Yapımına 1906 yılında başlanan Haydarpaşa Garı, 19 Ağustos 1908 yılında hizmete girdikten sonra tam 105 yıl hizmet verdi. 18 Haziran 2013’ten beri kapalı.
Ancak Haydarpaşa Dayanışması, Haydarpaşa Garı’nın gar olarak varlığını sürdürmesi için 13 Mayıs 2005’ten beri mücadele ediyor.
Haydarpaşa Dayanışması üyeleri, ‘‘Haydarpaşa gardır, gar kalacak’’ sloganıyla 5 Şubat 2012’den beri her Pazar günün garın önünde toplanarak Türkiye’ye seslerini duyurmaya çalışıyor.
Haydarpaşa Garı çevresinde arkeolojik kazı çalışması yürütülüyor
Bu Pazar, 422 eylemleri için ellerinde ve garın önünden geçen Şehir Hatları vapurlarına ‘‘o tren buraya gelecek, Haydarpaşa Garı gar kalacak, Haydarpaşa Limanı, liman kalacak’’ diye bağıracakları megafonları ve pankartları ile yine garın önündeydiler.
Ancak her zamanki ‘Haydarpaşa gardır, gar kalacaktır’’ pankartlarının yanında bir de ‘‘Ne otel ne müze Haydarpaşa gardır, gar kalacak’’ dövizi de dikkat çekti. Bu dövizin nedeni, yaklaşık iki yıl önce gar çevresinde başlayan arkeolojik kazılarda Geç Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait kalıntılar çıkması sonrası garın bir müzeye dönüştürülmesi teklifleri idi.
Tugay Kartal: ‘‘Haydarpaşa Garı’nı ticarete açmak isteyenlerin emellerini Haydarpaşa’da suya dökeceğiz’’
1977 yılında Demiryolu Meslek Lisesi’ni bitiren ve dayanışma üyesi Tugay Kartal, neden müzeye karşı çıktıklarını ve garda ısrarcı olduklarını şöyle anlatıyor:
‘‘Daha önce Haydarpaşa Garı’nı yağmalamak için 28 Kasım 2010’da çıkan yangını bahane ettiler, sonra İstanbul’da yapılmak istenen olimpiyatları bahane ettiler. Şimdi de arkeolojik kazıları bahane ediyorlar. Gerçekten kültüre bu kadar duyarlı olduklarını bilsek belki, ‘Haydarpaşa Garı arkeolojik müze olsun’ deriz. Ama Hasankeyf’i sular altında bırakanlar, ülkemizdeki birçok dereyi kurutanların ‘Haydarpaşa’yı arkeoloji müzesi yapacağız’ demelerinin samimi bulmuyoruz. Bunun ardından Haydarpaşa Garı’nın otel yapmak isteyecekler, buraları ticarete açma emeller vardır. Biz bu emellerini Haydarpaşa’da suya dökeceğiz. Kaldı ki arkeolojik kazılara elbette karşı değiliz. Ama sonra müzeyi başka yerde yapabilirler, biz buradan Haydarpaşa’dan trene binmek istiyoruz.’’
Ayşen Dönmez: ‘‘Haydarpaşa arazisi, herkesin ağzını sulandırıyor ama Haydarpaşa’nın gar kalması olmazsa olmazdır’’
36 yıl Haydarpaşa Garı’nda çalıştıktan sonra emekli olan Ayşen Dönmez de garı müzeye döndürme hamlesinin kandırmacadan ibaret olduğu görüşünde.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dönmez, ‘‘Haydarpaşa, 2013 yılının 19 Haziran’ında banliyö trenine kapatıldı. Ondan sonra Haydarpaşa tamamen atıl bırakıldı. Çünkü Haydarpaşa ve çevresinin arkasında bulunan 1 milyon metrekarelik arazi herkesin ağzını sulandırıyor. Siyasi iktidar Haydarpaşa limanına bakıyor, arsa görüyor; garın arkasına bakıyor orayı da arsa olarak görüyor. Planlama yapılması inşaatlar yapılması gereken bir yer görüyor. Böyle bir şey yok. Avrupa’da her şehirde, garlar kent merkezindedir. Haydarpaşa da kent merkezinde olan bir yerdir. Merkez garlar yoksa, tren işletmeciliği yapamazsınız. Öyle komik, oyuncak gibi olur. Sadece üç, beş tane tren çalıştırışınız. O da İstanbul gibi metropol kent için demiryolu ulaşımı yok demektir yani. Bu nedenle Haydarpaşa’nın gar kalması bir gereklilik değil olmazsa olmazdır’’ dedi.
Harun Gökay: ‘‘Köprü yapıldıktan sonra Haydarpaşa, Söğütlüçeşme’ye bağlanabilir’’
Marmaray, faaliyete geçtikten sonra Haydarpaşa’nın gar olarak kullanılması mümkün mü? Halihazırda Marmaray’da makinist olarak görev yapan Harun Gökay’a göre, kesinlikle mümkün.
Gökay, ‘‘Şu anda Söğütlüçeşme’yi Haydarpaşa’ya bağlayacak köprü yapılıyor. O köprü yapıldıktan sonra pekala mümkün olur. Üstelik yalnız banliyö trenleri için değil şehirler arası trenler için de önemli bir ihtiyaç giderilmiş olur. Bir noktaya daha dikkat çekeyim.
Marmaray açılmış olsa bile çoğu insan hala vapuru tercih ediyor. Böyle bir tercih olduğunagöre. Haydarpaşa’nın kapatılması saçma sapan bir şey. Sonuçta İstanbullular’ın istedikleri şey bu. Anadolu yakasında trenle vapurun kolektifin olduğu tek yer Haydarpaşa mutlaka açılmalı’’ diyor.
Tugay Kartal: ‘‘Marmaray tam kapasite ile çalışmıyor, Haydarpaşa ve Sirkeci garları olmadan olmaz’’
Haydarpaşa Dayanışması üyeleri de garın açılması halinde Bostancı ya da Pendik’ten kalkıp Söğütlüçeşme’ye varacak banliyö hatlarının da kent içi trafiği ferahlatacağının altını çiziyor.
Tugay Kartal, ‘‘Haydarpaşa ve Sirkeci gar olmadan olmaz. Tüpten tren geçiyor ama şu anda Marmaray projesi tam kapasite ile çalışmıyor. Marmaray projesi banliyö trenleri, beş dakika ara ile çalıştığı takdirde sizin orada tren geçirebilmeniz mümkün değil. Biliyorsunuz Marmaray projesini yüzeyde üç hatlı yaptılar. İki hat Marmaray, tek hat ana hat trenler için. Tüp iki hatlı. Zaten şişe ağzı gibi oraya gelip tıkanıyorsun zaten. Üstelik Taşımacılık AŞ, tren sayısını arttırmak istiyor ama trenleri çevirecek, döndürecek er olmadığından bu olmuyor. Halkalı’da trenlere yetecek büyüklükte bir gar alanı yok. Garlar şehirlerin kapısıdır. Ama bizler çok sevsek de Haydarpaşa garına platonik bir aşk beslediğimiz için bu mücadeleyi vermiyoruz. Biliyoruz ki demiryolu projelerine bunca yatırım yapıldıktan sonra gar olmadan bu hizmeti sürdürebilmenin mümkünatı yoktur. Bu nedenle Haydarpaşa ve Sirkeci garları olmadan olmaz’’ diyor.
Mustafa Duygun: ‘‘Haydarpaşa hepimizin belleği, yaşayan müze’’
Her ne kadar Tugay Kartal, ‘‘platonik bir aşk beslediğimiz için bu mücadeleyi vermiyoruz’’ dese de 1977 yılında Demiryolu Meslek Lisesi’nden sonra 26 sene makinistlik yapan Mustafa Duygun, Haydarpaşa Garı’na geldiği günleri, bugün büyük bir özlemle anıyor.
‘‘Bu gara çok kez geldim. Bu gardaki mermer taşların üzerinde Anadolu’dan gelen insanlarımızın hepsinin ayak tozları var. O trenler boşaldıktan sonra hüzünlerini hissederiz. İnsanların hafızları var, ülkelerin de. Haydarpaşa bizim hepimizin belleğidir. Yaşayan bir müzedir zaten. Anadolu’dan gelen trenlerle buradan giden trenler bir sevgili kavuşup ayrılırlardı bu gar sayesinde. Haydarpaşa Garı’nın mutlaka açılması lazım.’’