Türkiye’de 2023’ün Haziran ayında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine bir yıldan az süre kala anket şirketleri araştırmalarına hız verdi. Merkezi İzmir'de bulunan Integral Araştırma Şirketi’nin yaptığı ankette 10 kişiden 8’i ekonomik koşullarının kötüye gittiğini ifade etti.
Çalışmada, İzmirliler’in ülkeyi yönetme konusunda sadece iktidara değil, muhalefete de güvenmediği ortaya çıktı. CHP’nin kalesi olarak görülen kentte muhalefet partileri arasında İYİ Parti’nin en yüksek güven oyuna sahip parti olarak öne çıkması dikkat çekti.
28-31 Mayıs tarihleri arasında İzmir’in 30 ilçesinde bin 164 katılımcıyla telefonda yapılan anket çalışmasının sonuçlarını, şirketin genel koordinatörü Ümit Yaldız özetledi.
Yaldız, “Bu araştırma genel hatlarıyla iktidar blokunda erimeyi gösteriyor her şeyden önce. Cumhur İttifakı diye tanımladığımız AK Parti ve MHP oylarında, özellikle AK Parti oylarında neredeyse 2002 seviyelerine, başlangıç noktalarına dönüşü gösteriyor. Ayrıca Millet İttifakı cephesinde kısmen bir toparlanma, hatta bazı partiler özelinde de yükselişi bize gösteriyor. Son seçim sonuçlarını baz alırsak, özellikle İzmir'de İYİ Parti özelinde bir yükselişten söz etmemiz mümkün görünüyor. Yeni kurulan partiler açısından kısmen bir kımıldanma varsa bile, mülteci politikası üzerinden konjonktürel yükselen ve yüzde 2'lere yaklaşan Zafer Partisi hariç çok ciddi belirgin bir yükselişten söz edemiyoruz. Ancak İYİ Parti özelinde bir yükseliş söz konusu. CHP oylarında ise 24 Haziran 2018 seçim sonuçlarına göre oylarını koruma söz konusu. Bir kararsız ve protest seçmenimiz de var. Yaklaşık yüzde 20'ye yakın bir gruptan söz etmek mümkün” dedi.
“İzmirliler iktidara da muhalefete de güvenmiyor”
Ankete göre İzmir’deki her 10 seçmenden 7’sinin AKP’nin ülke yönetimine olan yaklaşımı olumsuz.
“Sizce AK Parti hükümeti Türkiye’yi ne derece iyi yönetiyor?” sorusuna ankete katılanların yüzde 69,2’si “kötü” ve “çok kötü” yanıtı verdi.
24 Haziran 2018 genel seçimlerinde AKP’ye oy verdiğini söyleyenler tarafından yüzde 35,1 ile en fazla “orta” yanıtı verilirken, ittifak ortağı MHP tabanının yüzde 48,6’sından da “kötü” ve “çok kötü” yanıtı geldi.
Ancak ülkeyi yönetmekte hükümete güven duymayan İzmirliler muhalefet partilerine de güvenmiyor. “Türkiye’yi yönetme konusunda muhalefet partilerinden hangilerine ne ölçüde güveniyorsunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 53,9’u “hiçbirine” yanıtını verdi.
Sonuçları VOA Türkçe’ye değerlendiren Yaldız, “Bizim ölçümlerimize göre siyasi partiler özelinde güven sorunu tek haneli rakamlara kadar düşmüş durumda. İzmir, Türkiye'nin mevcut iktidar tarafından yönetilebileceğine asla inanmıyor ama muhalefete de tam manasıyla sarıldığını söyleyemiyoruz. Her iki seçmenden biri, hatta bir parça fazlası muhalefetin de Türkiye'ye yönetemeyeceği noktasında hemfikir. Ama her altı ayda bir İzmir'in siyasi haritası ve nabzını ölçmeye çalıştığımız önceki araştırmalarımızla kıyaslandığında burada İYİ Parti’ye güven bir yıl öncesine göre iki katına çıkmış durumda. ‘İYİ Parti daha iyi yönetir’ diyenlerin oranı son bir, bir buçuk yıl içerisinde yüzde 5’lerden 7'lere, 7'lerden 15'lere kadar geldi. Ama hala daha muhalefet blokunun tam manasıyla halkın güvenini arkasına aldığını ve ülkeyi yöneteceği noktasında halkı ikna ettiğini söylemek çok zor” diye konuştu.
“İYİ Parti şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinden büyüyor”
Integral’in araştırmasına göre Türkiye’yi yönetme konusunda en çok güvenilen muhalefet partileri sırasıyla yüzde 18,8 ile CHP ve yüzde 15 ile İYİ Parti oldu. İYİ Partili seçmenler yüzde 72,7 oranında İYİ Parti’ye “çok güveniyorum” yanıtı verirken, CHP’li seçmenlerin sadece yüzde 33,9’u CHP’ye “çok güveniyorum” dedi.
Yaldız, İYİ Parti’nin en yüksek güven oyuna sahip parti olarak kentte öne çıkmasını, “İYİ Parti şu anda Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinden büyüyor” ifadesiyle yorumladı.
Yaldız, “İYİ Parti’nin MHP bünyesinden aldığı başlangıç oyları var. Bu oylar İzmir'de 2018 seçimlerinde yüzde 10-11 seviyelerindeydi. Sonrasında seküler, kentli, CHP’li, Kemalist, laik seçmen özelinde de Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine duyulan birtakım tepkiler üzerinden de İYİ Parti seçmeni her iki cepheden de ciddi anlamda bir büyüme refleksi gösteriyor” diye konuştu.
İzmir aslında merkez sağın kalesi mi?
Yaldız geçmişte İzmir’in en çok merkez sağ partilere oy veren bir kent olduğunu anımsatarak İYİ Parti’nin gelecek seçimde oyunu daha fazla arttırabileceğini de vurguladı.
Yaldız, “İYİ Parti'nin İzmir'deki potansiyeli şu an bizim ölçtüğümüz değerlerin çok üzerinde. Belki iki katından da fazla. Bu hafta sonu seçim olsa kararsızları dağıttığımızda İYİ Parti için yüzde 17-18 gibi bir orandan söz ediyoruz ama potansiyeli bunun iki katı, hatta daha da üzerinde. İzmir'in CHP’nin kalesi olması, son 20 yılda ideolojik kutuplaşma ikliminin etkisiyle olan bir durum. Aslında çok rasyonel bir veri değil. Seçim sonuçlarıyla da örtüşen bir veri de değil. Çok partili yaşama geçtikten sonra İzmir'de CHP’nin 1977'ye kadar birinci parti olmuşluğu yok. İzmir'de Anavatan Partisi (ANAP), Doğru Yol Partisi'nin (DYP) zaferlerinden yakın tarihte söz etmek mümkün. 2002 öncesindeki tüm seçimlere bakarsak, İzmir'in hep söylenegelen bir öncü kent misyonu var. Bu aslında siyasette de var olan bir misyon. İzmir'in çok partili yaşamda desteklediği, yani birinci parti yaptığı partilerin hep iktidara geldiği gerçeği var. İktidarın büyük ortağı olduğu ya da tek başına iktidar ele geçirdiği gerçeği var. Eğer İYİ Parti Türkiye'nin yeni döneminde bir iddia sahibi olmak istiyorsa, İzmir'deki kurgusuna sadece lider odaklı ve liderinin gücüyle var olan değil, kadrosuyla da akla gelen bir vizyon ortaya koyabilirse halkın güvenini daha yoğun bir şekilde alır ve bugünkü rakamların çok çok üzerinde bir potansiyele sahip olur diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Türkiye'de sağdan sola, soldan sağa geçiş kolay değil”
CHP üzerine yaptığı akademik çalışmalarla tanınan siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun da kentte merkez sağ tabanda artış yaşandığı görüşünde. Buna karşın Tosun, İYİ Parti’nin CHP içinden büyüdüğüne karşı çıkıyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Tosun, “Kendisini ideolojik olarak merkezde tanımlayan seçmenler İzmir'de bugün itibariyle daha fazla. Dolayısıyla trendde bir değişim söz konusu. Atatürkçü, ılımlı milliyetçi seçmen kitlesi ağırlıkta. Kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayanlarsa çok sınırlı. Dolayısıyla kentte azımsanmayacak bir merkez sağ taban var. Merkez sağda kendisini tanımlayan seçmenlerin, kentte her üç seçmenden biri olduğunu düşünüyorum. Ama bu oy dengesinin çok fazla değişmesi, yani bir bloktan diğer bloka geçiş anlamında kolay değil. En fazla AKP'den İYİ Parti’ye, MHP'den İyi Parti'ye geçiş söz konusu olabilir. CHP seçmeni önemli ölçüde kendisini partisine yönlendirme konusunda tutarlı gidiyor” dedi.
CHP’nin oy gücünü koruduğunu ve birkaç puan oy artışına da sahip olduğunu söyleyen Tosun, “Türkiye'deki seçmenlerin oy hareketliliği ya da oy kaymalarında asıl trend, blok içi hareketlenmelerdir. Dolayısıyla bundan yola çıktığımızda AKP, İYİ Parti genelde sağ ideolojik blok içinde yer alan partiler olduğu için bu blok içindeki hareketlilikte AKP'den ve MHP'den bir miktar İYİ Parti'ye geçiş olduğu için doğal olarak 24 Haziran sonuçlarıyla karşılaştırıldığında İYİ Parti oylarında yükseliş var. CHP’nin oy geçişkenliği yaşayabileceği farklı bir ideolojik blok yok. Yani Türkiye'de sağdan sola, soldan sağa geçiş kolay değil. Daha uzun dönemli bir durum. CHP dışında aynı ideolojik blokta güçlü bir sol parti de yok. Dolayısıyla geçişkenlikler bu koşullarda gerçekleşiyor” diye konuştu.
“İYİ Parti henüz tabanıyla tavanı arasındaki türdeşliğin oluşma sürecinde olan bir parti”
Profesör Tanju Tosun, İYİ Parti’nin merkez sağ konumunu güçlendirdikçe oylarını arttırabileceğini de belirtti.
Tosun, “İzmir'de İYİ Parti seçmeni kendisini merkezde tanımlıyor. Yani 1'in en solu, 10'un en sağı gösterdiği, 5 ve 6'nın merkezi gösterdiği bir ideolojik cetvelde, İYİ Parti seçmeninin yarıya yakını kendisini merkezde tanımlıyor. Şimdi seçmen merkeze doğru bir hareket halinde. Bu milliyetçi seçmen için de geçerlidir, CHP’den geçen sınırlı sayıda sosyal demokrat kökenli seçmen için de geçerlidir. Ama hala seçmen tabanının kendisini merkezde tanımlamasıyla partinin örgüt yapısı farklı. Partinin tabanı da farklı. Örgüt yapısına bakıldığı zaman geçmişte MHP'de aktif olarak politika yapmış, profesyonel milliyetçi aktörler de parti teşkilatındalar. Gerçi son dönemde örgütten sorumlu genel başkanın değiştirilmesiyle biraz daha liberal bir çizgiye doğru örgüt geçmeye başladı. Tabana baktığımız zamansa Meral Hanım merkez sağda da MHP'de de siyaset yapmış bir aktör olarak düşünüldüğünde aslında ideolojik olarak milliyetçi sağla merkez sağın harmanlanmış bir politik figürü olarak görülebilir. Fakat Meral Hanım'ın hemen altındaki profesyonel teknokrat kadroya bakıldığında burada liberal ve sosyal demokratların da azımsanmayacak olduğunu görüyoruz. Yani İYİ Parti henüz tabanıyla tavanı arasındaki türdeşliğin oluşma sürecinde olan bir parti. Bu ne kadar hızlı oluşursa seçmenin zihninde de İYİ Parti'yi konumlandırılacak yer netleşecek. Netleştiği takdirde seçmenden bir miktar oy almaya devam edebilir. Herhalde Türkiye koşullarında bugün için merkez sağda olmak, merkeze oynamak da böyle bir şey olsa gerek. Yani ideolojik anlamda ne kadar tutarlı olursa, kendisini merkez sağa oturtma konusunda çaba gösterirse, seçmenden karşılık bulma potansiyeli de o kadar yüksek olduğunu düşünüyorum” dedi.
İYİ Parti’nin oylarını arttırmaktaki başarısını AK Parti’nin kuruluşuna da benzeten Tosun, “İYİ Parti, özellikle AKP'den gelen seçmenler içinde ekonomik koşulları Türkiye ölçeğinde alt sosyoekonomik statüde olanlardan azımsanmayacak bir destek görmeye başlamış durumda. Dolayısıyla tipik yoksul sağ seçmen için 2000'lerin başında AKP'nin kurtarıcılık rolü nasıl algılanmış ise, bugün itibariyle İYİ Parti'yi de öyle konumlandıran, özellikle yoksul bir seçmen kitlesi var. İzmir örneğinde de yoksullardan en fazla CHP destek alırken, ikinci en fazla destek alan İYİ Parti” şeklinde konuştu.
Tosun, İYİ Parti’nin İzmir’de beyaz yakalı seçmenin oyunu almaktaysa zayıf kaldığını söyleyerek, bunun parti için bir handikap olduğunu belirtti.
“İzmir'in 20 yılı aşkın bir iktidar yorgunluğu varsa bile bir o kadar da yerel iktidardan yorgunluğu olduğu aşikar”
Tosun İYİ Parti’nin CHP içinden büyüdüğü görüşüne katılmasa da Integral Araştırma Genel Koordinatörü Yaldız, İzmir’de İYİ Parti’nin CHP’yle yerel yönetim alanında da rekabete girebileceği düşüncesinde.
Yaldız şunları söyledi: “Şu anda Millet İttifakı'nın iki büyük partisinden söz ediyoruz. Altılı masanın iki önemli aktöründen söz ediyoruz ama bunlar muhtemelen önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar veya genel seçimlere kadar örtülü bir şekilde rekabet edecekler. Bir sonraki 2024'teki yerel seçimde de alenen rekabet edecekler şeklinde bir fotoğraf gözüküyor şu anda ufukta. İYİ Parti ‘MHP’yi sevmeyenler partisi’ görünümünden uzaklaşıp yeni parti olduğu gerçeğini halka biraz daha hissettirebilirse, eski aktörlerle devam eden yeni parti değil de gerçekten yeni bir parti olduğu heyecanını ve güvenini hissettirirse, İzmir'in her ne kadar 20 yılı aşkın bir iktidar yorgunluğu varsa bile bir o kadar da yerel iktidardan yorgunluğu olduğu aşikar. Bu çerçevede siyasete yeni bir iddia ve soluk getirerek İzmir'de bir yerel başarıdan söz etmek şimdiden mümkün görünüyor.”