Ankara Anlaşması vizesinde 4 yıl sonra oturma hakkı uygulaması askıya alınınca Türkler, İngiltere’de zor duruma düştü. İngiltere İçişleri bakanlığı yeni bir kılavuz yayınlayacağını açıkladı ama ortada dolaşan “10 yılda oturma hakkı” söylentisi, 4 yıl hayaliyle evini, işini buraya taşıyan onbinlerce Türk’ü huzursuz ediyor.
Avukat Yusuf Kılınç, "3 yıllık uzatmalar var. Şimdiki hukuka göre 10 yıl sonra oturum var," diyor.
Hayaller bir açıklamayla suya düştü. 16 Mart günü İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın Ankara Anlaşmalılar’dan artık oturma başvurusu kabul etmeyeceğini açıklaması İngiltere’ye yeni yerleşen Türkler’in planlarını bozdu.
Turizmci Mustafa Keskinbıçak, "Bir sabah kalktık ve oyunun kuralları değişti. Böyle olduğunu bilseydik belki de Türkiye’deki işlerimizi, hayatımızı hiç bozmazdık. Çocuklarımızın eğitimi ve kendimizi geliştirmek için Londra’yı tercih ettik," şeklinde konuşuyor.
Mustafa Keskinbıçak gibi onbinlerce Türk vatandaşı, İngiltere gibi hukukun üstünlüğüyle övünen bir devletin, nasıl olup da böyle bir karar aldığını anlayamıyor. Bunun için FaceBook, WhatsApp grupları kuruldu, web siteleri oluşturuldu. İngiliz Parlamentosunun web sitesi üzerinden imza toplanmaya başladı. Daha önce Türk vatandaşlarına paralı danışmanlık hizmeti veren Türk avukatları bu kez gönüllü çalışmalar başlattı.
Mimar Nilay Keskinbıçak ise, "10 sene yaptık derlerse planımızı değiştirmeyi düşünebiliriz. Devletimizden konuyu müzakere etmesini bekliyoruz. İmza kampanyasına herkes destek versin. Toplu dava bile açabiliriz," diyor.
Kahvaltılı bir buluşmada İngiltere’deki girişimci Türkler’in karşısına çıkan Türkiye’nin İngiltere Büyükelçiliği Ticaret Başmüşaviri, soru yağmuruna tutuldu ama onun konusu Ankara Anlaşması değildi. ‘Devletler arası görüşmeler yapılıyor’ demekle yetindi.
Aslında toplantının Ankara anlaşmalıları ilgilendiren baş konuğu Bangladeş asıllı genç bir avukattı. İngiliz makamlarına bu kararı aldıran dava, onun da çalıştığı Avukatlık bürosunda görülmüştü. İngiltere hukuk literatürüne geçen ve Ankara Anlaşmalılar’ı bugünkü belirsizliğe getiren Aydoğdu davası. Avukat Faysal İlahi, herkesin bu yüzden, kendilerini suçlamasına karşıydı. Hakimin bu kararının ardında Türkiye karşıtlığı vardı ona göre.
Avukat Faysal İlahi, "Hakim kararında Türkiye’nin AB’ye girme konusundaki yetersizliğini vurguladı. Bu siyasi bir karardı. Bizim gördüğümüz davada konu, bir vatandaşın oturma hakkı arayışıydı. Ama hakim kararı yazarken davanın konusunu aşan ifadeler sarfetti. Yani kimse bizi suçlamasın," diyor.
Faysal İlahi ‘karara zamanında neden itiraz etmediniz’ sorusunu ‘gerek duymadık, çünkü Hacer Aydoğdu davasını kazanmıştık’ diyerek yanıtladı. Büronun davayı kazanması onlara yeten bir başarıydı. Şimdi belirsizliğe neden olan ve onbinlerce Türk vatandaşını hayal kırıklığına uğratan kararsa daha çok konuşulacağa benziyor.