Erişilebilirlik

HEDEP yerel seçimlere kendi adaylarıyla girerse ne olur?


 HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan bugünkü Merkez Yürütme Kurulu toplantısı kapsamında, Parti Meclisi’ne tavsiye niteliğinde sunulmak üzere 31 Mart 2024’teki yerel seçimlere ilişkin nasıl karar verildiğini açıkladı.
HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan bugünkü Merkez Yürütme Kurulu toplantısı kapsamında, Parti Meclisi’ne tavsiye niteliğinde sunulmak üzere 31 Mart 2024’teki yerel seçimlere ilişkin nasıl karar verildiğini açıkladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın açıkladığı, parti yönetiminde büyükşehirler dahil her yerde kendi adaylarıyla yerel seçimlere girme kararı kesinleşirse, yaratacağı etki tartışılıyor.

Sözcü Ayşegül Doğan, bugünkü Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı kapsamında, yetkili parti organı Parti Meclisi’ne tavsiye niteliğinde sunulmak üzere 31 Mart 2024’teki yerel seçimlere ilişkin nasıl karar verildiğini açıkladı.

Doğan, genel merkezde düzenlediği basın toplantısında, “Eş genel başkanlarımızın İstanbul’dan Hakkari'ye, Muş’tan Adana’ya pek çok yerde gerçekleştirdikleri halk buluşmalarında dile gelen talepler, dün başlayan bugün de sürmekte olan MYK’nın ana gündemiydi. En önemli başlık hiç kuşkusuz yerel seçimlerdi. Türkiye'nin her yerinde yerel seçimlere adaylarımıza girme eğilimi ortaya çıktı. Bu karar, MYK’nın önerisi olarak Parti Meclisi’nde (PM) değerlendirilecek” dedi.

Yani HEDEP’in yerel seçimlerde Türkiye’nin 81 ilinde 922 ilçesinde kendi belediye başkanı adaylarıyla yarışıp yarışmayacağı kararı önümüzdeki dönemde Parti Meclisi’nin vereceği kararla kesinlik kazanacak.

HEDEP’in, devam ettirdiği siyaset çizgisindeki HDP (Halkların Demokratik Partisi) adıyla yarıştığı 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerindeki sonuçları dikkate alacağı da Doğan’ın açıklamasına yansıdı. Sözcü, “Birinci ve ikinci parti olduğumuz yerlerde aday adayı başvurularımızın 27 Kasım'da başladığını ve 10 Aralık’a kadar süreceğini daha önce açıklamıştık. Batı illerinde de komisyonlarımız kuruldu. Aday adayı başvurularını almaya başladık. Yani Türkiye’nin her yerinde yerel seçimlere kendi adaylarımızla girmek için hazırlıklarımız tamamlandı” diye konuştu.

HEDEP “AKP-MHP’ye kaybettirme” stratejisi yerine ne koydu?

Doğan, gelecek yerel seçimler için neden HEDEP MYK’sında kendi adaylarını gösterme aldıklarını ise “Yerel seçim stratejimiz; kazanmak-kaybettirmek ya da kazandırmak değil kazanmak. Neyle nasıl kazanmak? Kent uzlaşısıyla kazanmak” şeklinde açıkladı.

HEDEP’in “kent uzlaşmasıyla kazanmak” olarak ifade ettiği stratejiyi geniş katılımlı önseçim ile gerçekleştirmeyi planladıklarını anlatan Doğan, “Önseçim koşullarının olduğu her yerde, adaylarımızı önseçimle belirleyeceğiz. Her il ve ilçede önseçimlerin katılımcı, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü yerel yönetim anlayışımızın barış, özgürlük ve eşitlik talebinin görünür olduğu bir şekilde, adeta bir demokrasi şöleni havasında gerçekleşmesini istiyoruz. Bunu da adayları belirlerken kent uzlaşısıyla sağlayacağız. Normalde klasik önseçim modellerinde partilerin üyeleri oy kullanabiliyor. Bizim geliştirdiğimiz önseçim modelinde yalnızca partimizin üyeleri değil, yalnızca bileşen parti üyeleri de değil; demokratik kitle örgütleri, ailelerimiz, dünden bu yana emek vermiş, yöneticilik yapmış kişiler de sorumluluk alarak bu süreçte bizimle birlikte yer alabilir ve oy kullanabilir. Dolayısıyla kent hakkı için emek veren herkesin katılımı ve uzlaşısı ile belirleyeceğiz adaylarımızı” diye konuştu.

Doğan, AK Parti iktidarında Mart 2014 ve Mart 2019’daki yerel seçimler sonrasında HDP ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) bünyesinde seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak İçişleri Bakanlığı’nca yerlerine kayyım yönetimler atanması ile ilgili de mesaj verdi.

Doğan, “Heyecanlıyız, kararlıyız, umutluyuz ve kazanacağız. Türkiye’nin her yerinde seçime adaylarımızla girmek için hazırlanıyoruz. Kayyımları kalıcı hale getirmeye çalışanlar da bilsinler ki; partimize gönül verenler, oy verenler, seçmen olan ve bunun için ağır bedeller ödeyenler kayyım rejimine en güçlü cevabı, kendilerine ve kentlerine kazandırarak verecekler” dedi.

HEDEP – CHP görüşmesi de bekleniyor

HEDEP, Mart 2019’daki yerel seçimlerde, başta İstanbul olmak üzere 11 büyükşehirde CHP’nin başarı sağlamasına destek olduğu “Cumhur İttifakı (AKP-MHP) iktidarına kaybettirmek” stratejisinden şimdilik vazgeçmiş görünüyor.

Ancak HEDEP cephesinde Parti Meclisi’nin nasıl, ne zaman karar vereceği belirleyici olacak. Bunun öncesinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti’nin ardından HEDEP’in eş genel başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları Oruç’la biraraya gelebilir.

HEDEP’in Özgür Özel’e genel başkan seçilmesi dolayısıyla nezaket ziyareti kapsamında CHP’den randevu alması yönünde beklenti söz konusu. VOA Türkçe’nin edindiği bilgiye göre; henüz herhangi bir şekilde görüşme için randevu talebi CHP’ye ulaşmadı.

“Seçmen memnun olduğu aday etrafında kümelenme gösterebilecektir”

Siyaset Bilimi uzmanı Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, HEDEP’in Parti Meclisi’nde alınacak karar ile Türkiye’nin batısındaki iller için belki farklı bir yaklaşım ortaya çıkabileceğini belirterek, “Partiler başka aday gösterse bile popülaritesi yüksek aday etrafında ya da rakip parti kazanmasın diye kazanma ihtimali yüksek olan ya da kazanmasını istedikleri isim etrafında bir parça kümelenmelerine de yol açabilecektir” dedi.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan akademisyen Tosun, muhalefet cephesi açısından 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri sürecinde Millet İttifakı’na yönelik HDP – Yeşil Sol Parti çizgisiyle “gizli ittifak ortağı”, “altılı masadaki görünmez bacak” gibi argümanlar bulunduğunu anımsatarak, dolayısıyla şimdi bunun olmaması beklentisi olduğunu söyledi.

Tosun, “Hedefteki HEDEP, herhangi bir üstü kapalı işbirliği istemiyor. Bu karar aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı AKP tarafından bir arka kapı diplomasisi başlatıldığı yönünde basına yansıyan haberler olduğu için böyle bir tepki olarak ortaya çıkmış olabilir. Ya da Mayıs seçimleri öncesinde AKP’nin altılı masadaki görünmez ayak gibi nitelemelere karşı bir tepki olarak ortaya çıkmış olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Kürt seçmen İstanbul’da ne istiyor?

HEDEP Parti Meclisi sonuçta nasıl karar alırsa alsın seçmen davranışına bakmak gerektiğini kaydeden Tosun, Kürt seçmenler İstanbul’daki yaklaşımına ilişkin bulguları paylaştı.

Tosun, “Rawest Araştırmanı’nın Kürt seçmenlerle yüz yüze görüşmelere dayalı anket raporu itibariyle İstanbul’un 39 ilçesinde Kürt seçmenlerden yüzde 34’ünün mevcut İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na oy vereceği yönünde bulgusu var. Yine bu araştırmadaki seçmenlerin yüzde 54’ü, İmamoğlu’nun aday olmasını, yüzde 33’ü de aday olmasını istemiyor. Göze çarpan bir bulgu daha var; aday gösterilmesi halinde Kürt kökenli seçmenlerin yüzde 57’si İmamoğlu’nun kazanacağını ve yüzde 37’si ise kazanamayacağını düşünüyor. Şimdi bu sayısal verilerini bir kenara bıraktığımızda İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun bir şekilde aday gösterilmesi halinde Kürt kökenli seçmen tabanında önemli bir karşılığı olduğunu da söyleyebiliriz” diye konuştu.

Kürt kökenli seçmen özellikleriyle ilgili de Tosun, “Öncelikle bu seçmenlerin politik bilinci oldukça yüksek. Parti aidiyeti oldukça yüksek ve parti herhangi bir aday gösterdiğinde bu adaya yönelmeleri oldukça yüksek oranda oluyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler örneğinde en fazla stratejik oy verme dürtüsüne sahip olan seçmenin de Kürt kökenli seçmenler olduğunu söyleyebiliriz. Yani rakip parti adayı kazanmasın diye kendisine yakın gördüğü bir başka adaya oy verme eğilimi yüksek diyebiliriz” tespitinde bulundu.

“Yine de bu tabloda HEDEP’in Parti Meclisi olarak alacağı karar çok önemli olacaktır” diyen Tosun, Mart 2024’te yerel seçimlerde işbirliği çizgisine ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Tosun, eğer HEDEP, TİP ve sol çizgideki partiler arasında işbirliği olursa CHP’nin alabileceği yer sayısına, üç belediye eklenebileceği gibi veriler bulunduğunu kaydetti.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG