WASHINGTON – Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Salih Aruri’nin Lübnan’da öldürülmesi, Gazze’deki savaşın daha geniş coğrafyaya yayılması endişesini körükledi. Hamas'ın Hizbullah ve İran'la ilişkisinde köprü konumunda olan Aruri, 7 Ekim'den bu yana Filistin toprakları dışında öldürülen ilk Hamas yöneticisi. VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, İsrail’in diğer Hamas yöneticilerini hedef alma sürecinin hızlanabileceği görüşünü dile getiriyor.
İsrail Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından örgütün hem askeri hem de yönetim kapasitesini imha etmeyi hedeflediğini söylemiş ve hafta başı itibariyle Gazze’deki harekatında “nokta atışı” operasyonlarla yeni bir aşamaya geçmekte olduğunun işaretini vermişti.
“Salih Aruri Hamas’ın Kasım Süleymanisi’ydi”
Hamas’ın üst düzey yöneticisi Salih Aruri’nin Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah’ın kalesi olarak bilinen Dahiye bölgesinde öldürülmesi, İsrail-Hamas arasındaki savaşın Gazze sınırları dışına taşması kaygısını bir kez daha alevlendirdi.
Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi Profesörü Hilal Khashan, “Kasım Süleymani İran Kudüs Gücü; İmad Mugniye de Hizbullah için ne ise, Salih Aruri Hamas için oydu” diyor.
Ancak Khashan, Hamas ve Lübnan’daki Hizbullah ile İran arasındaki koordinasyondan sorumlu olan Aruri’nin öldürülmesinin, örgütün İran ve Hizbullah’la ilişkilerine büyük zarar vereceğinden şüpheli.
VOA Türkçe’nin sorularını yazılı olarak yanıtlayan uzman, “Hem İran hem de Hizbullah Hamas’la ideolojik bir hareket olarak ilişki yürütüyor. Kişilerin sahneden kaybolması ilişkilerinde etkili olmaz. Hamas, faaliyetleri ve ittifakları kişilere bağlı olmayan bir kurum haline geldi” diyor.
Salih Aruri’nin Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’la ve İranlı yetkililerle hem Tahran’da hem de Beyrut’ta düzenli olarak görüştüğü biliniyordu.
Hatta Washington Post’a ismini vermemek koşuluyla konuşan bir Hizbullah sözcüsüne göre, Aruri öldürülmeseydi Hasan Nasrallah ile Lübnan’da Çarşamba günü biraraya gelecekti.
Aynı sözcü, Salih Aruri’nin Lübnan ve Türkiye arasında gidip geldiğini; Gazze ve Hizbullah arasındaki bağlantıyı sağladığını; Aruri’nin hem siyasi hem de askeri olarak büyük bir oyuncu olduğunu söyledi.
“Nokta atışı” operasyon aşaması
VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar, İsrail’in Hamas liderlerine yönelik “nokta atışı” operasyonlarını bundan sonraki aşamalarda hızlandıracağı görüşünde.
Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Hilal Khashan, “İsrail Yahya Sinwar (Hamas’ın Gazze’deki lideri) ve Muhammed Deif’i hedef almazsa şaşırırım. Hamaslılar zamanlarının kısıtlı olduğunu bilerek yaşıyorlar ve yedek planlama yaparak ilerlemek örgütün komuta kademesinin önemli bir unsuru” diyor.
VOA Türkçe’ye Skype üzerinden konuşan terörle mücadele ve istihbarat uzmanı Matthew Levitt de, “Bir fırsat yakalandı ve Aruri hedef alındı. Şu açık ki İsrail, 7 Ekim katliamının planlanmasından sorumlu olan Mervan İsa ve diğer Hamas yetkililerini bulmaya çalışıyor. Han Yunus’ta Yahya Sinwar’a oldukça yaklaşmış görünüyorlar” sözleriyle bu ihtimali değerlendiriyor.
Mossad başkanı: “Hamas’la hesaplaşmaya kararlıyız”
İsrail basınına geçen ay sızan ses kayıtlarına göre, İsrail’in iç güvenlik ve istihbarat birimi Şin Bet’in başında bulunan Ronen Bar, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı için, “Bu bizim Münih’imiz” diyerek, 1972 Münih Olimpiyatları’nda 11 İsrailli’nin öldürüldüğü saldırıda rol oynayan Filistinlier’in hedef alındığı suikastlara atıfta bulunmuştu.
İsrail basınında Aralık ayında yer alan haberlere göre Ronen Bar, “Lübnan, Türkiye ve Katar dahil dünyanın her yerindeki Hamas liderlerini bulup etkisiz hale getireceklerini” söylemişti.
İsrail’in dış istihbarat servisi Mossad’ın başkanı David Barnea da Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Hamas’la hesaplaşmaya kararlı olduğunu söyleyerek, “Her Arap annesi şunu bilsin: Eğer oğlu doğrudan ya da dolaylı olarak 7 Ekim katliamında yer aldıysa, bunu kanıyla ödeyecek” ifadelerini kullandı.
Salih Aruri 2015’te Türkiye’den ayrılmıştı
Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah'ın güçlü olduğu bölgede öldürülen Hamas üst düzey yetkilisi Salih Aruri’nin bir dönem Türkiye’de yaşadığı ve 2015 yılında oradan ayrılarak Katar ve Lübnan’a gittiği biliniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aralık ayında Katar’dan dönerken uçakta Wall Street Journal’ın bir haberinden yola çıkarak İsrail’in Lübnan, Katar ve Türkiye’de Hamas üyelerini hedef alabileceği iddialarına ilişkin bir soru üzerine, “böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde bunun bedelini çok ağır öderler” demişti.
ABD Kongresi Yunan Dostluk Grubu Eş Başkanları olan Kongre üyeleri Chris Pappas ve Gus Bilirakis, Ekim ayı sonunda Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a gönderdikleri kapsamlı bir mektupta, Salih Aruri’ye de yer vermis; mektupta “Hamas'ın iki numaralı ismi Salih Aruri Hamas'ın İstanbul'daki operasyonlarının başında yer aldı” ifadeleri kullanılmıştı.
Mektupta, Hamas'ın Finans Bürosu Başkanı Zahir Cebbarin'in İsrail'deki terör operasyonlarını İstanbul'dan finanse ettiği iddia edilmiş; "Hamas'ın Türkiye'deki temsilcisi" olduğu ileri sürülen Cihat Yağmur'un adı mektupta geçmişti.
İsrail, ABD ve Avrupa Birliği Hamas’ı terör örgütü olarak görürken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 25 Ekim’de yaptığı bir açıklamada, Hamas’ın terör örgütü değil, “mücahitler grubu” olduğunu söylemişti.
VOA Türkçe’nin ulaştığı Kongre üyesi Chris Pappas, Türkiye’de hükümetin Hamas’ı terör örgütü olarak görmemesini eleştirdi; bu yüzden Hamas üyelerinin serbestçe seyahat edebildiğini ve Türkiye’nin “Hamas’a sınırları içinde faaliyet göstermesine izin verdiğini” savundu.
“İsrail adına casusluk” iddiasıyla gözaltılar nasıl yorumlanıyor?
Türkiye Salı günü, İsrail Dış İstihbarat Servisi (Mossad) adına uluslararası casusluk yaptıkları gerekçesiyle, 33 kişinin gözaltına alındığını açıklamıştı.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, “Mossad’ın Türkiye’de ikamet eden yabancı uyruklulara yönelik keşif, takip, darp ve adam kaçırmaya yönelik amaçlarının olduğu” tespit edildi.
Reuters’a konuşan bir Türk yetkiliyse, “Mossad’ın Türkiye’de yaşayan bazı Filistinliler ve ailelerini hedef aldığını” iddia etti.
VOA Türkçe’nin bu gelişmelerin Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkileri nasıl etkileyebileceği konusundaki sorusunu yanıtlayan Hilal Khashan, “İsrail bu konuda bir açıklama yapmadı; ancak kendi ulusal güvenliği adına önleyici olarak adım attığını söyleyebilir. Türkiye bu meseleyi ulusal egemenliğinin bir ihlali olarak görüyor. İsrailliler de sessizce Ankara’ya Mossad’ın Türk devletine karşı casusluk yapmadığını söyleyebilir. Bu konunun zaman içinde sönümlenmesini bekliyor ve ikili ilişkileri çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum” diyor.
Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından ABD Kongresi’nde Hamas’ın gelir kaynaklarına ilişkin düzenlenen bir oturumda konuşan terör ve güvenlik uzmanı Matthew Levitt, son gözaltıların tam olarak neyle bağlantılı olduğu bilinmemekle birlikte, ABD Maliye Bakanlığı’nın Hamas’ın finansmanını hedef aldığı yaptırımları hatırlatıyor.
Matthew Levitt, “Erdoğan’ın Hamas’a kamuoyu önünde destek vermesinden ayrı olarak, Hamas’ın Türkiye’de bulunan bazı şirketlerde yatırımı olduğunu biliyoruz. ABD Maliye Bakanlığı bunların bazılarını yaptırım listesine aldı. Ancak bunlar suikastla hedef alınabilecek türden isimler değil” diyor.
Aruri 7 Ekim’den bu yana Filistin toprakları dışında öldürülen ilk Hamas yetkilisi
Salih Aruri 7 Ekim saldırısından bu yana Filistin toprakları dışında öldürülen Hamas’ın ilk üst düzey siyasi yöneticisi.
Bazı uzmanlara göre bu düzeyde bir yöneticinin öldürülmesi, diğer Hamas liderlerini bulundukları yerler konusunda daha temkinli olmaya itebilir.
7 Ekim saldırısından bu yana ortalıkta görünmeyen Gazze’deki Hamas liderlerinin yer altındaki tünellerde gizlendiği düşünülüyor.
Hamas lideri Halid Meşal 1997’de Mossad’ın Ürdün’deki suikast girişiminden kurtulmuştu.
2010’da da Hamas komutanı Mahmud El Mebhuh Dubai’de bir otelde öldürülmüştü. İsrail bu olayda rolü olduğunu ne yalanladı ne de doğruladı.
Forum