Millet İttifakı’nın CHP’li adayı Ekrem İmamoğlu’nun kesin zaferiyle sonuçlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi, 31 Mart seçim sonuçlarından çok farklı sonuçlar içeriyor.
Bir önceki seçimi yaklaşık 14 bin farkla önde bitiren İmamoğlu, Cumhur İttifakı’nın AKP’li adayı Binali Yıldırım’la arasındaki farkı 806 bine çıkardı. Oransal fark ise binde yirmi beşten, yüzde 9,2’ye yükseldi.
Ancak çok daha önemli bir değişiklik daha var.
İmamoğlu sadece 11 ilçede geride kaldı
Ekrem İmamoğlu’nun çok küçük farkla önde bitirdiği ilk seçimde İstanbul’un 39 ilçesinden 26’sında Adalet ve Kalkınma Partisi adayı birinci çıkarken bu kez 28 ilçede Cumhuriyet Halk Partisi adayı ipi göğüsledi.
AKP geleneksel olarak çok güçlü olduğu Eyüpsultan, Beyoğlu, Üsküdar, Sancaktepe, Fatih, Bayrampaşa, Zeytinburnu gibi ilçelerde CHP adayının gerisinde kaldı.
Kuru: ‘‘AKP, partizan olmayan seçmenini kaybetti’’
Araştırmacı Nezih Onur Kuru, başta Bakırköy, Adalar, Şile, Çatalca olmak üzere bütün ilçelerde Binali Yıldırım’ın bir önceki seçime göre oy kaybettiğinin altını çiziyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kuru, ‘‘Binali Yıldırım’ın en çok oy kaybettiği ilçeler, CHP’nin zaten güçlü olduğu ilçeler. AKP’nin partizan olmayan ama kendisine oy verebilen seçmeni kaybettiğini görüyoruz. Buralar, daha yüksek eğitimli Kadıköy, Bakırköy, Şişli gibi ilçeler Binali Yıldırım’ın en başarılı olduğu bölgelerdi. Bu seçimde kendi seçmen grubu dışındaki seçmeni kaybetti. Bunun rakamsal karşılığı ilk bakışta 220 bin oy. Bu kadar oy kaybedildi. AKP’nin elindeki ılımlı seçmen ya sandığa gitmedi ya da karşı tarafa oy verdi. İmamoğlu’na gelince, o 2017 referandumundaki 'hayır' oylarını kendi bünyesinde topladı. 'Hayır' blokunu konsolide etti. Demek ki kutuplaştırma siyaseti muhalefetin elini güçlendirdi’’ dedi.
"İmamoğlu Kürtler ve yoksullardan ciddi destek aldı’"
Kuru’ya göre, oy kaybında ekonomik kriz kadar YSK’nın iptal kararından başlayarak seçim kampanyasının başarısızlığı da rol oynadı.
‘‘Oy kaybında siyasi kampanyanın da rolü var. YSK kararı, Kürt çıkışı, Pontus meselesi oyları beklenmedik derecede düşürdü. Ekonomik sorunlara, siyasi gerekçeler de eklenince oylar 4 milyon 200 binden 3 milyon 935 bine düştü. Her türlü şart Yıldırım’ın aleyhine çalışmış. Ayrıca Kürt ve yoksullardan ciddi destek aldığının da altını çizmek gerekiyor. Sultanbeyli, Esenyurt, Sultangazi, Esenler ve Arnavutköy’de oylar, 'hayır' oylarının üzerinde çıkması bunun kanıtı. Eğer seçimler, bütün ilçelerde ve belediye meclislerinde tekrar edilseydi birçok ilçede ve büyükşehir belediye meclisinde çoğunluk el değiştirebilirdi.’’
Doçent Özpek: ‘‘İmamoğlu’na destek veren Kürtler, çözüm ve barış açısında çok önemli adım atmış oldular’’
TOBB ETU Üniversitesi öğretim üyesi Burak Bilgehan Özpek, seçim sonuçlarından ziyade seçim kampanyasının Türkiye açısından çok önemli olduğu kanaatinde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Doçent Özpek, ‘‘Seçimin kampanya sürecindeki gelişmeler daha önemli. İlk olarak şu ortaya çıktı. Kürt sorununa yaklaşım değişti. Hem Millet İttifakı hem de Cumhur İttifakı, diyalog içinde olduğu Kürt aktörlerin olduğunu söylüyor. Bu Kürt sorununa bakışın dramatik bir şekilde değiştiğini ortaya koyuyor. Bahçeli’nin de içinde olduğu blok, Kürt halkının Öcalan’ın sözünü dinlemesinin iyi olduğunu söyledi. Bu kampanya sürecinin en olumlu çıktısı bu oldu, Kürtlerle diyalog. Ayrıca İmamoğlu’na destek veren Kürtler, çözüm ve barış açısından çok önemli adım atmış oldular’’ dedi.
‘‘Türk siyasetindeki Bahçeli gölgesi kalktı, Erdoğan artık sürekli kazanan olmaktan çıktı’’
Bu seçimin kazananının popüler otoriter bir partiyi yenebilen farklı kimlik ve ideolojileri bir araya getiren ılımlılar olduğu ifade eden TOBB ETU Üniversitesi öğretim üyesine göre, 23 Haziran İstanbul seçimlerinin hem AKP’de hem MHP’de ciddi çıktıları olabilir.
‘‘Devlet Bahçeli itibar yitirmeye başladı. Erdoğan’ı çözüm sürecine girmekten alıkoyan aktörün Bahçeli olduğu söylene geliyordu. Ancak son süreçte Bahçeli’nin Öcalan’ın devreye girmesini cevaz verdiği anlaşıldı. Böylelikle Türk siyasetindeki Bahçeli gölgesi kalkmış oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gelince, o da artık sürekli kazanan bir aktör olmaktan çıktı. Üstelik artık bir değil üst üste iki seçim yitirmiş, kaybeden aktör. Ayrıca iktidarın sürekli kullandığı medya ve sivil toplum makinesi başarısız oldu. Ak Parti’nin oy oranı iyice düşmüş olması er ya da geç parti içi bir hesaplaşmayı başlatacak. Bu seçim başarısızlığı ayrı çalışma yürüten partililerin önünü açacak. AKP’den memnun olmayan ya da kaçan bütün seçmenlerin temsilcisi olarak ortaya çıkabilir. Bu seçimde kutuplaştırma siyaseti kaybetti.’’
Sarı: ‘‘En büyük kazanan Kılıçdaroğlu’’
Konsensus Araştırma Başkanı Murat Sarı ise seçimde asıl kazananın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, en büyük kaybedenin ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP olduğunu savundu.
VOA Türkçe’ye konuşan Sarı, ‘‘CHP lideri Kılıçdaroğlu, en büyük kazanan. Büyük bir stratejist ve satranç oyuncusu olduğunu 2017’deki İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki başkanlık seçiminde Ekrem İmamoğlu’nu aday göstererek kanıtladı. Önce hazırladı, 31 Mart’ta da sahneye sürdü. Canan Kaftancıoğlu da Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasında büyük iş yaptı. Elbette Ekrem İmamoğlu da böyle bir kampanyada tüm saldırılara göğüs gererek büyük kazanan. Meral Akşener ve İYİ Parti de bu kampanyada önemli rol oynadı. Mesela Kağıthane’de yükselme onların eseri. AK Parti ve teşkilatları ile Cumhurbaşkanı kaybedenler. Öcalan da kaybedenler arasında. ‘Tarafsız kalın’ dedi ama Kürt seçmen sandığa gitti. MHP ise konu dışı.’’