Erişilebilirlik

Hong Kong Tarihinin Dönüm Noktasında mı?


Hong Kong Tarihinin Dönüm Noktasında mı?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:09:50 0:00

19. yüzyılda İngilizler’e savaş tazminatı olarak verilen limanlardan biriyken, Asya ve Uzak Doğu’nun en zengin finans merkezine dönüşen Hong Kong’un, Çin’in yeni ulusal güvenlik yasasıyla yeni bir yol ayrımına girip girmediği tartışılıyor. ABD yönetimi yaptırım tehditleriyle birlikte Hong Kong’u gözden çıkarabileceğini yüksek sesle dile getiren ilk devlet oldu. Çin yanlısı Hong Kong yönetimi aynı sertlikte karşılık vererek “yaptırım, iki ucu keskin kılıç olur” dedi.

Tarihsel ilişkilerine rağmen İngiltere’den henüz devlet düzeyinde keskin bir tepki yok ancak Londra gelişmeleri yakından takip ediyor.

Londra Metropolitan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yardımcı Doçent Erdi Öztürk, Hong Kong’daki gelişmeleri tarihi perspektifiyle birlikte VOA Türkçe Londra muhabiri Barış Çimen’e değerlendirdi.

VOA Türkçe: Hong Kong’da şu anda ne oluyor ve olanların neden uluslararası boyutta bu kadar etkisi var?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Hong Kong’da esasında çok uzun zamandan beri devam eden, Çin’in Hong Kong’un özerk yapısını, yani tek ülke iki sistem yapısını ortadan kaldırıp kendi hegemonyasıyla Hong Kong’a uzanma sürecinde yeni bir safhadayız. Aslında ne olmuştu Hong Kong’da? 19. yüzyılın başlarında, İngiliz orta sınıfının Çin’e gizli bir şekilde ‘afyon’ satması sonucunda, Çin bu ticaret gemilerini batırdı ve İngiltere’yle Fransa Çin’e savaş açtı. Bunun sonucu Çin, çok büyük bir bozguna uğradı ve savaş tazminatı olarak 5 limanını, 100 yıldan uzun bir süreliğine İngiltere’ye verdi.

VOA Türkçe: Yani şöyle özetleyebilir miyiz; İngiltere’deki tüccarlar Çin’e uyuşturucu satıyorlar, Çin yönetimi gemilerini batırıyor, savaş çıkıyor. Savaşta da Çin kaybediyor, ganimet olarak, savaş tazminatı olarak limanlarını veriyor.

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Çok değerli limanlarını veriyor.

VOA Türkçe: Hong Kong da bunlardan biri mi?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Hong Kong bunlardan biri ancak bu limanlar, artık sömürge düzeninin yok olması ve yeni dünyaya geçilmesi ile beraber İngilizler'in de ‘üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ özelliğinin kaybolmasıyla, 1997 yılında Çin’e iade edildi. 55 yıl boyunca, mevcut yönetim sisteminin devamını da kaide altına alarak, Hong Kong’un iç yönetimini özellikle de ekonomi yönetimini olduğu gibi devam ettirecek ancak dış ilişkileri de Çin’e bağlı olacak şekilde, Hong Kong’a özel bir sistem uygulandı. Bu özerk sistem, aslında bir süredir çok çok iyi işliyordu. Bunun çok önemli nedenlerinden biri, Hong Kong’da olan herkesin ve Hong Kong’a ticaret yapan, Hong Kong ile bir şekilde ilişki içerisine giren herkesin, bu süreçten çok mutlu olmasıydı. Hong Kong geçtiğimiz yılın rakamlarına göre dünyanın en büyük 35’inci; eğer Corona ile mücadelede bir eksilme, bir tökezleme olmaz ise dünyanın en önemli 33. ekonomisi olması beklenen yerleden biri. Yani kendi başına bir ticaret noktası, bir ticaret merkezi.

VOA Türkçe: Yani Hong Kong aslında Çin’e bağlı ama İngiliz usulü mü yönetiliyor?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: İç işlerinde İngiliz yasaları ile yönetiliyor.

VOA Türkçe: İngiltere artık müdahale edemez çünkü Hong Kong’u Çin’e teslim etmiş durumda mı?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Evet, Çin’e dış işlerinde bağlı. Velev ki siz bir şekilde Hong Kong’a gitmek istiyorsunuz; doğrudan Hong Kong’a gidebilirsiniz, Çin vizesi alarak da gidebilirsiniz. İki yolla da gidiş var, yani aslında defakto olarak içeride özerk. Kağıt üzerinde özerk bir yapı. Çin gibi “otoriter” bir ülkenin sınırları içerisinde kalmasından dolayı, o kadar da kendisine ait bir yermiş gibi, özerk bir yer, kendisine has bir yermiş gibi de konuşamıyoruz. İkinci olarak, Hong Kong’un ekonomik gücü ve ekonomik etkisi, kimi şirketlere, kimi ülkelere verebileceği özerklik o kadar fazla ve o kadar büyük ki, Hong Kong bu nedenle çok değerli bir yer. Bu ekonomik özgürlük içerisinde kurumsallaşmış neoliberal kapitalizmin çok iyi işlediği alanlardan biri. Ne gerekli neoliberal kapitalizm için? Birincisi, kurumların özgür ve bağımsız olması gerek. Yani bu demek oluyor ki; kurumlar özgür ve bağımsız, Çin’den ayrı. Şirketlerin işleyişleri ve bu şirketlerin denetimleri konusunda büyük bir şeffaflığın olmasından bahsediyoruz. Girişimciliğe, müteşebbise, yatırımcılığa yönelik hiçbir şeyde, patrimonyal ve patriarkal ilişkilerin, yani eş dost ahbap ilişkilerinin ya da devleti arkanıza alarak yürüteceğiniz bir sistemin işlememesi gerekli. Ancak yeni çıkan yasa, ki bu yasa aslında 2013 yılında da çıkarılmaya çalışıldı ancak Hong Kong’un içerisindeki yapı, içerisindeki siyasi elit ve iş dünyasının büyük tepkileri, uluslararası arenanın, Obama yönetiminin de önemli etkileri sonrasında karar geri alınmıştı. Dünyanın Corona ile mücadele ettiği bir dönemde ve Amerika’nın gerek kendi iç siyaseti gerekse dünyada kendisine belirlediği, Trump yönetiminin yeni pozisyonu nedeniyle, Çin’in 4 gün içinde hazırlayıp yeniden parlamentoya getirdiği Ulusal Güvenlik Yasası parlamentodan geçirildi. Bu Ulusal Güvenlik Yasası'na göre Hong Kong’un da dahil olduğu coğrafi parça ve yönetim parçası da, Çin’in gerekli gördüğü durumlarda, ki bu ucu çok açık bir kavram, iç politikaya müdahale edebilecek ancak bunun da ötesinde gerekli gördüğü durumlarda Hong Kong’a yatırım yapan şirketleri, kişileri, gerekli gördüğü durumlarda Hong Kong içerisindeki düşünce özgürlüğünü, gerekli gördüğü durumlarda Hong Kong içerisindeki müteşebbisleri ve dış yatırımcıları denetleyebilecek, cezalandırabilecek ve onlara yaptırım uygulayabilecek duruma geldi.

VOA Türkçe: O zaman Hong Kong’un özerk bir yanı kalmamış gibi mi?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Aslında kağıt üzerinde hala özerk bir tarafı var. Çünkü yasa şöyle bir şey: “Gerekli görüldüğü durumlarda”. Bu gerekli görülme durumu, tanımlanmamış. O kadar gri bir alana ait ki, neye göre gerekli? Yani bu gerekli görme durumu, gerçekten bu şirketlerin, bu kişilerin, bu yatırımcıların ya da bu düşün insanlarının ya da başka şekilde Hong Kong içerisinde yaşayıp bu yasalara tabi olan kişilerin faaliyetlerinden mi kaynaklanacak, yoksa Çin hükümetinin, Çin devletinin politik hesaplarından mı kaynaklanacak? Büyük bir güven sorunu yaratıyor.

VOA Türkçe: Normalde süregiden tek devlet iki sistem modeline uygun mudur yeni çıkan yasa ?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk : Hayır, kesinlikle uygun değil.

VOA Türkçe: Çin istese çıkarabiliyor muydu? Aradaki uluslararası anlaşmalar bunu önlemiyor muydu?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Çin’in anayasası gereğince, eğer ulusal güvenliği tehdit eden herhangi bir durum varsa, iç yasal yollar uluslararası yasaların üzerinde olabilir gibi bir ibare var. Bu aslında Çin’e özel ya da Çin’in otoriterliğinden kaynaklanan bir şey de değil. Bu, İngiltere’de de bu şekilde, Türkiye’de de bu şekilde, Slovenya’da da bu şekilde. Bu, çok genel, pozitif bir hukuk kaidesi. Örneğin; Türk anayasasının 50. maddesi de bu şekilde. Çin’de de bu yasa ulusal güvenliği tehdit eden durumlar halinde yürürlüğe konulacağı için uluslararası anlaşmaların üzerinde bir konumda duruyor.

VOA Türkçe: O zaman İngiltere ile aradaki anlaşma bağlayıcı değil. Çin çıkarabiliyor bu yasayı ve uygulayabiliyor.

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Evet, ulusal güvenliğine tehdit olduğunu görürse uygulayabilme yetkisi var. Bu nedenle de bu yasanın, yeni çıkan Ulusal Güvenlik Yasası'nın herhangi bir şekilde anlaşmaya taraf olan İngiltere, garantör olan Fransa gibi ülkeler tarafından uluslararası mahkemeye götürülme durumu da söz konusu değil.

VOA Türkçe: Amerika’nın karşı çıkışının sebebi ne?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Bu nedenler hukuki değil daha siyasi söylemler görüyoruz. Her ne kadar İngiltere’den göremesek de Amerika’nın söylemi iki nedene dayanıyor. Bunlardan biri Amerika, Hong Kong ile çok ciddi anlaşmaları olan, çok ciddi ticari bağları olan, her ne kadar Çin’e yaptırım uygulasa da Hong Kong ile bütün ilişkilerini devam ettiren bir ülke. Birincisi bu. İkincisi de aslında birazcık Amerikan iç siyaseti ile alakalı çünkü Trump seçime gidiyor, Trump’ın seçimde elindeki en büyük kozu ekonominin gelişmiş ve kalkınmış olması, işsizlik oranlarının yıllardır en düşük seviyede olması şimdi Corona etkisi ile beraber elinden alındı ve anlaşılan o ki Amerika ve Trump yönetimi, bir sonraki 4 yılı da garantilemek için yeni propagandasını Çin karşıtı olmak, Çin’le mücadele etmek ve Çin’i devirme üzerine kuracağı için Amerika’nın en sert ve en yüksek tepkiyi vermesi de çok normal bu duruma.

VOA Türkçe : ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun açıklamasını nasıl yorumluyorsunuz?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Bundan sonra Hong Kong’u özerk bir yapı olarak görmemiz söz konusu değildir, Hong Kong da Çin’in bir parçasıdır dedi. Yani bu şu anlama geliyor, örneğin Amerika yarın öbür gün Çin’e herhangi bir ekonomik yaptırım uygularsa Hong Kong’u bunun dışında tutmayacağı anlamına gelir, böyle bir söylem. Ancak Corona’dan dolayı çok kırılgan seviyeye gelen ve işsizlik rakamları son 30 yılın en yüksek seviyesine gelen Amerika’nın böyle bir şey yapıp yapmayacağını söylemek için de çok erken. Sabah yasayı okudum ve yasada açıkça diyor: ''Eğer ulusal güvenliğe tehdit olduğu anlaşılır ise Çin mahkemeleri, Çin polisleri, şirketleri, kurumları, üniversiteleri denetleme yetkisine sahiptir''. Örneğin, velev ki Apple’ın ya da Facebook’un ya da Silikon Vadisi’ndeki herhangi bir bilişim şirketinin Hong Kong’a açacağı bir şubenin denetlendiğini düşündüğünüzde bunun ucunun nereye gideceği belli değil.

VOA Türkçe : Neler olabilir?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Yani bütün veri tabanını inceleme hakkına sahip olabilir yani bu yasa eğer yürürlükte kalırsa ki kalacak gibi duruyor, ben zannetmiyorum ki otoriter bir Çin yönetimi bunu geri alsın. Herhangi bir şekilde, bir örnek için bile uyguladığını gördüğümüz anda, Hong Kong’un o eskiden bizlerin söylediği Dow Jones’a bakıyoruz, Londra borsasına bakıyoruz, Hong Kong borsasına bakıyoruz gibi; o likidi kontrol eden, likidin döndüğü bu kadar önemli bir ekonomi merkezinin eski cazibesinin kalmaması anlamına gelebilir. Bu, Asya’nın ekonomik gücünde de büyük bir değişime neden olur. Anlaşılan o ki Çin bunları öngörebiliyor ve bu ekonomik gücü ve siyasal gücü kendi üzerine almaya çalışıyor.

VOA Türkçe: Hong Konglular buna ne diyor?

Yrd. Doç. Erdi Öztürk: Hong Konglular’da da bir kutuplaşma ve bölünmüşlük var. Çünkü Hong Kong yönetimi İngilizler'in önerdiği, ancak Çinliler'in bastırmasıyla 2016’dan beri yönetimde olan merkezi vali, genellikle Çin yanlısı politikalar izlemeye başlıyor ancak 2019 Kasım, 13 Kasım’da yapılan ve Hong Kong’un yedi ayrı bölgesinde seçimi alan muhalifler ise tam tersine Hong Kong, Hong Konglular'ındır diyerek; aslında eski düzenin devam etmesine neden oluyor ve bu nedenle Hong Kong’da bir sürü protesto da görmekteyiz. Hatta 2013 yılında protestolar çok şiddetliydi ve Çin yönetimi bu protestolardan dolayı geri adım atarak yasayı geri almıştı. Aslında Corona, dengeleri çok değiştiren bir şey, protesto etmek için sokağa çıkmanız bir nevi dayanışmanız lazım ancak bu şartlarda nasıl yapacaksınız? Bunların hepsi yeni soru işaretleri, yeni dünyanın, Corona sonrası dünyanın yeni protestolarının nasıl olacağı ile çok ilgili aslında.

XS
SM
MD
LG