Beşiktaş kulübü taraftar grubu Çarşı davası ile birleştirilerek bozma kararlarından sonra üçüncü kez açılan Gezi davasında üçüncü duruşma yeni haftanın ilk gününde Çağlayan’da İstanbul Adliyesi’ndeki 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
52 kişinin yargılandığı davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala.
İkinci Gezi davasında beraat etmesine rağmen başka bir davadan hakkında tutuklama kararı olduğu için serbest bırakılmayan Kavala 1538 gündür Silivri Cezaevinde bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hakkındaki sözleri nedeniyle daha önce duruşmalara katılmayacağını açıklayan Osman Kavala’nın yer almayacağı duruşma tutuksuz sanıkların savunmaları devam edecek.
Can Atalay: ‘‘Sokakta itirazı krimimalize etmek istiyorlar, Kavala’nın tutukluluğu devam ettirilemez’’
Tutuksuz sanıklardan Taksim Dayanışma üyesi avukat Can Atalay, duruşmada savunma yapacak isimlerden biri.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Atalay, ‘‘Biz yarın Gezi’yi, Gezi direnişini savunacağız. Amasız fakatsız, hiçbir yan yola sapmadan Gezi direnişini ve orada olan milyonların hakkını savunacağız. Bu davayla AKP seçkinleri iki şeyi aynı anda hedefliyor. Birincisi başa çıkamadıkları Gezi direnişini hem tarihsel olarak kriminalize etmek bunu yaparken bugün ve gelecek kuşaklar için sokakta itiraz etmeyi suçmuş gibi göstermek istiyorlar. İkincisi de yine AKP seçkinleri özellikle Osman Kavala üzerinden tıpkı geçmiş dönmdeki Fetullahçılar gibi kendi ritmlerine uymayan herkesi belki de ‘dosya düşmana ibret olması’ beklentisiyle cezalandırma işiyle meşguller. İlginçtir dava dosyasına Kavala ile ilgili 15 Temmuz iddianamesi de girdi. Siyasi hayatları boyunca emperyalizme derli toplu itiraz edemeyenlerin ya da ‘üst akıl’ deyip emperyalizm diyemeyenlerin hele de Gezi direnişi üzerinden bu ülkenin anti emperyalist geleneğine ve soluna herhangi bir şey söylemeleri kabul edilemez. Kaldı ki 15 Temmuz’un siyasi ayağı ile ilgili hiçbir şey yapılmazken, hiçbir akla yakın delil benim görebildiğim kadarıyla ortaya konmamışken Kavala’nın tutukluğu devam ettirilemez, bu açık’’ dedi.
18 Ekim 2017’de gözaltına alındıktan on iki gün sonra 2013 yılındaki Gezi olaylarında ‘‘hükümeti devirmeye teşebbüs’’ ve 2016 yılındaki darbe girişiminde ‘‘anayasal düzeni cebir ve şiddetle değiştirmeye teşebbüs’’ suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine gönderilen Osman Kavala, 18 Şubat 2020’de ikinci Gezi davasında beraat etmesine rağmen daha önce beraat ettiği suçlama nedeniyle tahliye edilmeden cezaevinde önce gözaltına alındı sonra da tutuklandı.
AİHM kararını uygulamayan Türkiye hakkında Avrupa Konseyi ‘ihlal’ prosedürü başlattı
Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 12 Mayıs 2020’de verdiği kesinleşmiş ‘‘ihlal’’ kararına rağmen tutukluğu hala devam ediyor.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ‘‘Kavala'nın derhal serbest bırakılması’’ kararını uygulamayan Türkiye hakkında 35 üyenin oylarıyla ‘ihlal prosedürü’ başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ise Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüş bekliyor.
Kavala: ‘‘Türkiye’nin Avrupa Konseyi tarafından cezalandırılmasından ben utanırım’’
Kavala, duruşma öncesi kendisini ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grup Başkanvekili Özgür Özel’e Türkiye’nin kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nin yaptırımları ile karşı karşıya kalmasının vahim bir durum olduğunu söyledi.
Özel’in aktardığına göre Kavala, “Türkiye’nin kurucusu olduğu bir konsey tarafından cezalandırılmasından ben utanırım. Yaptırım kararından memnun olmam. Bu duruma getirmemeleri lazım. Bu konuyla ilgili Erdoğan ile Çavuşoğlu’nun basına yansıyan yaklaşımları arasında fark var. Avrupa Konseyi’nin yaptırımları dış müdahale olarak yorumlanamaz, Türkiye’nin kurucusu olduğu bir konseyin müdahalesi olarak bakmak lazım’’ dedi.