Uzmanlara göre IŞİD, uluslar ötesi bir imaj sergilemeye çalışsa da terör örgütünün geleceği, Batılı ülkeleri kapsamıyor.
Uzmanlara göre örgütün iddiaları, şu anki işlevsel kapasitesiyle uyuşmuyor. Batılı medya kuruluşları ve politikacıların IŞİD'den ilham ya da doğrudan talimat alınarak Amerika ve Avrupa'da düzenlenen saldırılarılara odaklanması, örgütün etki alanının sınırlarını belirsiz hale getiriyor.
Terörizm Araştırma ve Analiz Konsorsiyumu'na göre ağırlık merkezini Filipinler ve Asya'ya kaydıran cihatçı örgütün geleceği, Batılı kentlerde değil, çoğunlukla Irak ve Suriye'nin doğusunda.
Terörizm Araştırma ve Analiz Konsorsiyumu, IŞİD'in son üç yıldır Mayıs ve Eylül ayları arasında örgütün Irak ve Suriye dışında sorumluluğunu üstlendiği saldırıları mercek altına aldı. Çalışmanın sonucuna göre örgütün küresel çapta yürüttüğü propaganda kampanyasıyla düzenlediği fiili saldırılar arasında uyumsuzluk var.
Konsorsiyumun yayın direktörü Veryan Han, bu konuda şöyle konuşuyor: "IŞİD'in Batı Avrupa'da sivilleri hedef alan terör saldırılarını öne çıkarması ve ana akım medyanın bu saldırılarla ilgili takıntıları, örgütün stratejisinin önemli unsurlarının bulanık hale gelmesine yol açıyor. Konsorsiyumun değerlendirmesi, IŞİD'in karşısındaki engeller kadar, örgütün emellerine de ışık tutuyor."
IŞİD'in Suriye ve Irak dışında sorumluluğunu üstlendiği saldırıların yarısından fazlası, üç ülkede yoğunlaşıyor: Filipinler, Afganistan ve Mısır.
Terörizm Araştırma ve Analiz Konsorsiyumu'nun "IŞİD: Halifelik Sınırları Dışından Rakamlar" başlıklı raporunda Filipinler, Afganistan ve Mısır'ın Batı'nın dikkatini çok az çektiği, bu ülkelerin örgütün gelecekte faaliyet göstereceği ülkelerin başında geldiği yazılı.
IŞİD'in küresel etki alanı, ilk bakışta genişliyor gibi görünüyor. Örgüt, 20 Mayıs-22 Eylül 2015 tarihleri arasında yedi ülkede 21 saldırının sorumluluğunu üstlendi. 2016'da yine aynı tarihler arasında 21 ülkede düzenlenen 80 saldırının sorumluluğunu da IŞİD aldı.
IŞİD’in sorumluluğunu üstlendiği saldırı sayısının 222'ye tırmandığı, yani 2017'de üç kat atarak 21 ülkeye yayıldığı görülüyor. Ancak 222 saldırının 175'inin, yani yüzde 80'inin sadece bu üç ülkede yoğunlaştığı göze çarpıyor. Kayıtlara göre örgüt, Filipinler'de 99, Afganistan'da 43, Mısır'daysa 33 saldırının sorumluluğunu aldı. Bu üç ülke içindeyse 222 saldırının 115'inin sadece üç bölgede toplandığı görülüyor. Bunlar, Filipinler'de Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ndeki Marawi kenti, Afganistan'ın Nangahar vilayeti ve Mısır'da Sina Yarımadası'nın kuzeyi.
IŞİD'in ayrıca kimi ülkelerdeki saldırılarına devam edemediği görülüyor. Örneğin örgüt, 2015'te saldırı düzenlediği on ülkede 2017'de yeniden saldırı düzenlemeyi başaramadı. IŞİD Bangladeş'te 2016'da altı saldırının sorumluluğunu üstlenirken bu sayı 2017'de sıfıra indi. Suudi Arabistan'da 2015'te üç saldırının sorumluluğunu alan örgüt, bu yıl bu ülkede saldırı düzenlemedi.
Konsorsiyumun raporuna göre IŞİD'in yaz aylarında aynı noktada üst üste saldırı düzenleme kabiliyetine sahip olmaması, örgütün sürdürülebilir olmadığı anlamına geliyor.
Rapor, IŞİD'in geleceğiyle ilgili alternatif bir portre sunuyor. Batılı haber kaynakları, örgütün Avrupa ve Amerika'da sorumluluğunu üstlendiği saldırılara odaklanıyor. Bu durum, IŞİD tehdidinin körüklenmesine yol açıyor, ancak örgütün kapasitesinin bir bağlama oturtulmasını engelliyor.
İngiltere, 2017'de IŞİD'in sorumluluğunu üstlendiği üç saldırıya sahne oldu. Bu saldırılar, Batılı medyada, Filipinler'in Marawi kentinin kuşatma altına alınmasından ve örgütün Filipinler'de sorumluluğunu üstlendiği yaklaşık 70 saldırıdan daha çok ilgi çekti.
Batılı istihbarat örgütleri, cihatçı örgütün Irak ve Suriye'de kontrol altında tuttuğu toprakların azalmasına rağmen yakın gelecekte Batı'da IŞİD bağlantılı saldırıların devam edeceğini öngörüyor. Irak ve Suriye'de elinde tuttuğu tüm büyük kentleri kaybeden IŞİD, iki ülke arasında az nüfuslu sınır bölgelerinde sıkışmış durumda.
Uzmanlara göre IŞİD, kendini pazarlamada, rakibi El Kaide'den farklı olduğunu kaydetmede ve bünyesine yabancı savaşçı katmada halifelik kavramını başarıyla kullandı. Öte yandan El Kaide, bir İslam devleti kurulmasına karşı çıkıyor, IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi'nin kendini halife ilan etmesini alaya alıyor.
Fransız ve Belçikalı istihbarat yetkililerine göre IŞİD'in şimdi kendini hala geçerli bir örgüt olarak göstermesinin ve rakibi El Kaide'ye karşı üstünlük elde etmesinin tek yolu, Batı'da olabildiğince sık saldırı düzenlemek. Yetkililer, Batı'daki saldırıların çoğunun IŞİD tarafından bizzat düzenlenmesi yerine örgütün daha çok bir "ilham kaynağı" olarak kalmasının az da olsa teselli verici olduğu görüşünde.
Üst düzey bir İngiliz istihbaratçısı, Amerika'nın Sesi'ne yaptığı açıklamada, "Kasım 2015'te Paris'te düzenlenen saldırılara geri dönüp baktığımızda bu saldırılarla birlikte IŞİD'in Batı'ya yönelik tehditlerinin en üst seviyede olduğunu görüyoruz" dedi.
Yetkili ayrıca saldırıların çoğunun "yalnız kurtlar" tarafından kısıtlı imkanlarla düzenlenmiş, fırsatçı saldırılar olduğunu kaydediyor ve şöyle devam ediyor: "Saldırıların taşıdığı bu özellikler, kamuoyunun içini rahatlatmıyor, ancak tuhaf gibi görünse de kamuoyu, bu bilgiler ışığında içini rahat tutmalı. Uzun vadedeyse beni El Kaide'den ne beklememiz gerektiği kaygılandırıyor. El Kaide yeniden örgütleniyor ve olağanüstü stratejik saldırılara imza atmak için sabırla bekliyor."