Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya savaş açmasından üç ay sonra NATO’ya üyeliğin kapısını aralayan, ancak hala Türkiye ve Macaristan’dan onay alamayan İsveç’in bekleyişi sürüyor.
İsveç'in üyeliğine karşı çıkan Türkiye, geçen Temmuz ayında Litvanya'da yapılan NATO zirvesinde vetosunu kaldırmıştı; ancak TBMM’de kabulü Ekim ayında başlayacak yeni yasama dönemine bırakılmıştı.
İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’ın son açıklaması ise NATO üyeliğinin hemen gerçekleşmeyeceğinin sinyalini verdi. 3 Ekim’de İsveç Parlamentosu’ndaki AB oturumu sonrası basının sorularını yanıtlayan Kristersson, Ankara ve NATO'nun, İsveç'in başvurusunun en kısa sürede TBMM’ye sunulması konusunda el sıkıştığını vurguladı.
Ancak bir soru üzerine Ekim ayında NATO üyeliğinin onaylanacağının sözünü veremeyeceğini söyleyen İsveç Başbakanı, ''Bu karar Türkiye'ye ait, Türkiye kendi kararlarını kendi alır'' dedi.
İsveç basınına göre Kristersson, “Sanırım herkes bunu parlamentonun açılmasından kısa bir süre sonra Türkiye'nin İsveç'in NATO başvurusunu onaylayacağı şeklinde yorumluyor. Artık parlamento açıldı, şimdi tam zamanı’’ dedi.
Ancak TBMM’de İsveç’in hemen gündeme alınacağına dair bir işaret yok. 1 Ekim’de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “İsveç, Ankara’nın NATO üyeliği konusunda desteğini almak için terörle mücadelede daha katı adımlar atmalı” demişti.
İngiliz Financial Times gazetesine konuşan Yılmaz, TBMM’nin bu konuda çok hassas olduğunu kaydetmişti.
Ankara kulislerinde iddialar çeşitli. VOA Türkçe’ye bilgi veren kaynaklara göre, TBMM’nin İçişleri Bakanlığı’na saldırının gölgesinde açılması nedeniyle İsveç’in NATO’ya üyeliği ne muhalefetin ne de iktidarın önceliği. Kasım ve Aralık ayları da bütçe görüşmeleri nedeniyle yoğun geçeceğinden, Cumhurbaşkanlığı’nın İsveç’in katılım protokolünü, Aralık’tan önce TBMM’ye göndermesi beklenmiyor. Yeni anayasa ve Mart ayındaki yerel seçimlerin de öncelik olduğu TBMM’nin, İsveç’in NATO üyeliğini yarıyıl tatilinden sonra Ocak ayında gündemine alabileceği de konuşuluyor.
Ancak uzmanlara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüm bu tahminleri boşa çıkarabilir. Kadir Has Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel’e göre İsveç'in NATO'ya katılması konusunda bizzat taahhütte bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında TBMM’nin özgür bir iradesi bulunmuyor.
Washington’daki düşünce kuruluşu Ortadoğu Enstitüsü’nün etkinliğinde konuşan Özel, “Yani Sayın Erdoğan Ekim ayında İsveç'in üyeliğini isterse, TBMM’ye sunduktan sonra geçecektir. Önsezilerim ve BM Genel Kurul toplantılarında bu tartışmayı yeniden alevlendirmesinin nedeni her neyse, o neden halledilirse; İsveç'in katılımının gerçekleşeceğini düşünüyorum. F-16'larla ilgili bir garanti mi yoksa Beyaz Saray'a bir davet mi, gerçekten bilmiyorum ama benim önsezim geçeceği yönünde’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak geçen hafta Nahçıvan ziyareti dönüşünde konuşmuş, "İsveç'i F-16 ile bağlı hale getiriyorlar. Yani diyorlar ki bunu halledin. Kanada, Amerika aynı şeyi yapıyor. Biz de diyoruz ki, 'sizin Kongreniz varsa bizim de parlamentomuz var.' Biz parlamentomuzu geri plana atamayız ki" demişti.
Bir diğer iddia da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve ABD Başkanı Joe Biden'ın Aralık ayında Washington'da görüşeceği. Bu görüşmenin resmen açıklanması da İsveç'in NATO üyelik sürecini hızlandırabilir.
“ABD ve İsveç dışişleri bakanları NATO üyeliğini görüştü”
Washington böyle bir görüşme olasılığı konusunda ser veriyor sır vermiyor. Ancak 3 Ekim’de İsveç Başbakanı’nın TBMM ile ilgili açıklaması ile aynı gün ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen yazılı açıklama ise beklentileri arttırdı.
Açıklamaya göre Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström ile görüştü ve İsveç'in NATO üyeliği için yapılan son hazırlıkları gözden geçirdi.
Görüşme aynı gün bakanlığın günlük basın brifinginde de soruldu. Ancak Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, üyelik süreci ile ilgili bir zaman çizelgesi sunmaktan kaçındı; F-16'ların Türkiye'ye gönderilmesi konusunun ise ABD Kongresi'nin konusu olduğunu söylemekle yetindi.
Blinken, New York’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yüz yüze görüşmüştü. Görüşme ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nahçıvan dönüşü açıklamalarında, bu görüşmelerin sürdüğünü söylemiş; “F-16’larla ilgili bu konuda en önemli sıkıntılarımızdan biri de ABD’li senatör Bob Menendez’in ülkemiz aleyhine faaliyetleriydi. Şimdi bu durumu fırsata dönüştürüp kendisiyle (Blinken’la) tekrar görüşmekte fayda var. Bu sayede F-16 ile ilgili süreci de belki hızlandırma fırsatımız da olabilir’’ demişti.
Erdoğan yolsuzlukla suçlanan ve bu nedenle Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığından ayrılan Menendez’in devreden çıkmasının avantaj sağladığını ancak F-16 meselesinin sadece Menendez’e bağlı bir konu olmadığını da kaydetmişti.
Washington’daki düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nin Türkiye Direktör Yardımcısı Grady Wilson’a göre Erdoğan’ın bu açıklamasıyla, F-16 satışı ile İsveç'in NATO üyeliğinin Türkiye parlamentosunda oylanmasının bağlantılı olduğunun açıkça kabul edilmesi olumlu bir adım.
Wilson, Atlantik Konseyi için kaleme aldığı yazısında, Menendez'in başkanlıktan ayrılmasının ABD'nin Türkiye'ye F-16 satacağını garanti etmese de, masadaki anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi için yeni bir alan açtığını söylüyor; ancak konunun hala karşılıklı beklentiler nedeniyle açmaza dönüşme riski var.
Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanlığını Bob Menendez'den devralan Senatör Ben Cardin’in İsveç'in NATO üyeliği dışında başka konuların da Türkiye’ye F-16 verilmesi kararında etkili olacağını söylemesi de bu riske işaret ediyor.
Ortadoğu Enstitüsü'nün Türkiye Programı Direktörü Gönül Tol da Menendez denklemden çıksa bile F-16 meselesinin çözülmeyeceği görüşünde. Tol, “Erdoğan'ın NATO'nun genişlemesi kartını kullanarak taviz koparma çabalarına karşı çok fazla kızgınlık olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle bence Erdoğan'ın F-16 baş ağrısı Senatör Menendez’in gidişi ile geçmeyecek’’ diyor.
Grady Wilson’a göre zaman daralıyor ve bir ilerleme kaydedilmez, Türkiye F-16'ları temin edemez ve savaş uçaklarını başka ülkelerden tedarik etmeye çalışırsa, ikili ilişkilerde daha derin bir çatlak oluşabilir.
“Böyle bir sonuç ne Türkiye'nin ne de ABD'nin stratejik çıkarlarına uygun olur” diyen Wilson, Biden yönetiminin diplomatları aracılığıyla ve Kongre'ye erişerek bu durumun üstesinden gelmek için gayretle çalışması gerektiğini söylüyor.
İsveç açısından da süreç Türkiye ile bitmiyor. Zira NATO üyesi Macaristan da İsveç'in ittifaka katılma talebini henüz onaylamadı.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, 25 Eylül’de parlamentonun yeni yasama dönemi açılışında, "İsveç'in güvenliğini tehdit eden hiçbir şey olmadığını" ve bu nedenle NATO üyeliğini onaylamak için "acele etmediklerini" söyledi.
Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto da geçen Temmuz ayında, NATO’nun Vilnius zirvesinden önce, İsveç’in üyeliği konusunda Türkiye ile birlikte hareket edeceklerini söylemişti. Szijjarto, "Türkiye'nin duruşunda bir değişiklik olursa, o zaman elbette Macaristan’ın NATO üyeliği sürecinde hiçbir ülkeyi engellemeyeceğine dair sözümüzü tutacağız" demişti.
Forum