İngiltere’de seçim sonuçları, aday olduğu İşçi partisi için hezimet olsa da Feryal Demirci Clark’ı milletvekili yaptı. 30 yıl önce Türkiye’den gelmiş bir göçmen olarak, bir gün böylesi önemli bir görev ve sorumluluğu alabileceğini hayal bile etmediğini söyleyen Demirci Clark, VOA Türkçe’ye konuştu.
İngiliz eşinden soyadıyla Clark, Malatya, Kürecik doğumlu. Ailesi 1989 yılında göçmen olarak gelip Londra’ya yerleştiğinde, o henüz ilk öğretim çağında bir kız çocuğuyken 30 yıl sonra Exeter Üniversitesi biyoinformatik bölümü mezunu ve şimdi de bir milletvekili.
VOA Türkçe: Nasıl başardınız?
''Ben de bazen öyle düşünüyorum. Çok şok edici bir sonuç değildi. Ben14 senedir belediye meclis üyeliği, aynı zamanda Hackney bölgesi Belediye Başkan yardımcılığı yapıyordum. Kuzey Enfield bölgesinden 2013’de de adaylığımı göstermiştim, bu defa nasip oldu. Senelerdir yapmaya uğraştığım bir şeydi, bu defa başardım. Kuzey Enfield bölgesinde Türkiyeli Alevi, Kürt ve Kıbrıslı Türk sayısı çok yüksek. Onların desteğiyle başardık bu defa. Aday olmam onların desteğiyleydi ama çalışmakla oldu. Biz seçim bölgesinde 20 bin tane kapı çaldık. 20 binin üzerinde insanla görüşme yaptık. Kapı kapı dolaşarak 40 bin 'leaflet' dağıttık, 20 binin üzerinde kart dağıttık. Emek vermekle başardık bu olayı.''
Milletvekili Clark, Meclisteki ilk konuşmasıyla dikkatleri üzerine çekmişti. 152 cm’lik boyuyla meclisin en kısa ikinci milletvekili olduğunu belirtip konuşmasını, “boydan kaybettiğimi gür sesimle kazanacağım” esprisiyle tamamladı. İlk gün konuşmasını İngiliz Parlamentosu’nun bazı usüllerinden bahsederek anlatıyor.
''Ağır bir politik mesele üzerine olmamalı. Önceki dönemde görev yapmış milletvekillerini hatırlamak gerekli. Kendi seçim bölgesine ilişkin olmalı ve kendinden bahsetmeli.''
Feryal Clark’ın Meclisteki ilk konuşmasından şu bölümler İngilizce, Türkçe ve Kürtçe medyada çok paylaşıldı.
“Böylesi önemli bir tartışmada ilk konuşmamı yapma fırsatından dolayı minnettarım. Bu büyük salonda karşınızda olmak çok onur verici. 30 yıl önce ailesiyle birlikte gelen bir göçmen çocuğu olarak, ikinci vatanım haline gelen bu ülkeye milletvekili olarak hizmet edeceğimi hayal bile edemezdim. Sayın Başkan Yardımcısı, ben parlamentoya seçilen Türk, Kürt kökenli ilk milletvekiliyim. Aynı zamanda ilk Alevi milletvekiliyim. İngiltere’de 300 ila 500 bin Alevi olmasına rağmen bu nüfus İngiltere’nin yönetim kademelerinde yeterinde temsil edilemiyor. Buraya gelmeden önce en kısa boylu milletvekili olabilirim diye de düşünmüştüm. Ama 152’lik boyumun Hamstead-Kilburn temsilcisinden tam bir santimetre daha uzun olduğunu öğrendim. Boyu kısa olan kadınlara burada ilham kaynağı olabileceğimizi düşünüyorum. Ben seçmenlerime onlar için mücadele edeceğim sözünü verdim. Boydan kaybettiğimi sesimi gür çıkararak telafi edeceğim. Çok teşekkür ederim.”
Clark, bu konuşmayı ''Ben orada kendimi tanıtmak istedim. Çünkü biz orada bir ilk başardık. Hem benim için hem de toplumum için çok büyük bir olaydı. Onu vurgulamak istedim. Ondan sonra da kendi bölgemde yaşanan sorunlara değindim. Hatırlarsınız o konuşmamı sağlıkla ilgili konunun içerisinde yapmıştım. Kuzey Enfield’da yaşanan sağlık sorunlarını, doktorlardaki eksikliklere, hastanelerde kesilen fonlara değindim.Konuşmamı da boydan kaybettiğimi sesimi yükselterek tamamlayacağım veKuzey Enfield için gür konuşağım diyerek bitirdim. İlk konuşmamdı, esprili olsun dedim ve ağır olmamasını istedim.Parlamentodaki ilk konuşmaların hemen hemen hepsi o havada geçiyor. Çok sevindim, bizim Türkçe konuşan toplumun medyasında, Kürt medyasında ve İngiliz medyasında çok yer aldı'' sözleriyle anlatıyor.
VOA Türkçe: İngiltere’de milletvekili olmak zor mu, kolay mı?
''Bazı kişiler için kolay aslında. Eğer beyaz, erkek ve Oxford, Cambridge üniversitelerinden birinde okumuşsan, kolay. Fakat bir etnik kökenden gelen kadın olarak o kadar kolay değildi. Bizim buradaki toplumun sayısına bakarsanız, Türkçe konuşan toplum diyelim. Kürtler, Aleviler ve Kıbrıslıları da dahil ediyorum, 600 bini aşan sayıda kişiyiz ve ilk kez bir tek milletvekilimiz oldu. Demek ki o kadar kolay değil. Benim için de kolay olmadı. 14 yıldır İngiliz politikasındayım. İlk oldum, son olsun istemiyorum. Bir kapıyı bin kişi çalar, o kapı bir kişiye açılır. O kapıyı geçtikten sonra açık tutmak da çok önemli. Kuzey Enfield’da yaşayanlar için çalışırken, bir yandan da benden sonra daha çok kişinin gelmesi için çaba göstereceğim.''
VOA Türkçe: İngiltere Parlamento’su nasıl bir yer, nasıl hissediyorsunuz oradayken?
''Yazılı olmayan kuralları var. Onları öğrenmek uzun sürecek. Mesela, sanki herkes istediği yere oturabilirmiş gibi görünüyor ama öyle değil. Eski milletvekillerinin yerleri var, bir yerde yazılı değil, kimse söylemiyor da; ama öğreniyorsun. Epey bir etiket var. Nasıl soru sorabilirsin, ne zaman soru sorulur, ne zaman kalkılır, ne zaman çıkabilirsin. Öğrenmem gereken bir sürü konu var. Televizyonda çok daha büyük görünüyor o yeşil koltukların olduğu bölüm. İçeri girdiğimde çok çok daha küçük. Kendimi rahat hissediyorum şu andan sonra. Konuşmamdan sonra soru da sordum. Bölgemle, ilgimi çeken konularla alakalı… Önceki işimden dolayı, belediyedeki konumdan, alışkındım konuşmaya. Ama hala kayboluyorum, çok büyük bir bina. O kadar koridor var ki, kaybolmamak kolay değil.''
VOA Türkçe: İngiltere Parlamentosu gerçekten ‘Parlamentoların Anası’ mı yoksa İngiliz demokrasisinde de sorunlar var mı?
''Her demokraside sorunlar var. Demokrasi sadece seçimle iş başına gelmek değil çok sesliliktir. Bu ülkede her ne kadar benimseyemediğim sorunlar olsa da, Brexit olayı gibi, sonuçta bir seçimle oldu ve o seçimin sonucunu hayata geçirmek zorunda kalıyor şu andaki hükümet. Diğer demokrasilerle karşılaştırıldığında bence çok iyi çalışıyor ama tabii ki kaygılarım var. Şu anda Avrupa genelinde bir muhafazakar sağcı rüzgarı var. Hükümetlerin çoğu sağ ve muhafazakar. Etnik kökenliler ve farklı topluluklar için iyi olmayan politikalar gerçekleştiriyorlar. Muhafazakarlar bu seçimde de olduğu gibi her seçimde etnik kökenlileri öne sürerek ayrımcılık üzerinden seçim kazanmaya çalışırlar. Bu defa da aynı yapıldı. Demokrasi çalışmaya çalışıyor ama bazen istemediğin sonuçlar ortaya çıkarıyor. Şu andaki hükümet istemediğim bir sonuç ama sonuçta demokrasi. Bu ülkede, ülkemizde diğer ülkelere göre hala çoğulcu sesler var; medyada olsun politikada olsun, anlaşamasan, hoşuna gitmese de sesini duyurabiliyorsun, rahatlıkla.Bazı ülkelerde, kendi ülkemizde de biliyorsunuz kolay olmuyor. Onun için bence, memnunum.''
VOA Türkçe: ‘Kendi Ülkemiz’ dediğiniz Türkiye mi?
''Evet.''
VOA Türkçe: Temasınız var mı?
''Tabii ki. Ailem halen orada. Ziyaret ediyorum. Bir de çok sevdiğim bir ülke, daha çok ziyaret etmek isterim.''
VOA Türkçe: En son ne zaman gittiniz?
''Geçen Mayıs gitmiştim, İstanbul’a.''
Memlekete?
''Malatya. 1989’da ailemle ayrılmıştık. Ben bir daha gitmedim. Ablam ve ağabeyim tekrar döndü, ben gidemedim Malatya’ya. Gitmek isterim. Gerçi doğunun pek çok ilini ziyaret etmiştim, bir turla. Van, Mardin, Diyarbakır, Batman, Urfa… Malatya’dan da geçmiştik ama durmamıştık. Tabii ki doğduğum yeri ziyaret etmek isterim birgün.''
VOA Türkçe: Milletvekili olduğunuzda oradan tepkiler aldınız mı?
''Ben çok yoğun olduğum için telefonlara annem bakmıştı. Hatta Malatya’nın gazetelerinde bile haber olmuşum, Malatyalı biri İngiltere’de milletvekili olmuş, diye herkes çok gururlanmıştı. Hem Türkiye’den hem Avrupa ülkelerinden tebrik için çok telefon geldi.''
VOA Türkçe: Kaç yaşındaydınız buraya geldiğinizde?
''Söylersem şimdi yaşım ortaya çıkar. Çok küçüktüm, daha ilkokuldaydım, ilk yıllarında onu söyleyeyim. Birinci sınıfa Türkiye’de başlamıştım ama sonra buraya geldik. İlk, orta lise ve üniversiteyi burada okudum.''
VOA Türkçe: Zorluklar yaşadınız mı?
''Hiç hatırlamıyorum. İngilizce’yi nasıl öğrendim. Çocukken acaba bir travma gibi mi geliyor da insan unutuyor. Zorlukları hiç hatırlamıyorum, sadece İngilizce konuşmaya başladığım zamanları hatırlıyorum.''
VOA Türkçe: Aileniz zorluk yaşadı mı?
''Tabii ki. Dilini bilmedikleri bir ülkeye geldiler. Tabii ki çok zorluk yaşamışlardır. Dilini, kültürünü bilmediğin bir ülkeye gelip yerleşmek… Annemler buraya geldiğinde benim şu anki yaşımdan daha çok gençlerdi. Çocuklarını büyütüyorlardı, iş bulmak zorundalardı. Zorluklar yaşandı ama çok büyük başarı da gösterdiler. Bizim toplumumuz burada gerçekten çok başarılı. Birlikte çalışan, birbirini destekleyen bir toplum. Çok güzel şeyler başardılar. Ekonomik, kültürel büyük katkıları var bu ülkeye. Hiç sorun yok demek istemiyorum. Her diasporada toplumda olduğu gibi, bizim toplumda da sorunlar yaşanıyor ama iyi yönleri daha fazla.''
VOA Türkçe: İki göçmen çocuğu, biri Sacit Cavit diğeri Sadık Han. İkisinin de babası onları otobüs şoförlüğü yaparak okutmuş. O çocuklardan biri Maliye Bakanı diğeri Londra Belediye Başkanı. Sizin babanız ne yaparak okuttu sizi?
''Babam tekstilciydi. Köyde hayvancılık yaparken Almanya’ya gitmiş, tramvaylarda çalışmaya. Sonra Türkiye’ye dönüp bizi buraya getirdikten sonra tekstil işi yaptı. Annem de aynı şekilde. Çünkü bizim toplum ilk geldikleri senelerde tekstil firmalarında iş buldu. Çoğu Kıbrıslı Türklerin işlettiği fabrikalardı. 80’lerde buraya geldiklerinde rahatlıkla iş bulabildiler. Senelerce oralarda çalıştılar.''
''Ailem bizi çok destek vererek büyüttü. Belki bize yansıtmamışlardır ama diğer ‘diaspora toplumları’ gibi örneğin Kuzey Londra’da yaşayan toplumların hepsi çok berbat konutlarda yaşıyorlardı. Ben Hackney’de büyüdüm. Hackney’deki evlerin, okulların eğitim seviyesi çok berbattı. O dönemde orada eğitim görüp de üniversiteye gidebilen çok az kişi var. O konuda çok çok şanslıyım. Eğitim çok kötüydü yaşadığımız konutlar, bölgeler çok kötüydü. Hackney Belediyesi’nin o zaman garanti edebileceği tek şey her sokakta yanmış bir araba. Şu an Hackney’de dolaşan biri 80’lere kıyasla oraları tanıyamaz. Çok çok daha farklı bir bölge. Bizim toplum ilk geldiği senelerde ilk bu bölgelerde yerleştiler. Çok zorluklar yaşadılar ama ben çocuktum. Annemler beni parka, okula götürünce ben mutlu oluyordum. Hatırlamıyorum ama durumlar hiç kimse için tabii ki o kadar iyi değildi. Annemler 12-13 saat çalışıyordu günde ama şimdi emekliler, ablam ve ağabeyimden torunları var.''
VOA Türkçe: İngiltere’de siyasi hava nasıl sizce? İşbaşına gelirken Parlamentoyu askıya almış bir hükümet var. Şimdi de kamu yayıncılığını baskı altına almak istiyorlar, lisans ücretlerindeki zorunluluğu kaldırarak.
''Buna, şu an çok ağır bir tepki var. BBC bu ülkenin en saygı duyulan kurumlarından biri. İktidardalar ve bunu yapmaları kolay olabilecek. Umut ediyorum herkes tarafından bir ayaklanma olur buna karşı. Batıyı etkisi altına alan sağ muhafazakar rüzgardan dolayı. Örneğin Trump’ın taktikleri burada da uygulanmaya başlanacak. Bence Britanya halkı o kadar kolay kabullenmez.''
VOA Türkçe: Tam görev başına geldiniz, Muhafazakarlar iş başına geldi. Medyaya baskı var. Şu andaki ortam sizi endişelendiriyor mu?
''Çok çirkin bir olay. Amerika’da uygulanan politikalar burada da uygulanmaya başlanıyor. Zor sorularla Başbakan zorluk çekmesin diye ve nasıl olsa sosyal medyayla kendi istediği kitleye ulaşabildiği için normal medyayı ortadan kaldırmak gibi çalışmalar yapmaya başladılar. Bir de sadece kendilerine ılımlı olan gazetecilerle, televizyoncularla görüşmek istiyorlar. Bu doğru olmayan bir şey. Tehlikeli adımlar bunlar. BBC’ye yönelik saldırılar, belli gazetecilerin içeri alınmaması kaygı verici. Bence Britanya’da bunları engellemek için yeterince kanun var. BBC’ye saldırılar toplum tarafından da sıcak görülmeyecek, sert tepki olacak. Tam olarak ne istedikleri belli değil ama daha da netleşince tepkiyle karşılaşacaklarını umuyorum.''
VOA Türkçe: Türkiye’deki parlamenter sistem yerine şu an uygulamadaki başkanlık sistemine nasıl bakıyorsunuz?
''Türkiye’yle ilgili bence çok daha mantıklı. Bütün ülkenin kararlarının bir kişi üzerinden yapılmaması gerekiyor. Sonuçta bütün gücün bir kişide olması ne demokrasi ne de halk için iyi olan bir şeydir. Eğer halk kendi milletvekillerini seçebiliyorsa onların da parlamentoya gidip halkını temsil etmesi lazım. Halkın sesi olarak gidiyorsan orada sesinin duyulması lazım, sen halkın sesisin. Bütün sesin, bütün gücün bir kişide olması bence doğru değil.''
VOA Türkçe: Eklemek istediğiniz bir şey?
''Siz parlamentoya girmenin kolay olup olmadığını sormuştunuz. Parlamentoya girmek bu ülkede kolay değil. Biraz emek gerektiren bir olay. Bizim Türkiyeli, Türkçe konuşan topluma; Türk, Kürt, Kıbrıslı Türk halkımıza politikayla ilgilenmeleri, özellikle İşçi Partisine üye olmasını isterim. Çünkü milletvekili olunabilmesi için özellikle İşçi Partisi için, bir geçmişinizin, çalışmışlığınızın olması lazım. İlerde milletvekillerimizin sayısını artırmak istiyorsak, ki birçok genç ve yetenekli insanlarımız var -ki ben o kadar genç de değilim-çok kişi var. Onların da politikaya girmelerini, partilere üye olmalarını isterim. Ki önümüzdeki seçimde bir değil birçok adayımız olsun.''