Erişilebilirlik

Kamuda Diş Hekimliği Hizmeti Durma Noktasında


Dişçilik, yüzyıllar boyunca berberlerin hatta bazı yerlerde nalbantların yaptığı bir işti. Dünyanın ilk diş hekimliği fakültesi 1839’da Amerika’da, Baltimore’da açıldı. Türkiye’de ise 22 Kasım 1908’de bütçesi oluşturulan Dişçi Okulu, bilimsel diş hekimliğinin başlangıcı oldu. 1996 yılında alınan bir kararla 22 Kasım, diş hekimleri günü ilan edildi. Bilimsel diş hekimliğinin başlamasından bu yana geçen 112 yılın büyük bir kısmında Anadolu’nun birçok bölgesinde berberler ve sahte diş hekimleri faaliyetlerini sürdürdü.

Bunun en büyük nedeni diş hekimi sayısının az, ücretlerin yüksek olmasıydı. Ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) diğer hastalıklar için özel hastanelere gidenlerin masraflarını karşılarken ağız ve diş sağlığı hizmetleri bu kapsamın dışında kaldı. Devlet hastanelerindeki diş hekimliği hizmetleri de çok sınırlı kaldı.

Kamudaki diş hekimleri filyasyonda görevli

Bugün Türkiye’de 79’u faal, 18’i kurulma aşamasında olan 97 diş hekimliği fakültesi var. Yani artık diş hekimi sayısının azlığından değil çokluğundan şikayet edilecek bir noktaya gelindi. Devlet, ağız ve diş sağlığı merkezlerinin sayısını artırdı, diş hekimliği fakültelerinin çoğalmasıyla birlikte hastaların kamudan hizmet alma imkanı da arttı. Bütün bu gelişmelere rağmen, Corona virüsü salgınıyla birlikte kamunun ağız ve diş sağlığı hizmetleri neredeyse durma noktasına geldi.

Kamuda Diş Hekimliği Hizmeti Durma Noktasında
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:42 0:00

İzmir Dişhekimleri Odası Başkanı Yaman Yamangil’e göre, bunun nedeni kamudaki diş hekimlerinin filyasyon ekiplerinde görevlendirilmesi. VOA Türkçe’ye konuşan Yamangil, “Kamuda ağız ve diş sağlığı hizmetleri çok kısıtlı olarak yapılabiliyor. Şu anda fakülteler de kapalı. Çünkü oralarda oluşturulan sistem kalabalıklar oluşturan bir sistem. Kamu, pandemiyi ağız ve diş sağlığı açısından yönetemedi. Şartları da yeniden düzenlemek kolay değil. O yüzden hizmet şu an aksamış durumda. Ayrıca okullarda çocuklara diş minesini güçlendirmek için florlama yapılırdı. Bunlar da sekteye uğradı” dedi.

“Meslektaşlarımız yetkileri dışındaki işlere zorlanıyor”

Yamangil, filyasyonda görevlendirilen diş hekimlerinin yetkileri dışında işler yapmaya zorlandıklarını da sözlerine ekledi: “Corona ağız ve burun bölgesiyle ilgili olduğu için ve kamudaki dişhekimleri boş kalınca herhalde Sağlık Bakanlığı’nın aklına ilk onlar geldi. Arkadaşlarımız halk sağlığı açısından tabii ki görevlerini yapıyor. Ancak iş yükü sürekli artıyor. Mesleki yetkileri dışında kalan biçimde endikasyon (tedavi yöntemlerinin belirlenmesi) koymaları, ilaç yazmaları gibi işler tanımlanıyor. Ama bu hukuki bir temele dayanmıyor. Bir hastaya bir şey olsa, bir şikayet olsa arkasında hukuk yok. Bu yüzden korku yaşıyor.”

Kamuda hizmet durunca özele talep arttı

Kamudaki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin durma noktasına gelmesi hastaları ya tedavi olmama ya da parasını kendi cebinden ödeyerek tedavi olmaya zorluyor. Yamangil’e göre bunun dışında bir seçenek daha var. O da kamunun özel muayenehanelerden hizmet satın alması. Yani başka hastalıkları nedeniyle özel hastanelere giden hastaların tedavi masrafları nasıl büyük ölçüde SGK tarafından karşılanıyorsa, özel muayenehanelerden alınan ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin de SGK kapsamına alınması. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin pahalı olduğunun altını çizen Yamangil, bunun da özel kliniklere giden hastaları ekonomik olarak zorladığını vurguladı.

Özel bir klinikte hizmet veren diş hekimi Belgin Aktan da özellikle dövizdeki artışın kendi maliyetlerini artırdığını söyledi: “Giriş fiyatları çok yükseldi. Ama tabii biz hastalarımıza bunu çok fazla yansıtamadık. Çünkü gelir düzeyi belli olan bir kesimdeyiz. Bizim için zor oldu.”

Kamudaki hizmetlerin aksamasıyla birlikte özel kliniklere yönelişin arttığını söyleyen Aktan, VOA Türkçe’ye yoğunluğa karşı önlemleri de artırdıklarını söyledi: “İnsan korkuyor. Elimizden geldiğince korunmaya çalışıyoruz. Birçok ekipman aldık. Hastalara aralıklı olarak randevu veriyoruz. Hastaları da aydınlatmaya çalışıyoruz. Ama iş yükümüz çok arttı.”

“Tedavisi yarım kalanlar özel polikliniklere yöneldi”

Diş hekimi Aziz Erboz da meslekleri gereğince hijyen kurallarına zaten alışık olduklarını belirterek “Maske takma, önlük giyme, hastanın ağız hijyenin sağlama, aletlerin dezenfeksiyonu, sterilizasyonu zaten yapılan şeylerdi. O konularda ciddi çalıştığımız için çok da korkmadık açıkçası. Ama bir süre sonra vakalar artınca, Nisan ayında polikliniği kapattık. Çünkü önce ne yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyordu. İnsanlara nasıl yaklaşacağımızla ilgili bir yönlendirmeye ihtiyacımız vardı. Yaklaşık 1,5 ay bekledik. Sonrasında Sağlık Bakanlığı’nın, Dişhekimleri Odası’nın yönlendirmeleriyle tekrar açtık ve hızla artan bir talep oldu.”

VOA Türkçe’ye konuşan Erboz, kamuda hizmetin azalmasıyla birlikte özellikle tedavisi yarım kalan hastaların özel kliniklere yöneldiğini ifade etti: “İnsanlar devlet hastanesine ya da üniversite hastanesine gittikleri zaman genellikle sadece bir muayene yapılıp ya da sadece bir reçete verilip geri döndürüldüklerini söylediler bize. Telefonlarla gelen taleplerde ‘İşte biz şu hastaneye gittik veya şu fakülteye gittik ama işimiz yarım kaldı, siz devam eder misiniz?’ diye randevu alan insanlar oldu”.

Aldıkları eğitim gereğince bütün hastalara ayrım yapmadan hizmet vermek durumunda olduklarını söyleyen Erboz, bununla birlikte salgın günlerinde hastaları estetik amaçlı başvurulardan kaçınmaları konusunda uyardı. Diş çürüklerinin bir anda değil, uzun süreli ihmallerin sonucu olarak ortaya çıktığını hatırlatan Erboz, koruyucu diş bakımının aksatılmaması gerektiğini de vurguladı.

XS
SM
MD
LG