Erişilebilirlik

“İktidar Değiştiğinde İstanbul Sözleşmesi Uygulanacak”


ANKARA- Danıştay 10. Dairesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin yasal bulunmasının ardından muhalefet, gelecek seçimlerde iktidar değişimi gerçekleştiği takdirde sözleşmeye geri dönüleceği mesajını verdi

Danıştay 10. Dairesi tarafından iki hakim şerhine karşı üç oy çokluğuyla Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart 2021 tarihli kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çekmesini yasal bulunması tepkiyle karşılandı.

Davacı muhalefet partileri ve kadın hak örgütleri ile barolar, Daire’nin kararına karşı itiraz edeceklerini açıklayarak, Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptali talebini Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşıyacaklarını bildirdi. Kadın hak örgütleri, ortak açıklama şeklinde “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” ifadesini sosyal medyada da gündeme taşıdı.

Ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu millete sözüm var. İktidar olduğumuzda, Allah'ın izniyle olacağız, halkın takdiriyle. İlk 1 hafta içinde, hatta 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe koyacağız” açıklaması yaptı.

“İktidar Olduğumuzda İstanbul Sözleşmesi Uygulanacak”
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:00:17 0:00

CHP adına Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptal edilmesi için davacı olan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da, “Yetkide ve usulde paralellik ilkesi yok sayıldı. Danıştay 10. Dairesi ‘Padişahım sen çok yaşa!’ dedi. Anayasa bir kez daha ayaklar altına alındı. Saray’ın iradesi Meclis’in iradesinin üzerinde tutuldu” tepkisini paylaştı.

Daire’nin Cumhurbaşkanlığı lehine karar alan hakim üyelerinden birisi olan Lütfiye Gözütok Akbulut’un heyetteki tek kadın üye olduğunu anımsatan Nazlıaka, kadın hakime ilişkin “Onaylayanlar arasında AKP döneminde İBB’nin 1. Hukuk Müşaviri iken Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut da var. Anlaşılan Akbulut, bu atamanın hakkını vermiş oldu” ifadesini kullandı.

“Bu karar, ‘Ben kadınların yaşam hakkından vazgeçtim!’ demektir. ‘Ben haklıların değil, güçlülerin hukukunu savunuyorum’ demektir. ‘Ben hukuk devleti değilim, Anayasa’dan vazgeçtim’ demektir” diyen Nazlıaka, temyiz süreciyle hukuk mücadelesini sürdüreceklerini belirtirken, her koşulda seçimlerden sonra iktidar değişimiyle İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamaya koyacaklarını kaydetti.

Nazlıaka, “Az kaldı… O zamana kadar katledilen ve şiddet gören tüm kadınların vebali tek adamın sorumluluğundadır” diye ekledi.

Akşener: "Kirli bir zihniyeti memnun etmek için verilen siyasi karar"

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması için Cumhurbaşkanı aleyhinde davacı olan isimlerden birisiydi. Akşener, Danıştay’ın ilk kararıyla ilgili “Bugün, kirli bir zihniyeti memnun etmek için verilen bu siyasi karardan sonra; kadınlara yönelik her türlü şiddette, cübbelerini ilikleyip o imzayı atan parmakların izi olacak. Ama az kaldı. Biz geleceğiz ve İstanbul Sözleşmesi yeniden yaşatacak!” tepkisini paylaştı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, “Danıştay İstanbul Sözleşmesi kararıyla hukukun üstünlüğünü yok sayarak siyasi iradeye boyun eğmiştir. Biz tüm hukuksuzlukları çözeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe koyacağız” açıklamasında bulundu.

Davacı siyasi partilerden birisi olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, “Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararı hukuka aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya devam edeceğiz ve iktidara geldiğimizde ilk iş, sözleşmeyi yeniden yürürlüğe koyacağız. Bu hukuksuzluk devam etmeyecek. Milletimize sözümüz olsun” mesajını paylaştı.

Hukuk ve Adalet Politikaları’ndan sorumlu olan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da, “İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanı kararı ile feshinin Danıştay tarafından hukuka uygun bulunmasını hukukla izah etmek mümkün değil. Cumhurbaşkanı'nın yargıyı fiilen kendisine tabi hale getirmesi ve yargıçların bu durumu gönüllü olarak kabul etmesinin sonuçlarından birisi. Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde sayılan bir uluslararası sözleşmenin Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı kararının dayanağı olarak da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin gösterilmesi ayrı bir garabettir. Bu türden nafile çabalar kaçınılmaz akıbeti değiştiremez. Ülkemiz bu karanlık günleri ilk seçimde aşacaktır. İktidara geldiğimizde yapacağımız ilk işlerden biri, İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe sokarak sözleşmenin gereklerini güçlü bir şekilde uygulamak olacaktır” dedi.

Kadınlar: "İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz"

EŞİK Platform adına dava sürecinde davacılar adına söz alan Avukat Hülya Gülbahar da, “Danıştay 10. Daire'nin kararı onaylanırsa, sadece hiçbir uluslararası sözleşme ve hatta yasanın güvencesi kalmayacak. Sadece hukukun üstünlüğü ilkesi değil, ülkenin ve herkesin hukuk güvenliği de yok edilmiş olacak. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” tepkisini gösterdi.

Uçan Süpürge, “İstanbul Sözleşmesi'nin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir!” tepkisini paylaştı.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu da, “vazgeçmiyoruz” mesajıyla Danıştay Savcılığı’nca da Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın iptal edilmesi gerektiğinin belirtildiğini anımsattı.

Türkiye’de öldürülen kadınlar ve istismara maruz kalan çocuklar ile hukuki mücadele yürüten örgütlerden birisi olan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada da, Danıştay’ın verdiği kararda kamu yararı bulunmadığını işaret edildi.

Açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinde hiç kamu yararı bulunmadığı gibi, usule uygun bir fesih işlemi de gerçekleşmemiştir. Şöyle ki, 1- Usulen milletlerarası bir sözleşme, mecliste kabul edildiği gibi, yine meclis aracılığı ile fesih edilebilir. 2- Hukuken ise kamu yararının olmaması ve ülkemizde kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele de etkin bir mücadele yürütülmediği için, sözleşmenin feshi ile şiddet daha da artacak ve daha fazla mağduriyetler ortaya çıkacaktır. Bu nedenle iktidarın fesih kararı, kadın mücadelesine ve kadınların hak arayışına karşı bir karardır. Diğer taraftan Danıştay 10. Dairesi’nin kararı da aynı politik sebeplere dayanmaktadır. Gerici iktidar tarafından kadınların güçlenmesi, şiddete karşı başkaldırması, iş hayatına katılması, boşanmak istemeleri, oy kullanmak istemeleri, sokağa çıkmak istemeleri gibi yaşamsal haklarının kullanılmaması istenmektedir” değerlendirmesi yapıldı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG