sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ‘‘Osman Kavala davası için bugün Çağlayan Adliyesi’ndeydim ve bu alaycı yargılamada sayısız hukuk hilesine tanık oldum. Gezi davasının akıl dışı birleştirilmesinden sonra şimdi hakim yeniden ayırma kararı verdi. Hileler gerçeği saklamaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına saygı gösterilmelidir. Tüm desteğim Osman Kavala ve diğer sanıklara, ayrıca onların arkadaşlarına ve ailelerinedir. Özellikle de kocasının hukuksuzca hapis cezasına çarptırılması nedeniyle en çok acı çeken Ayşe Buğra'ya. Osman Kavala’ya Özgürlük’’ ifadelerini kullandı.
‘‘Hakkımızdaki dinleme izni veren hakimlerin 17-25 Aralık kararlarında imzası var’’
Duruşmada ilk kez beyanda bulunan tutuksuz sanıklardan Çiğdem Mater, iddianamede 10’dan fazlası tekrar olmak üzere 43 kez isminin geçtiğini bunun da iddianamenin özensiz hazırlandığını gösterdiğini söyledi.
Mater, ‘‘İddianamedeki suçlamalar kopyala yapıştırdan ibaret. Bunca insanın çok ciddi suçlamayla yargılandığı bir yerde insan biraz daha özeni hak ediyor. Suçlamaya uyan eylemin ne olduğuyla ilgili bir delille karşılaşılmıyor. İsmimin geçtiği yerlerde daha düz ifadeyle, film çekmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs ettiğim söyleniyor. Üstelik suçlama konusu olan film çekilmemiş bile. Böyle bir film yapmış olabilirdim. Bu filmin konuşulacağı yer mahkeme salonu değil, sinema salonlarıdır. Hukuksuz elde edilen telefon konuşmaları var. Hakkımızdaki dinleme izni veren hakimler 17-25 Aralık kararlarında imzası olan hakimler. Bu hakimlerin imzalarıyla yargılanmamızı takdirlerinize bırakıyorum” dedi.
Mater’in konuşmasını tamamlamasının ardından duruşma savcısı Edip Şahiner dosyada tutuklu sanık bulunması, sanıkların sorgularının tamamlanmış olması" gerekçesiyle Çarşı dosyadan tefrik edilmesi (ayrılması) yönünde mütalaasını sundu.
‘‘Suç işliyorsunuz, yargılamadan çekilmenizi talep ediyoruz’’
Savcının bu talebi sonrası Osman Kavala’nın avukatları hem müvekkillerinin tahliyesini, hem de mahkeme heyetinin davadan çekilmesini talep etti.
Avukatlardan Tolga Deniz Aytöre, ‘‘Müvekkil (Osman Kavala) 9 Mart 2020'den beri askeri casusluk suçlaması ile tutuklu. Bu suçun oluşması için niteliği itibariyle gizli kalması gereken belgeler söz konusu olmalı. İddianamede böyle bir fiil yok. Biz neyle yargılandığımızı bilmiyor Hangi eylemle hangi bilgi ve belgeyi temin ettiğimizi bilmiyoruz. İddianamede hangi devlet sırrını ele geçirdiği ya da buna teşebbüs ettiğine dair bilgi var mı? Hayır yok. Henry Barkey ile görüşmesinin içeriğine dair bir bilgi var mı? O da yok. 4,5 yıldır bu şekilde tutuklu. İddianamede 35’nci sayfada ‘Kavala darbeyi önceden biliyordu’ deniyor, 61’nci sayfada 'Henry Barkey'in sağ kolu' deniyor. Gezi'de de 'Soros'un sol koluydu'. Savcı beye soruyorum: Bu iddialar neye dayanıyor? Bir deliliniz yoksa suç işliyorsunuz. Yargılama burada yapılmıyor, yargılama grup toplantılarında, kürsülerde yapılıyor. Bu nedenle yargılamadan çekilmenizi talep ediyoruz’’ dedi.
Mahkeme heyeti duruşma savcısının Çarşı dosyasının ayrılması talebi nedeniyle beyanda bulunmak isteyen tutuklu sanıklardan avukat Can Atalay’ın talebini reddetti.
Tanrıkulu: ‘‘Aklımızla alay ediyorlar’’
Duruşma sonrası gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Çarşı dosyasını ayırdığı halde yargılamadan çekilmeyen mahkeme heyetinin dosyayı daha önce aynı yargılamada beraat kararı veren İstanbul 30’ncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermeyerek hukuka aykırı hareket ettiğini savundu.
Tanrıkulu, ‘‘Gerçekten aklımızla alay ediyorlar. Bu dava dosyası, 30’ncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi. Osman Kavala’nın tutuklu yargılandığı dosya, 30’ncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeydi. Bu mahkeme Osman Kavala dosyasını hukuka aykırı bir biçimde gerçekten akıllara ziyan bir şekilde 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi dosyası ile birleştirdi. 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya daha eski tarihli olduğu için ‘irtibat var’ diye birleştirdi. Bugün itibariyle 13’ncü Ağır Ceza Mahkemesi, ‘Çarşı dosyası ile bu dosya arasında irtibat yoktur, ayırıyorum, dedi. O zaman 30’ncu Ağır Ceza Mahkemesi’nden gelen dosyanın da 30’a geri gitmesi lazım. Mahkeme ne demiş biliyor musunuz? ‘Fotokopi makinamız yok. Gezi dosyası 100 klasör, Çarşı dosyası 6 klasör. Ben 100 klasörün fotokopisini çekip oraya gönderemem. O yüzden ben bakacağım’. Hukuk tarihinde olmamış görülmemiş işler’’ dedi.
‘‘Bunlarla helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız’’
Bu yargılamanın hukuk tarihinde benzer bir örneği olmadığını belirten CHP İstanbul milletvekili, hukuksuzlukları yaratanlara hukuk dairesi içinde hesaplaşacaklarını ifade etti.
Sezgin Tanrıkulu, ‘‘Böyle bir hukuksuzluk yok. Bunu herkesin gözünün içine soka soka yapıyorlar. Ben buradan HSYK’ya, Adalet Bakanı’na sesleniyorum. Biraz vicdan yok mu sizde? Türkiye’de hukuku, adaleti bu kadar yerlerde süründürmeye hakkınız var mı? Bu kadar usulsüzlüğü nasıl yaparsınız? Hukuk fakültesindeki öğrenciye anlatsanız inanmaz. Ama inanın buradan bir kez daha söylüyorum. Hepsinin hesabını hukuk kuralları içinde soracağız. Ve bunlarla helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız’’ dedi.