Erişilebilirlik

Halkbank Davasını İzleyen ABD'li Gazeteci: 'Gülenci Değilim'


Halkbank Davasını İzleyen ABD'li Gazeteci: 'Gülenci Değilim'
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:02 0:00

New York’ta görülen Halkbank davasında özellikle Rıza Sarraf’ın tanıklığı sırasında mahkeme salonundan paylaştığı anlık Twitter mesajlarıyla Türkiye’de tanınan Amerikalı gazeteci Adam Klasfeld, Türk hükümetinin ABD’deki lobi faaliyetleriyle ilgili son haberiyle yine gündemde. Haberini, Türk hükümetinin 15 Temmuz darbe girişimini planlamakla suçladığı ve terör örgütü olarak ilan ettiği Fethullah Gülen hareketi adına hazırlamakla itham edilen Klasfeld, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Gülenci değilim” dedi; haberini kamuya açık kaynaklardan hazırladığına dikkat çekti.

2014-2018 yılları arasında Türk hükümetiyle bağlantılı en fazla paranın ödendiği beş şirketi tespit etmek amacıyla Adalet Bakanlığı’nın yabancı lobi faaliyetlerine ilişkin veri tabanını inceleyen Klasfeld, Trump’ın yakın çevresine kadar uzanan lobi faaliyetlerini haberleştirmişti.

Klasfeld, araştırmasına, Halkbank’ın "kara para aklamak ve dolandırıcılık" dahil olmak üzere altı ayrı konuda suçlandığı iddianamenin açıklanmasından bir gün sonra lobi grubu Ballard Partners’ın Halkbank’la sözleşmesini sonlandırması üzerine başladığını söyledi.

Adam Klasfeld, “İddianamenin açıklanması üzerine yaşanan ilk şey Ballard Partners’in Halkbank’ı temsil etmeyi bırakması oldu. Bunu incelemeye başladım ve gördüm ki Trump yönetimindeki Washington’da bu şirket en güçlü ve en etkili lobi grubu. Bu da beni diğer lobicileri incelemeye itti. Daha derine indikçe Türk hükümeti ve ilgili kurumlardan lobi şirketlerine yaptıkları harcamalarda büyük bir patlama olduğunu farkettim. Bu şirketlerin özellikle Başkan Trump’la bağlantılı olduğunu gördüm. Mesela Ballard’ın başında Trump’ın en büyük bağışçılarından biri var. Bunlar tabi kayıt altındaki lobi firmaları. Yani daha önce bakılmamış bir araştırma alanıydı. Kamu kayıtları da ortadaydı. Zaten açıkta olan bilgileri birleştirmek kalıyordu geriye” dedi.

"Ankara'dan henüz tepki almadım"

Türkiye’de hakkında "FETÖ için Türkiye'nin ABD'deki lobi kaynakları çalışması yaptığı" haberleri çıkan Klasfeld, Ankara’dan henüz bir tepki almadığını söyledi: “Haberde konu edilen bir çok kurumdan yorum istedim ama bazılarından geri dönüş olmadı. Haberimin Türkiye’de dikkat çektiğinin farkındayım ve araştırmam konuyla ilgili hedef kitleye ulaştığı için de müteşekkirim. Ancak Türk hükümeti özelinde bir geri dönüş olmadı. Ancak tepkilerinin ne olduğunu duymayı gerçekten istiyorum” şeklinde anlattı.

Adam Klasfeld, "Fethullah Gülen ile bağlantısı olduğu" iddiaları konusunda da, “Hayır Gülenci değilim. Bu çok saçma açıkçası absürt bir suçlama. Birilerinin hoşlanmadığı şeyleri yazdığınızda CIA’ci Gülenci ilan edilmek gibi bir durum var. Bunu artık anlıyorum. Rıza Sarraf davasını, Halkbank davasını takip ettim, Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğünü daha iyi görmeye başladım. Bu nedenle bu tür suçlamalara araştırılması gereken ve geçrekleri yansıtan ithamlar olarak değil gerçekleri ortaya çıkaran birini sindirme yöntemi olarak bakıyorum,” dedi.

Adam Klasfeld, Halkbank aleyhine 15 Ekim’de açılan ve altı suçlamanın getirildiği ikinci davaya bankadan katılım olmamasıyla ilgili durumu garip bulduğunu söyledi.

Klasfeld, “Bundan sonra ne olacağı Halkbank’a bağlı. Şu anda şöyle garip bir durum yaşıyoruz: Halkbank avukatları duruşmaya geliyor ama 'Biz buraya müvekkilimiz adına gelmedik' diyorlar. Eğer duruşmaya katılmazlarsa, savcılar zaten hakimin yaptırım yetkisi olduğunu söylüyor. Süreç bu yöne gidebilir. Bir başka yol da Halkbank’ın nihayetinde duruşmaya katılması. Burada kendilerini savunabilecekleri bir dava var. Tüm mesele duruşmaya gelmeleri” diye konuştu.

Halkbank’la ilgili yeni iddianamede, ABD’yi dolandırmak için komplo kurmak, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı ihlal etmek için komplo kurmak, bankacılık dolandırıcılığı, bankacılık dolandırıcılığı yapmak için komplo kurmak, kara para aklamak ve kara para aklamak için komplo kurmak suçlamaları yöneltiliyor.

  • 16x9 Image

    Dilge Timoçin

    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler mezunu Dilge Timoçin mesleğe 2000 yılında NTV'de başladı. 2008'de Habertürk TV'ye transfer oldu, dış haber sorumlusu olarak görev yaptı. ShowTV'de dış haber editörü ve spiker olarak çalışan Timoçin, sonrasında Al Jazeera Türk'e geçti; Al Jazeera İngilizce için prodüktörlük yaptı. Dilge Timoçin VOA Türkçe'ye katılmadan önce Reuters, Deutsche Welle gibi yabancı basın kuruluşlarıyla çalışıyordu

XS
SM
MD
LG