Yazar Buket Şahin, 1991'den bu yana yaşadığı New York'un en gözde bölgesi Manhattan'ı, yazarların, sanatçıların, göçmenlerin ve ezilenlerin gözünden anlattı.
Hem finans dünyasının merkezi hem de edebiyat ve sahne sanatlarının beşiği konumunda olan Manhattan'ın arka sokaklarında iz süren Buket Şahin, “Manhattan Masalları” adlı kitabında adayı, “iyisiyle, kötüsüyle ve çirkiniyle” gözler önüne seriyor.
Şahin, Türkiye ve Suriye'den getirdiği eşyalarla döşeli Manhattan manzaralı evinde kitabını ve yeni projelerini Amerika'nın Sesi'ne anlattı:
“Aslen Mersinliyiz ama İstanbul Göztepe'de büyüdüm. Köy Enstitüsü mezunu öykücü bir babanın kızı olarak en büyük şansım hep edebiyat ve sinema konuşulan bir evde bir ortamda, Türkiye'nin çok kültür ortamı olduğu bir dönemde Türkiye'de büyüdüm. Ve çocukken 17 bin kitaplı bir kütüphanemiz vardı ve evimize Yaşar Kemal, Ahmet Arif, Kemal Sunal, Yılmaz Güney gibi konuklarımız gelirdi. Ve ben hep babamın kütüphanesinden babamın teşvikiyle Meksika edebiyatı, Rus edebiyatı tabi Amerika'dan William Faulkner gibi edebiyatçıları okuyarak büyüdüm. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdikten sonra bir Alman firmasının finansman bölümünde çalıştım. Ve o dönem 80'li yılların sonlarında yabancı yatırım bankacılığının ve İngilizce'nin çok geçerli olduğu bir dönemdi. 1991 yılında İngilizceyi daha kısa yoldan öğrenmek için Amerika'ya geldim. New York'a geldim.”
7 yıl Wall Street'te çalıştı
New York'ta yüksek lisans yapan Şahin, Wall Street'te bir Japon yatırım bankasında 7 yıl çalışır. Bu sürede Orta ve Güney Amerika'ya ilgi duyan Şahin, başta Meksika olmak üzere birçok ülkeyi ziyaret eder. Buradaki izlenimlerini de “Latin Amerika: Yakılan Bellekler”, “Sınırların Ötesinde” ve “Frida: Meksika'nın Vicdanı” adlı kitaplarla okuyucuya aktarır.
Cumhuriyet ve Aydınlık gazeteleri ile Atlas ve Magma dergilerinde de yazı ve röportajları yayınlanan Şahin, son kitabında Manhattan'ı anlatıyor.
Ezilenlerin Manhattan'ı
Manhattan Masalları'nda bir yandan adanın ışıltılı sokakları, büyüleyici sahne şovları ile devasa gökdelenlerini anlatan Şahin, bir yandan da sömürülenleri, gökdelenlerin arasında ezilen ve kaybolan umutları okuyucuya aktarıyor:
“Son kitabım dördüncü kitabım Manhattan masalları benim 28 yıldır Manhattan'da yaşadığım çalıştığım, New York'un kalbi olan, aslında dünyada birçok şeyin merkezi olan Manhattan adasındaki tanıklıklarım ya da vahşi kapitalizmin ya da kültür emperyalizminin beşiği olan, birçok tarikatların ana tapınağı olan Manhattan adasını çok eleştirel bir dille, iyisiyle, kötüsüyle, çirkiniyle anlatmaya çalıştım. Ben son 4 yıldır bu kitabı yazarken Manhattan'ı bir laboratuvar gibi gördüm. O hiç bilmediğimiz, önünden geçtiğim ama çok farklı bir gözle baktığım o sokaklardaki semboller ve mekanları araştırdım ve kitabın sonunda buna bir indeks verdik.”
“Manhattan'ı tanımak edebiyat ve sanattan geçer”
Yazar Şahin, Manhattan'ı tanımanın yolunun öncelikle edebiyat ve sanattan geçtiğini söylüyor:
“Manhattan'ı iyi bilmenin, tanımanın yolu edebiyattan da geçiyor çünkü Manhattan adasında Kafka gibi, Albert Camus gibi ya da Fareler ve İnsanlar’ı burada yazan Steinbeck gibi, bir dönem sürgün üniversitesi New School gibi nice aydınların buluşma yeri olmuş Manhattan. Sadece kültür emperyalizminin beşiği değil birçok kültürel hareketin, Beat kuşağı gibi işte Manhattan'ın edebi çığlığı olarak yazdığım Alan Ginsberg ve birçok akımların, birçok direnişçi, devrimci edebiyatçıların buluşma yeri olan 'köy buluşmaları', 'Village' dediğimiz, hala o mekanlar orada durur. Onları da yazdım. Yani Manhattan'ın bir edebi haritasını çıkarmaya çalıştım.”
“Sinemanın ana platformu”
Manhattan, tüm dünyada insanların en çok aşina olduğu mekanları da içinde barındırır. Bunun en önemli nedeni, Hollywood sinemasının adayı doğal bir platform olarak kullanmasıdır. Şahin kitabında bu konuya da vurgu yapıyor:
“Yine mesela sinemanın ana platformudur Manhattan işte hepimizin bildiği gibi. Bugün Küçük İtalya mahallesine gittiğinizde Godfather filminin çekildiği çok sevdiğim iki yönetmen ve iki oyuncu, Al Pacino, Robert de Niro, Woody Allen ki bütün filmlerinde Manhattan bir doğal platformdur ve de yine devrimci sinemanın, vicdan sinemasının bence en iyi temsilcisi olan en son Venezuela'da yaptığı sinema çekimlerinde kendisiyle tanıştığım Oliver Stone, bunları bu iki yönetmen ve iki oyuncuyu anlatan, nasıl devleştiklerini, Manhattan'da doğup büyüdükleri için. Onlara yer verdim. Yine Manhattan kahramanlarım olarak Nikola Tesla. Burada benim çok sevdiğim Bryant Park'ta sabahları güvercinleri besleyen, Tesla'nın Güvercinleri'ni anlattım. Çok bildiğimiz Edward Said gibi Columbia Üniversitesi'nin çok seçkin bir akademisyeni olan Filistinli düşünür Edward Said gözüyle Manhattan'ı yazdım.”
Sürgün sanatçı ve siyasetçilerin Manhattan'ı
Şahin, Manhattan'ın “Kültür emperyalizminin beşiği” olmasının yanı sıra sürgünde olan birçok yazar, siyasetçi ve araştırmacıya da kucak açtığını vurguluyor:
“Mesela bir dönem Troçki burada yaşıyor Meksika'ya gitmeden önce. Manhattan'da bir Bolşevik diye yazdım. Ve araştırdım hatta ailesiyle dört ay oturduğu Bronx'taki evi gittim gördüm. Troçki aslında ilk Bolşevik manifestosunu buradaki New York halk kütüphanesinde, o dönem rejim karşıtı olan Rus aydınlarla buluşuyor, onu burada Manhattan'da yazıyor.
Ve yine son yıllarda çok popüler olan Chelsea bölgesinde 23. sokakta yer alan Chelsea Otel. Hala renovasyonu devam ediyor aslına uygun olarak. Ve Chelsea'yi barınak eyleyen birtakım işte Steinbeck gibi Susan Sontag gibi çok değerli kişilerin, sanatçıların Chelsea'deki yıllarını, anılarını, o dönem bohem, Andy Warhol zamanındaki Manhattan'ı anlatmaya çalıştım.”
Yeni kitap projeleri
Buket Şahin, yazarlığının yanı sıra birçok belgesel projesinde de yer almış. BBC, National Geographic gibi birçok yabancı kanalın Türkiye'yi ve bölgeyi tanıtan belgesellerinde araştırmacı, yapımcı ve mihmandar olarak görev yapan Şahin, iki yeni kitap projesi olduğunu söylüyor:
“Şu anda yapacağım iki tane daha büyük kitap projem var. Bir tanesi Mezopotamya'dan Mezoamerika'ya ortak simgeler. Yaptığım araştırmalarda işte o sembollerin hikayesini çünkü coğrafya tayin edici, coğrafya her zaman birçok şeyi belirliyor. Bunları kitaplaştırmak istiyorum. Yaşayan Maya kültürü üstüne 2006 yılında katıldığım Guatemala'daki Maya kongresinden yola çıkarak beni çok etkileyen o yaşayan Maya kültürünü kitaplaştıracağım. Ve diğer bir projem ise benim bir dönem bir gezgin olarak, bir araştırmacı olarak hep edebiyatçıların izini sürdüm. Ve yazarın mekanı, dili, coğrafyası olarak gittiğim ülkedeki edebiyatçıların gözüye o ülkeleri anlatmak. Bunu kısmen yaptım bir dönem ama gitmek istediğim 5-6 ülke daha var. Onları da yazarın dili, coğrafyası, mekanı diye kitaplaştırma düşüncem var.”
Bir gezgin ve yazar olarak gördüklerini ve deneyimlerini okurlarına aktaran Buket Şahin, edebiyat ve sanatın izini sürerek farklı coğrafyaları anlatmayı sürdürecek.