Almanya’ya sığınma başvuruları, bir yıl içinde ikiye katlandı. Bu yılın başından beri Afrika’dan Avrupa’ya sığınan mülteci sayısının 30 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. Bunların birçoğu Avrupa’nın en varlıklı ülkesinin geniş imkanlarından yararlanmak istiyor.
Verona’dan Münih’e giden trende Amerika’nın Sesi ekibi mültecilerin İtalya- Avusturya sınırındaki Brenner’de trene bindiklerine tanık oldu. Hepsi gergin görünüyordu.
Almanya’nın hemen içindeki Rosenheim’da trene binen polis memurları 70’den fazla mülteciyi tutukladı.
Avrupa’nın Dublin Kuralları gereğince mültecilerin varış yaptıkları ülkede iltica talebinde bulunmaları gerekiyor. Bu nedenle çoğu ulaşmak istedikleri son noktaya kadar kimliklerini açıklamayı ya da parmak izi vermeyi reddediyor.
Kuzey Afrika’dan başlayan, Akdeniz’den İtalya’ya uzanan mülteci yolculuğu genelde Almanya’nın güneyindeki Münih’de son buluyor.
Münih Mülteciler Konseyi’nden Rebecca Kilian-Mason, çok az sayıda göçmenin Güney Avrupa’da kalmak istediğini söylüyor. Yunanistan’da çok büyük sorunlar olduğunu söyleyen Rebecca Kilian-Mason, bu yüzden kimsenin Yunanistan’a geri gönderilmediğini bildirdi. Dublin Kuralları çerçevesinde İtalya’ya geri yollananların nedeninin ise orada birçok kişinin evsiz ve sosyal yardımsız yaşıyor oluşu.
Ancak Almanya’da devletten destek almak mümkün. 2014’te ülkeye 173 bin kişi sığınma başvuru yaptı. 2015’te bu oran ikiye katlanıyor.
Münih’de bir mülteci yatakhanesinde kalan Sierra Leoneli James, Avrupa’ya, Kuzey Afrika’daki İspanyol toprağı Melilla’ya izinsiz girerek ulaşmış. Almanya’dan gönderilmekten korkan James, Alman yetkililerin iltica başvurusunu onaylamasını bekliyor. James, Almanya’da kalmak için hayatını riske atmaya bile hazır.
Franziska Fassbinder çalıştığı Münih Mülteci Hukuku Kliniği’nde James’in durumunda olan kişilere ücretsiz danışmanlık yapıyor. Fassbinder iltica başvurularının sistemi çökme noktasına getirdiğini bu nedenle Almanya’ya varan çok az kişinin giriş yaptıkları ülkelere geri gönderildiğini söylüyor.
Sığınma talebinde bulunan birçok kişi ekonomik göçmen oldukları, savaştan kaçmadıkları için reddediliyor. Ancak Fassbinder bu ayrımı yapmanın zor olduğunu söylüyor.
Almanya gibi zengin Avrupa ülkeleri sosyal devlet olmaları ile ünlü. Ancak ister savaş, ister yoksulluktan kaçıyor olsunlar, gelen mülteci sayısı, kıtada hem hükümetlerin hem de halkların sabrını zorluyor.