Türkiye’de ihracat ve istihdamın lokomotif sektörlerinin başına gelen hazır giyim ve konfeksiyonda, Haziran ayında ihracatta yaşanan daralma, alarm zilleri çaldırdı.
Giderek artan maliyetler ve enflasyon baskısı karşısında döviz kuru seviyesini yetersiz bulan sektör temsilcileri, ihracattaki düşüşe dış pazarda fiyat tutturamamanın yol açtığı görüşünde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı verilere göre Türkiye'nin Haziran ayı ihracatı 20,9 milyar dolar oldu. Buna göre Haziran’da ihracat geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 10,5 düştü. 2023’ün ilk altı ayında da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,8 daralma kaydedildi. Geçtiğimiz ay sektörler özelinde otomotiv endüstrisi 3 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimyevi maddeler 2,4 milyar dolarla ikinci, hazır giyim ve konfeksiyon ise 1,7 milyar dolarla üçüncü sıradaki yerini korudu.
“Maliyetlerden dolayı rekabetçi avantajımızı kaybediyoruz”
VOA Türkçe’ye değerlendirmede bulunan Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçı Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Çağlar Bağcı, Haziran’da sektörün ihracatında yıllık bazda yüzde 16’lık kayıp yaşandığını söyledi.
Bağcı, “Çok ciddi bir rakam tabii. Hiç beklediğimiz bir rakam değildi. İki nedenden bahsedebiliriz aslında. Birincisi, talepteki daralmadan bahsedebiliriz ama talepteki azalışın pandemiden sonra özellikle bu son dönemlerde neredeyse kaybolduğunu görüyoruz. Asıl neden maliyetlerdeki artışımızdan dolayı rakip ülkelerle rekabetçi avantajımızı kaybetmemizden kaynaklı” diye konuştu.
Hazır giyim sektöründe işçilik maliyetlerinin başı çektiğini kaydeden Bağcı, asgari ücrete son yapılan zammın da dolar kuru karşısında ihracatçıları sıkıntıya soktuğunu dile getirdi.
Bağcı, “Hazır giyim ve konfeksiyon, işçilik giderleri çok yüksek olan bir sektör. Toplam maliyetlerimizin arasında yaklaşık yüzde 35 ila 50 arasında işçilik maliyetlerimiz var. İşçilik maliyetlerinin döviz bazında artması bizim rekabetçi avantajımızı çok etkiledi. Dolar bazında işçilik maliyetlerimiz 350 dolarlardan şu anda 450 dolarları aştı. Yani yüzde 35 civarında bir artıştan bahsediyoruz. Bu da direkt bizim ürün fiyatlarımıza yansıyor. Müşterilerimiz de tabii eski fiyattan almak istediği için o zaman başka ülkelere kayma oluyor. Bu gidişi durdurmazsak başka pazarlara kayma da artabilir” dedi.
“Bazı büyük üretici ve ihracatçılar Mısır, Arnavutluk gibi ülkelere kaçma eğiliminde”
Türkiye’de son dönemde üretimde yaşanan sıkıntılar hazır giyim ve konfeksiyon üreticilerinin yatırım için yönünü de başka ülkelere çeviriyor. Net asgari ücretin 88 dolar olduğu ve ABD ile gümrüksüz ticaret anlaşmaları bulunan Mısır bu alanda önde geliyor.
Ülkenin tekstil ve konfeksiyonda toplam ihracatının üçte birini Türk şirketleri gerçekleştirir duruma ulaştı. Bağcı da maliyet baskısı nedeniyle yurt dışına yönelen üreticilerin arttığını belirtti. Bağcı, “Kimse istemiyor yurt dışına gidip yatırım yapmak ama maliyet artışlarından ötürü o da kaçınılmaz olarak gündemde. Bazı büyük üretici ve ihracatçılar özellikle hazır giyim sektöründe Mısır, Arnavutluk gibi ülkelere kaçma eğiliminde” dedi.
“Şu an en yakın rakiplerimizle, özellikle Asya ülkeleriyle yüzde 40 civarında bir maliyet farkı yaşıyoruz”
İzmir’de üretim yapan bir hazır giyim ihracat firmasının sahibi olan Mukadder Özden de ihracatta yaşanan daralmanın, üretim maliyetlerinin artmasından dolayı fiyat tutturamamaktan kaynaklandığını belirtti.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Özden, “Son yıllarda en çok Türkiye’de artan maliyetler, bizim sorunumuz haline geldi. İhracatın azalmasının en büyük nedeni bundan kaynaklanıyor. Yoksa kalite ya da kapasite olarak Türkiye’nin bir sıkıntısı yok. Şu an en yakın rakiplerimizle, özellikle Asya ülkeleriyle yüzde 40 civarında bir maliyet farkı yaşıyoruz. Zaten en çok da müşterilerimiz oraya doğru kaydılar” şeklinde konuştu.
Özden “Görünüşte ihracat yapıyoruz, para da kazanıyoruz. Ama bunun arka kısmını da konuşmamız lazım. Çünkü sanayicilerin ticari tatmininde giderek bir düşüş söz konusu. İşçilikte olsun enerjide olsun hammaddede olsun çok ciddi artışlar yaşadık. Bunu hiçbir zaman piyasaya yansıtmamak istedik. Pazarımızı kaybetmemek istedik. Bunun getirdiği bir yorgunluk var sanayicinin üzerinde. Üretim devam ediyor ama keyfimiz kaçık olarak devam ediyor” dedi.
Sektörde nitelikli eleman sıkıntısı yaşandığına da değinen Özden, “Büyükşehirlerde artık hem nitelikli hem de taze kan olarak insan kaynağı konusunda gerçekten sıkıntılar yaşıyoruz. Aynı zamanda ürünlerin maliyetini iyileştirme açısından da Anadolu’ya kayışlar çok oldu ama hepimiz Anadolu’ya gidemeyiz. Çünkü yetişmiş personelimizi oraya götürmemiz, onların sosyal hayatındaki büyük değişikliklere yol açacağı için o kadar kolay değil. Onun için Anadolu’da artışlar daha çok yeni baştan tesisler kurma yönünde oldu” diye konuştu.
“Kurun daha da yükselmesi lazım”
Özden, hükümetin hem işverenin hem de çalışanların mutlu olacağı önlemler alması gerektiğini söyleyerek “Kur çok uzun bir süre baskı altında tutulmuştu, şu an bir değişim söz konusu ama yeterli değil hala. Bu makasın iyileşmesi lazım. Kurun daha da yükselmesi lazım. İstikrar gerekli. Elbette hiçbirimiz çalışanımızın ücretinde gözümüz yok. Ama istikrarlı bir şekilde hem enflasyonun kontrol altına alınması hem de maliyet artışlarının kontrol altında tutulması lazım” dedi.
Türkiye’nin ihracatta dış pazarlarını başka ülkelere kaptırdığını da kaydeden Özden, “Eğer önümüzü göremezsek o zaman biz de fiyatlarımızı bir yıl önceden veya altı yıl önceden verdiğimizde tedbirli vermek zorunda kalıyoruz. Zaten geçtiğimiz yıl yaşadığımız şok da bundan kaynaklandı. Artan işçilik ve hammadde maliyetleri karşısında verdiğimiz fiyatlar müşterinin hoşuna gitmedi. Koleksiyonlarda bütün emeği Türkiye harcadı ama üretimde kazancı Hindistan gibi başka ülkeler kazanmış oldu. Dolayısıyla bizim burada hem tüccarın ve sanayicinin hem de çalışanın mutlu olduğu bir ortamı hızlıca yaratmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Hem kurun hem de faizin bir denge içinde olması gerekiyor”
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçı Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bağcı ise hazır giyim sektörünün talebinin, döviz kurunun enflasyon oranında artması olduğunu belirtti. Bağcı, “Artık ekonomi politikasının dengeli bir şekilde izlenmesi gerekiyor. Özellikle hazır giyim ihracatçısının istediği enflasyon kadar kurun da artması. Elbette işçilik maliyetleri olacak, tabii ki enflasyonist ortamda zam yapılacak. Ama bunun tamamen dövize yüklenip, dövizi baskılayıp yapılması hiç doğru değil” dedi. Türkiye’de uzun süre baskılanan döviz kurları Mayıs ayında yapılan seçimlerin ardından hızlı bir yükselişe geçmiş durumda. Ancak Bağcı kurun geldiği seviyeyi henüz yeterli bulmadıklarını da söyleyerek “Bunun artık biraz daha makul seviyede artması gerekiyor” dedi.
Ekonomide üreticilerin lehine faiz ve kur dengesi oluşturulması gerektiğini vurgulayan Bağcı, “Şu anda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten beklenen 'düşük kur yüksek faiz’ politikası. Ama bu, üretici için çok makul değil. Hem kurun hem de faizin bir denge içinde olması gerekiyor. Yoksa ihracatçı olarak hammadde satın almalarda finansmana ulaşma maliyetlerimiz artacak. Bu da bizi olumsuz etkileyecek” ifadelerini kullandı.
Kurumlar Vergisi oranının da 2023 yılı için yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarılmasını eleştiren Bağcı, “Zaten zor durumda olan üreticilerin ve ihracatçıların bir kez daha belini bükme noktasına getiriyor. Bunu da hükümetin iyi düşünmesi lazım” dedi. Bağcı, sektöre yönelik önlemler alınmazsa ihracattaki daralmanın istihdamda düşüşü de beraberinde getireceği uyarısında bulundu.