Primat soyundaki evrimsel öncüllerimizin kuyruğu olduğu düşünüldüğünde, insanoğlu neden kuyruktan yoksun?
Bilim insanları Çarşamba günü, insanoğlunun ve maymun atalarının kuyruksuz olmasının ardındaki genetik mekanizmanın embriyonik gelişimde etkili olan bir gendeki mutasyon olduğunu açıkladı. Kuyruğun yarım milyar yıldan fazla bir süredir omurgalıların çoğunun bir özelliği olduğunu kaydeden uzmanlar, insanoğlunun atalarının ağaçlardan yere inerken kuyruğun kaybolmasının avantaj sağlamış olabileceğini söyledi.
Araştırmacılar iki primat grubunun, yani kuyruğu olan maymunlarla kuyruğu olmayan maymunları ve insanların DNA'sını karşılaştırdı. TBXT adı verilen bir gende, insanlarda ve kuyruksuz maymunlarda bulunan ancak kuyruklu maymunlarda bulunmayan bir mutasyon olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar, bu mutasyonun etkilerini test etmek için laboratuvar farelerini bu özelliğe sahip olacak şekilde genetik olarak değiştirdi. Bu farelerin kuyrukları ya küçüldü ya da hiç oluşmadı.
"İlk kez, atalarımızda kuyruk kaybına yol açan genetik mekanizma için akla yatkın bir senaryo öneriyoruz. Bu kadar büyük bir anatomik değişikliğe bu kadar küçük bir genetik değişikliğin neden olması şaşırtıcı" diyen New York Üniversitesi Langone Health genetisyeni ve sistem biyoloğu Itai Yanai, Nature dergisinde yayınlanan çalışmanın liderliğini üstlendi.
Çalışmanın başyazarı Harvard Üniversitesi ve Broad Enstitüsü'nden genetisyen ve sistem biyoloğu Bo Xia, kuyruğun yokluğunun, vücudu yürürken dik tutmak ve nihayetinde iki ayak üzerinde yürümek için daha iyi dengelemiş olabileceğini söyledi.
Araştırmacılara göre kuyruk kaybına yol açan mutasyon, ilk kuyruksuz maymunların kuyruklu maymun atalarından evrimleştiği yaklaşık 25 milyon yıl önce meydana geldi. Günümüzün insan türü olan Homo Sapiens ise yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıktı.
Kuyruksuz maymunlara ve insanlara yol açan evrimsel soy, babunları ve makakları içeren bir aile olan günümüzün Eski Dünya maymunlarını oluşturan soydan ayrıldı. Günümüzde hominoidler yani insansı canlılar arasında insanlar, "büyük kuyruksuz maymunlar" yani şempanzeler, bonobolar, goriller, orangutanlar ve "küçük kuyruksuz maymunlar" yani gibonlar bulunmaktadır. Bilinen en eski insansı olan Proconsul da kuyruksuzdu.
Hominoidler yani insansı canlılar, daha az kuyruk omuru oluşturacak şekilde evrimleşerek dış kuyruklarını kaybetmişlerdi. İnsanlarda kuyruk kalıntıları bulunuyor. Omurganın tabanında bulunan ve kuyruk sokumu ya da kuyruk kemiği olarak adlandırılan kemik, kuyruk omurlarının kaynaşmış kalıntılarından oluşuyor.
Birçok omurgalı için kuyruk, hareket etme (balıkların ve balinaların itiş becerisi) ve savunma (kuyruklarını sopalarla veya sivri uçlarla kullanan dinozorlar) gibi işlevlere yardımcı oluyor. Bazı maymunların ve diğer bazı hayvanların ağaç dalları gibi nesneleri kavrayabilen kuyrukları var.
Yanai, "Ağaçlarda yaşarken kuyruk avantajlı olabilir. Ancak karaya geçer geçmez kuyruk, daha çok bir külfet haline gelebilir" dedi.
Kuyruksuz olmanın getirdiği avantajların bir bedeli var gibi görünüyor. Genler vücutta birden fazla işleve katkıda bulunabildiğinden, bir alanda avantaj sağlayan mutasyonlar başka bir alanda zararlı olabilir.
Bu durumda, genetiğiyle oynanmış farelerde, nöral tüp defekti olarak adlandırılan, omurilikte görülen ve insanlardaki ayrık omurga hastalığına benzeyen ciddi doğum kusurlarında küçük bir artış görüldü.
Yanai, "Bu, kuyruğu kaybetmeye yönelik evrimsel baskının o kadar büyük olduğunu gösteriyor ki, kuyruksuz olmak, (nöral tüp bozuklukları) için olasılık yaratmasına rağmen yine de kuyruğu kaybettik" dedi.
Forum