Amerika'da seçmenler bir sonraki başkanın kim olacağını öğrenmeyi beklerken Twitter, Facebook ve Google gibi teknoloji devleri, sitelerini denetlemeye ve dezenformasyon yayılımını engellemek için ne zaman müdahale etmeleri gerektiğine karar vermeye odaklanıyor.
İnternet firmaları, 2016 başkanlık seçimleri sırasında yabancı ülkelerin himayesindeki bazı unsurların seçime müdahale etmek amacıyla dezenformasyon yaymasına engel olamadikları gerekçesiyle yoğun eleştiri almıştı. Firmalar, 2020 seçimleri öncesinde ise sitelerini daha iyi korumak için bazı adımlar atma sözü vermişti.
Yapay zekayla denetim
Teknoloji şirketleri, Corona pandemisinin neden olduğu sağlık krizine ilişkin dezenformasyonu engellemek için daha somut önlemler almaya başladı. Bazı gözlemcilere göre şirketler, yapay zeka teknolojisinden de yararlanarak sitelerinde paylaşılan içerikleri otomasyonla denetleme yoluna gitti.
Düşünce kuruluşu New America bünyesindeki Açık Teknoloji Enstitüsü'nden Spandana Singh, internet firmalarının pandemi döneminde dezenformasyonla mücadele etmek için benimsediği uygulamaların seçim dönemine de yansıdığını söylüyor.
Singh, "İnternet şirketlerinin Amerikan seçimleri için getirdiği bazı politika ve uygulamalar büyük çoğunlukla Corona salgını sırasında aldıkları önlemleri içeriyor" dedi.
Öte yandan dezenformasyonla mücadele konusunda daha istekli olduklarının sinyalini veren teknoloji firmaları, zor bir denge kurmaya çalışacak: Seçimlerle ilgili dezenformasyonun yayılmasını engellemek için harekete geçmeli mi yoksa ister gerçekleri ister yalanları paylaşsınlar, insanların kendilerini ifade etmelerine olanak mı tanınmalı?
Teknoloji şirketleri hazırlıklı mı?
Açık Teknoloji Enstitüsü'nden Spandana Singh, sadece zararlı ya da yanıltıcı içerikleri kaldırmak yerine internet firmalarının içerik dengesi sağlamak için daha incelikli bir yaklaşım benimsediği görüşünde.
Uzman, firmaların, kuşku uyandıran ya da tartışmalı bazı içerikleri etiketlediğini, bazı durumlarda algoritmalarını değiştirerek bazı içeriklerin ön plana çıkmasını engelleme yoluna gittiklerini söylüyor.
Ancak Singh, yine de firmaların seçim gününe ne kadar hazırlıklı olduklarını bilmenin imkansız olduğunun altını çiziyor ve "şeffaflık ve hesap verilebilirlikten uzak oldukları için firmaların dezenformasyonu önlemek için harcadıkları çabaların nasıl etkileri olacağını anlamanın zor olduğunu" söylüyor.
"Acil durum" seçeneği
Kullanıcıların güvenilir bilgiye erişmesinin yolunu açmak için seçimlere ilişkin bazı şüpheli ve tartışmalı paylaşımları etiketlemeye başlayan Twitter, adayların resmi sonuçlar açıklanmadan zafer ilan etmesine izin vermeyeceğini açıkladı.
Facebook ise acil durumlar için geçerli olan bir mekanizmayı devreye sokabileceğini ifade etti.
Ancak firma, bu mekanizmanın ne olduğu konusuna açıklık getirmedi. Wall Street Journal gazetesi, Facebook'un Sri Lanka ve Myanmar'da uygulamaya koyduğu önlemlere başvurabileceğini bildirdi. Bunlar, seçim sonuçlarına ilişkin yanıltıcı verilerin bağlı olduğu iliştirileri (hashtag) devre dışı bırakmak, şiddet ya da yalan haber mesajı veren ve hızla yayılan paylaşımları bastırmak.
Spandana Singh, "Bu seçim süreci, yeni getirilen bazı uygulama ve politikalar için iyi bir sınav olacak. Bu uygulamaların etkili olduğunun görülmesi durumunda küresel çapta uygulanmaya başlanacağını düşünüyorum" dedi.
Kuzey Carolina Üniversitesi'nden Shannon McGregor, internetteki dezenformasyonla ilgili en büyük meselelerden birinin, teknoloji firmaları harekete geçene kadar yanlış bilgilerin hızla ve kapsamlı şekilde yayılabilmesi olduğunu söylüyor.
McGregor, "Firmaların seçim sonrası dönemde yaşananlara bağlı olarak hızla önlem alıp-almayacakları konusunda endişeliyim" diyor.
2020 seçimleri, sosyal medyanın demokratik sürece katkıda mı bulunduğu yoksa engelleme mi getirdiği konusunda yeni bir sınav niteliği taşıyacak.