Halep’i terk eden 50 bin mültecinin Türkiye sınırına doğru ilerlediği bildiriliyor. Ancak hava saldırılarından kaçan ve aralarında El Kaide’nin Suriye’deki koluna bağlı milislerin de devriye gezdiği kontrol noktalarından geçmek için rüşvet vermek zorunda olan mültecilerin Türkiye’ye kabul edilip edilmeyecekleri belli değil.
Sınır kapıları resmi olarak aylardır yeni mültecilere kapalı. Ancak bazen kaçış için tünellerden geçen mülteciler Türkiye’ye giriş yapmak için insan kaçakçılarını aracı olarak kullanıyor.
Zengin Suriyeliler sınır muhafızlarına kişi başına 700 dolar ödeme yapıyor. Yoksullarsa kişi başına 50 ila 100 dolar ödeyerek sınırın hemen ötesindeki zeytinlikler tarlalarda devriye gezen güvenlik güçlerini aşıp Türkiye’ye girmeye çalışıyor.
Halep’in güney ve doğusunda kalan kırsal kesimlerde Rusya’nın hava saldırıları ve Suriye ordusunun düzenlediği kara harekatı çok sayıda Suriyeli’nin sınıra doğru kaçmasına neden oldu. Suriye Türkmen Konseyi Başkanı Abdurrahman Mustafa, 50 bin kişinin Halep’ten kaçtığını tahmin ettiklerini, hasarlı yolları, kontrol noktalarını ve harabeye dönen köyleri aşarak Türkiye’ye gitmeye çalıştıklarını söylüyor.
Abdurrahman Mustafa’ya göre büyük bir göç dalgası, Halep’in güneyinden kuzeye doğru yayılmaya başladı.
Zorlu Yolculuk
Halep’ten Türkiye sınırına uzanan 6 kilometrelik yolu aşmak, oldukça tehlikeli bir serüvene atılmak anlamına geliyor. Savaştan önce sadece bir saat süren yolculuk, bombardımanlar, çatışmalar ve kontrol noktalarındaki zorluklar nedeniyle artık iki günden fazla sürede tamamlanıyor.
Sekiz ve 14 yaş arasında üç çocuğu olan ve kızkardeşiyle birlikte Türkiye’ye doğru ilerleyen Ahmet, yolda farklı grupların elindeki noktaları aşmak zorunda oldukları için yolculuğun zor olduğunu söylüyor.
Ahmet ve ailesi, Kilis’e ulaşmak için farklı bir güzergah izlemek zorunda kalmış. Önce Halep’ten kuzeybatıdaki Kürt kasabası Afrin’e ilerleyen grup, amaçlarının sınırı buradan geçmek olduğunu söylüyor. Ancak Ahmet, bunu başaramayınca Suriye ordusunun hava, IŞİD militanlarınınsa kara saldırılarına maruz kalan doğudaki köylerin içinden geçerek sınıra ulaşmaya çalıştıklarını anlatıyor.
Yol boyunca çok sayıda kontrol noktasıyla karşılaştıklarını belirten Ahmet, bu noktaları Özgür Suriye Ordusu, Esat birlikleri, IŞİD ve El Nusra Cephesi’nin tuttuğunu söylüyor.
Başından geçenleri Amerika’nın Sesi’yle paylaşan Ahmet, bazen geceyi sokaklarda geçirmek zorunda kaldıklarını, eskiden muhasebecilik yapan ve şu anda meme kanseriyle savaşan 32 yaşındaki kızkardeşinin aldığı ilaçların yetersiz olduğunu söylüyor. Suriye’nin doğusundaki Deyrizor kentinden gelen Ahmet ve ailesi, iki yıldan uzun süre önce memleketlerini terk etmek zorunda kalmış.
Avrupa ve Türkiye Birbirini Suçluyor
Öte yandan Gaziantep’te bulunan çeşitli ülkelerden Avrupalı yetkililer, durumu yakından izliyor. Türkiye’nin bu son mülteci dalgasını kabul edip etmeyeceği ve bu durumun Avrupa’daki mülteci krizini nasıl etkileyeceği merak konusu.
Adının açıklanmasını istemeyen Avrupalı bir diplomat, Kasım ayıyla birlikte kış mevsiminin zorlu şartlarının bölgeyi etkisi altına alacağını hatırlatıyor ve Avrupa’ya yönelen mülteci sayısının büyük ölçüde azalacağını tahmin ediyor. 2016 yılının Mart ayıyla birlikte Avrupa’ya giriş yapmaya çalışan mülteci sayısının tekrar artacağını düşündüğünü belirten yetkili, Avrupa ülkelerinin o zamana kadar mülteci krizini nasıl idare edeceklerini çözmelerini, daha insani ve düzenli bir süreç başlatılmasını umuyor.
Avrupalı diplomat, Avrupa’ya rekor sayıda mülteci akını olmasından Türkiye’yi sorumlu tutuyor.
Bu krizi Türkiye’nin çıkardığını öne süren yetkili, Türkiye’nin Ocak ayından bu yana oturma izni taleplerini geri çevirerek, iş bulmalarını ve işyeri açmalarını engelleyerek mültecilerin hayatını giderek daha da zorlaştırdığını iddia ediyor. Mültecilerin çoğunun zaten batıya yani Avrupa’ya gitme niyeti taşıdığını kaydeden yetkili, Türkiye’nin mültecilere ‘buradan gidin’ şeklinde çok açık bir mesaj ilettiğini savunuyor.
Türkiye’de son haftalarda mültecilerin seyahat etmelerine ilişkin yeni kurallar devreye girdi. Buna göre mültecilerin Türkiye’de iç hatlarda uçuş yapabilmeleri için izin almaları gerekiyor.
Türk yetkililer, mülteci krizini Türkiye’nin yarattığı suçlamasını reddediyor. Türkiye’nin, mülteci krizinin ön saflarında yer aldığını belirten yetkililer, Avrupa’nın yardımının yetersiz kaldığını, mülteci yükünün Türkiye’nin omuzlarına atıldığını söylüyor. Avrupa Birliği ise Türkiye’nin tampon bölge görevi üstlenmesi beklentisi içinde.
Ankara’da görev yapan bir başka Avrupalı yetkili ise Avrupa’nın, sınırlarından şimdiye kadar giriş yapan onbinlerce mülteciye gösterdiği tepkiden hayal kırıklığına uğradığını dile getiriyor. Görüştükleri tarafların hiçbirinin ortak bir yaklaşım sergilemediğine dikkat çeken yetkili, tarafların birbirleriyle değil, birbirlerine karşı adımlar attıklarını dile getiriyor ve yeni bir mülteci akınına karşı önlem almak için sadece dört ay kaldığına dikkati çekiyor.
Bazı Mülteciler Suriye’ye Geri Dönüyor
Kimi mültecilerse Türkiye’deki ağır yaşam koşulları nedeniyle batıya yani Avrupa’ya değil, güneye, savaşın yakıp yıktığı Suriye’ye dönmek zorunda kalıyor. Bu da kontrol noktalarına ve hava saldırılarına yeniden göğüs germek anlamına geliyor. Halep kırsalından İbrahim ve kardeşleri bu yaz Türkiye’de kaçak olarak tarım işçiliği yapmış. Beraberlerinde eşleri ve beş çocukları bulunan aile şimdi Suriye’ye geri dönüyor.
Kardeşlerden biri iş bulmakta zorlandıklarını, yaşayacak yerleri ve paraları olmadığını söylüyor. İçinde kıyafetleri ve mutfak eşyaları olan çuvallarla Kilis’teki otobüs terminalinde bekleyen aile, kendilerini para karşılığı sınırdan geçirecek bir kamyon şoförü bulmak ve bilinmezliklerle dolu bir geleceğe doğru yol almak için bekliyor.